12 Yıl Gelişme Liginde Oynadıktan Sonra LA Lakers'a Transfer Olan Basketbolcu: Andre Ingram

Andre Ingram, NBA'de yer bulamayan veya henüz çaylaklık dönemini geçiren oyuncuların yer aldığı G-League'de yıllarca oynadıktan sonra, geçtiğimiz günlerde Los Angeles Lakers ile sözleşme imzalayarak ikinci defa NBA'e adım atmış oldu. Çok uzun süre amatör ligde kaldığı düşünüldüğünde kesinlikle ilginç bir hikaye diyebiliriz.

Biraz daha açalım. Andre Ingram, American University'de dört yıl oynadıktan sonra NBA için yeterli görülmüyor ve 2007-2011 arasında G-League takımlarından Utah Flash'ta oynuyor. Bu, bir yan ligde oynamak için oldukça uzun bir süre.

G-League (NBA Development League): NBA'nin bir yan ligi. Merkez, Güneybatı ve Batı gruplarında bulunan beşer takımla, NBA G-League'de toplamda 15 takım bulunuyor. Eski adı da D-League'dir kendisinin.


Sonrasında ise yine NBA'de yer bulamayan Ingram, 2012-2016 arasında da Lakers'ın alt takımı Los Angeles D-Fenders'da oynuyor. Bu, profesyonel olamayan bir oyuncunun neredeyse tüm kariyerini amatör bir ligde harcaması anlamına gelecek kadar uzun bir süre.


Avustralya takımı Perth Wildcats ile kısa bir süre oynadıktan sonra Mart 2017'de eski takımı (yenilenmiş ismiyle) South Bay Lakers'a dönüyor. Yaşı ilerlemesine rağmen 10 yıldır NBA'de oynama hayalinden ısrarla vazgeçmiyor.


Bu hayaline geçtiğimiz sezonun sonlarında, Los Angeles Lakers formasıyla kavuşuyor ancak sadece iki maçlığına. Yine de bu maçlarda, 32 yaşında bir çaylak olarak oldukça iyi performans gösteriyor.

İlk maçındaki performansını buradan izleyebilirsiniz.


Bu iki maçın ardından G-League'e döndü ve şimdi, sakatlıklarla sallanan Lakers'a katılarak 10 günlük yeni kontratıyla tekrar forma giyecek. İnanmaya devam etmenin basketbol arenasındaki en sağlam örneklerinden oldu kendisi.

Sözlük yazarı "kuluckasizyumurta", oyuncu hakkında güzel bir analiz yapmış

nba'in sadece iyi oyunculardan kurulu bir lig olmadığını yüzümüze tokat gibi vuran basketbolcudur andre ingram.

evet, basketbolcular lige katılırken veya bir takım tarafından seçilirken belli testlere tabi tutuluyor ve oyuncunun koşu mesafesi, zıplama yüksekliği vs gibi istatistiklerine çokça önem veriliyor. özellikle ilk draft edilirken bu değerlere abartı derecede önem verildiğini görüyoruz. çünkü bu özellikler potansiyel olarak görülüyor ve geri kalan önemli şeylerin oyuncu yıllandıkça kapanacağı düşünülüyor. fakat bu nedenle draft edilen onlarca oyuncunun bu açığı tamamlayamadığı ve çöp kategorisine geçiş yaptığını da sıklıkla görüyoruz.

andre ingram gibi oyuncular ise bu tercih yönteminin kurbanı sınıfındalar. yani oyun aşkı olan ve bunun getirdiği çalışma azmi ve ritmi olan oyuncular başta önemli fiziki potansiyel gözükmediği için çoğu zaman ya draft edilemiyorlar ya da edilir edilmez g-league'e postalanıyorlar. g-league ise ne kadar iyi olursan ol ihtiyaç olmadıkça bakılmayan, son tercih konumunda bir lig.

dahası bu tarz oyuncular olurda bir şekilde nba'de şans bulsa bile, devamlı topun ağzında oluyorlar ve ilk düşüşlerinde tekmeyi yiyorlar. bir günah keçisi arandığında ilk olarak bu tarz oyuncuların eksikleri göze batıyor. nba ile avrupa basketbolunun mantalite farkı da burada ortaya çıkıyor. nba kendince yıldızlar oluşturuyor ve onlara ne olursa olsun ölümüne fırsatlar veriyor; istediğin kadar şut at, bütün oyunu kendince oyna ve diğer takım arkadaşların sadece yardım etsin mantığı var. avrupa'da gerçek performansa göre kollanmazsınız. kötüyseniz kadroda zamanla yerinizi kaybeder ve gerçekten isteyene yerinizi devredersiniz.

mesela bir nate robinson vardı. herkes smaç şampiyonlukları ile hatırlar ama ben chicago'daki muhteşem günlerinden hatırlıyorum. derrick rose sakatlanınca mecburen ilk beşe yerleşmişti ve sadece o zaman gerçekten oyunun bir parçası olarak görülüp değer görebilmişti, gerçekten elinden geleni de yapmıştı. fakat boyundan dolayı (1.75) kendisine farklı bir gözle bakıldığı için derrick rose döner dönmez şu bu bahaneyle kıçına teneke bağlanıp yollandı. işte o nate robinson yıllarca bir daha fırsat bulamadı veya garbage time'larda gereksiz süreler alıp sonunda ligin dışında buldu kendini. ben hala sosyal medyadan takip ederim ve inanın halen yaptığı antrenmanları çoğu süperstar yapmıyor. ama nba için bunlar yeterli değil tabi ki.

peki sonuç ne?

sonuç; birbirine karbon kopya gibi benzeyen oyuncular, tatsız maçlar, zorlama kahramanlık senaryoları ve yapay olduğunu artık iliklerinize kadar hissettiğiniz bir lig.

andre ingram lakers'ın playoff dışında kaldığı şu günlerde dikkat dağıtmak için kullanılıp atılacak bir figür nba için sadece...

Tam Bir Fiyat Performans Ürünü Olan Huawei P Smart 2019'un İncelemesi

NBA'in En Tartışmalı Oyuncularından Russell Westbrook Nasıl Bu Noktaya Geldi?