1910 Yılı İstanbul'unda 80.000 Köpeğin Kaderine Terk Edildiği Yer: Hayırsız Ada

Şimdiki adıyla Sivriada, 1910 yılında korkunç bir olaya tanıklık etmiş.
1910 Yılı İstanbul'unda 80.000 Köpeğin Kaderine Terk Edildiği Yer: Hayırsız Ada

uzun yıllar boyunca köpekler için bir sürgün mekanı olmuştur bu ada. 

ilk kez 2. mahmut döneminde sayıları artan köpekler toplanıp kayıklara bindirilmiş, hayırsızada'ya sürgüne yollanmışlardır. fakat köpeklerle hiçbir problemi olmayan, hatta köpeklerin şehre uğur getirdiğine inanan halk padişaha tepki gösterir. böylece köpekler kurtulurlar. gönderildikleri gibi sandallara bindirilip tekrar istanbul'a geri getirilirler.


2. mahmut'tan sonra abdülaziz de bu köpeklerden kurtulmaya çalışır. halk yine tepkisini ortaya koyar, o da geri vitese takmak zorunda kalır. yine kötü bir sondan kurtulur bu cefakar hayvanlar. 

en sonunda 2. abdülhamit kuduz tehlikesini bahane edip 80bin köpeği buraya yollar. geri dönüşü olmayan bir yolculuktur bu. yapılan bu hareket 2 ay içerisinde 80 bin köpeğin telef olmasıyla sonuçlanır. 


köpekler bu sefer kaybederler. halk üzgündür, köpekler üzgündür. bi tek kediler festival havasındadır. tabi bütün bu yapılanlar batıya uyum yasaları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.

 amaç kuduzdan falan kurtulmak değildir. tüm bu yapılanlar sadece batılılara hoş görünme çabasından ibarettir. modern kentler, köpeksiz sokaklar uğruna bir nesil köpek acımasızca katledilmiştir..

1910 yılında adaya bırakılan köpeklerin kötü bir şekilde can vermesinden sonra halk büyük bir uğursuzluğun geleceğine inanmış ve nitekim çıkan balkan savaşı ve sonucundaki bozgunu bu olaya bağlayanlar olmuştur.

bu adanın maalesef bu yönde çok kötü bir şöhreti olduğu açıktır.

jean paul sartre'nin le chemins de la liberte(özgürlüğün yolları) üçlemesinin ilk kitabı olan le age de raison(uyanış)ın karakterlerinden biri olan daniel bu olaydan şöyle bahseder;

"onları sokaklarda tuzağa düşürmüşler, çuvallara, sepetlere koymuşlar ve sonra ıssız bir adaya bırakmışlardı. köpekler birbirlerini yiyorlardı. açık deniz rüzgarı onları bağırışlarını denizcilerin kulaklarına kadar getiriyordu. oraya bırakılması gereken köpekler değildi... "

1910 yılında istanbul sokak köpeklerinin bu adaya sürülmesi chienne d'histoire adlı 15 dakikalık kısa bir filme konu olmuştur.

Chienne d'Histoire