1509'da İstanbul'a Küçük Bir Kıyamet Yaşatan, Taş Üstünde Taş Bırakmayan Büyük Deprem

10 Eylül 1509 tarihinde İstanbul'da öyle bir deprem meydana gelmiş ki Celal Şengör'ün naklettiğine göre sarsıntılar ta Kahire'den hissedilmiş.
1509'da İstanbul'a Küçük Bir Kıyamet Yaşatan, Taş Üstünde Taş Bırakmayan Büyük Deprem


bu korkunç deprem son beş yüzyılda tüm doğu akdeniz bölgesinden bilinen en büyük afettir. gelibolu’dan bolu’ya kadar olan bir alandaki kuzey anadolu fayı’nı -tek bir fay halinde olmasa bile- tek parça olarak kırmıştır. [hareket eden fayların birbirlerine bağlanarak tek bir moment ürettikleri varsayılmaktadır.] çok büyük bir deprem olmalı, büyüklüğü 8.0’ i bulmuş olabilir.”
- xavier le pichon

"küçük kıyamet", hiç kuşkusuz istanbul’un görmüş olduğu en ağır yıkımlardan biridir

gece saatlerinde (on sularında) gerçekleştiği sanılmaktadır.

ünlü ingiliz yerbilimci nicolas ambraseys’in titiz çalışmaları sonucu bu faciaya dair pek çok tarihsel kaynak ve bulgu gün ışığına çıkmıştır.

zeminin korkunç sallantısı sona erdiğinde 1000’den fazla ev yerle bir olmuştu.

yaşamını yitirenlerin sayısı 5000’e yanaşıyordu. [500 yıl önceki nüfusla kıyaslandığında manzaranın korkunçluğu daha belirginleşiyor. bir de bugünkü durumdan farklı olarak ölenler arasındaki osmanlı hanedanı mensubu 3 kişi dikkat çekiyor.]


tarihsel belgelerde, istanbul ve pera’da hasara uğramayan hiç bir evin kalmadığı rapor edilmiştir

şehir surlarda büyük hasar meydana gelmiş, 49 kule yıkılmıştır. eğrikapı ile yedikule arasındaki tüm duvarlar, edirnekapı ve silivri kapısı yıkılmıştır. deniz surlarında ishak paşa kapısına kadar büyük hasar olmuş, topkapı sarayı tarafında dilsiz kapısı ile kayıklar kapısı arası çökmüştür. galata kulesi parçalanmış, galata’nın savunma duvarları yıkılmıştır. ayasofya’nın bir minaresi yıkılmış, fatih camii’nde çok ağır hasar oluşmuştur (minarelerinin, kubbesinin, duvarlarının yıkıldığı ve demir parmaklıklarının burkulduğu rapor edilmiştir). hem istanbul tarafında hem de beyoğlu’nda yer yarılarak kum fışkırmış, sahil yer yer büyük derinliklere kadar çökmüştür. 109 cami hasar görmüştür. anadolu hisarı ve anadolu kavağı’ndaki yoros kalesi zarar görmüştür. 

kızkulesi yıkılmış, haliç boyunda fener duvarları ciddi tamire ihtiyaç göstermiştir. sultan bayezid (imaret) camii’nde, şehirdeki pek çok medresede, karaman pazarı’ndaki birçok iş yerinde, davud paşa mescidi’nde, st. john theologos kilisesi’nde, dikilitaş ve beşiktaş gibi birçok yerleşim yerinde hasarlarla ilgili kayıt tutulmuştur. istanbul’daki birçok kervansaray, hamam, mescid yıkılmıştır. deprem sonrasında oluşan tsunami dalgalarının 7-10 metreye kadar ulaşarak surları aştığı kaydedilmiştir. yedikule, galata ve istanbul’da sür civarındaki pek çok hanenin tsunami nedeniyle yerle bir olduğu ve sulara gömüldüğünü ifade eden kaynaklar vardır.

[istanbul’a dair bu bilgiler ışığında, şehir merkezinin depremi çok şiddetli yaşadığı sonucu çıkmaktadır. görece iyi yapılmış yapıların aldığı ağır hasar, surların ve cami kubbelerinin yıkılması, yer yarıklarının ve kum fışkırmalarının gözlenmesi, mercallı ölçeğine göre -x ya da xi- şiddetini işaret ediyor. marmara denizi’nde belirsizliğini koruyan tsunami olasılığına dair ise, şehrin göbeğinde surları aşıp geçmiş yıkıcı dalgalar hakkındaki kayıtlara dikkat edilmeli.]

şehir merkezi dışında da, heybeliada ve burgaz adası’nda bir çok cami ve kilise ağır hasar görmüştür. küçük bir rum köyü olan çekmece’de bazı köprüler ve duvarlar yıkılmıştır. istanbul’un en batı ucunda silivri kalesi hasar görmüştür.

doğu yakasından da acı haberler eksik olmamış, gebze’deki vezir mustafa paşa ve emrindeki 360 atlı süvariden oluşan birliğin toprağa gömüldüğü öğrenilmiştir.

depremin etkileri istanbul dışında da acı biçimde hissedilmiştir

gelibolu’da zarar görmeyen tek bir ev kalmamıştır. edirne’ye kadar birçok yerleşim birimindeki yapılar ağır hasar görmüştür. çorlu halkı depremden sonra iki ay kadar evlerine girmemiştir. bursa şehrinde hasar gözlenmiş ve iznik’teki bazı yapıların depremden sonra tamir edildiği gözlenmiştir. izmit’te tüm camiler ve kuleler tamamen tahrip olmuştur ve pek çok yapının hasar aldığı söylenmiştir. bolu şehrine ait surlar ve kuleler yıkılmıştır, ancak can kaybı rapor edilmemiştir. dimetoka’da bulunan saray zarar görmüş ve şehirdeki birçok yapının hasar gördüğü bildirilmiştir.

[kayıtlardaki bilgiler ışığında istanbul odaklı hasar eğrilerinin batı’da edirne ve doğuda bolu’ya kadar yıkıcı bir şiddete işaret ettiği görülüyor. kuleler, minareler ve kerpiç benzeri zayıf yapılar depremde en kolay hasar gören yapı türleri arasında yeraldığından bu bölgelerde şiddetin mercallı ölçeğine göre -vıı ya da vııı- civarında hissedilmiş olabileceği sonucu çıkıyor. hasar gören yerlerin coğrafi konumları takip edildiğinde, le pichon’un öne sürdüğü "gelibolu’dan bolu’ya kadar uzanan bir alanda kuzey anadolu fayı’nı tek parça olarak kırıldığï" yönündeki olasılık güçleniyor. bu durumda, 1509 faciasının; 1894 heybeliada, 1912 şarköy ve 1999 gölcük merkezli depremlerin bir toplamı olduğu düşünülebilir. faydaki kırığın batıda saros çukuruna, doğuda ise bolu-düzce’ye uzanan bir alan boyunca devam etmesi, yine bölgenin 1766 yılına kadar depremsel olarak suskun kalışıyla uygunluk gösteriyor.]

bu korkunç sarsıntının oldukça geniş bir bölgede; yunanistan’dan mısır-nil delta’sına, kırım’dan beşarabya’ya ve hatta avusturya’ya kadar uzanan bir alanda hissedildiği kayıtlara geçmiştir. artçı depremler aylarca sürmüş ve en şiddetli olanları yine edirne’den athos’a kadar hissedilmiştir.

10 eylül 1509 depreminin ardından; osmanlı sultanı, imparatorluğun her bölgesinden toplattığı 66000 işçi, 11000 çırak ve 3000 ustabaşını görevlendirerek harap olmuş bölgelerin yeniden imarına girişmiştir

onarımlara kaynak yaratmak amacıyla halktan depreme özel bir vergi toplanmıştır.

"küçük kıyamet"in bugün bizi ilgilendiren önemli sonuçlarından biri ise

hasara, yıkıma ve kayıplara dair bütün bu verilerin, le pichon’un marmara tabanındaki canlı fayın tek parça halinde kırılacağı yönündeki savlarını destekleyişi ölmüştür.

nitekim, le pichon çeşitli yayınlarında ancak uzun ve tek parçadan oluşan bir fayın 1509’da ve 1766’da meydana gelmiş depremleri yaratabileceğini vurgulamıştır. dolayısıyla bugün için beklenmekte olan depremin büyüklüğünün de 7’den fazla olması gerekir.

bu yayınlarda ayrıca, gündemdeki kimi modellerde temel alınan 7.4 civarındaki büyüklüğün fazla iyimser bir tahmin olduğu iddia edilmekte ve eklenmektedir: “istanbul’u vuracak depremle ilgili senaryoların emniyetli sınırlar içinde hayata geçirilebilmesi, gerekli önlemlerin alınabilmesi için 8.0 büyüklüğü hedeflenmelidir.”


kaynaklar

“a history of persian earthquakes”; ambraseys ve melville; 1982.
“seismicity of turkey and neighbouring regions, 1899-1915”; ambraseys ve finkel; 1987.
“the seismicity of turkey and adjacent areas: a historical review”; ambraseys ve finkel; 1995.
“engineeering seismology: earthquake engineering and structural dynamics”; ambraseys; 1988.
“marmara’yi bolen fay, tek parca olarak kirilacak”; cumhuriyet bilim teknik; 11.09.1999.
“buyuk marmara fayi: nicin, nerede ve ne olabilir?”; cumhuriyet bilim teknik; 20.11.1999.
“1509 buyuk istanbul depremi: kucuk kiyamet”; tuncay taymaz; http://www.angelfire.com/…2/zelzele/istanbul2.html.

Bu içerik de ilginizi çekebilir.