1920'lerde Amerika'da Çizdikleri İşaretlerle Bir Nevi Kendi İnternet Ağlarını Oluşturan Hobolar

Sözlük yazarı ''kopuksenaryoo'', 1920'lerin kaybolan işaret dili Hoboglif'ten bahsetmiş.
1920'lerde Amerika'da Çizdikleri İşaretlerle Bir Nevi Kendi İnternet Ağlarını Oluşturan Hobolar


her kültürün ya da ülke tarihinin yok sayılan hatta hiç bilinmeyen değerleri vardır. mesela bizim kültürümüzde vampirlerin olduğunu hatta beyoğlu vampiri gibi bir rivayetin gerçekliği hatta ve hatta kayıtlarda osmanlı döneminde vampir öldürüldüğünü kimse bilmez. çok uçuk bir örnek olabilir bu, fakat amerikan tarihinde de hiçe sayılan bir kültür vardır: hobolar ve hoboglif. amerika’da, 1920’lerin sonundaki büyük buhranda 1.4 milyon civarında insan işsiz kalmıştır. buhran, amerika tarihin en zor dönemlerinden birini geçirmesine sebep olur. işsizliğin tavan yaptığı senelerde sokaklar evsizlerle dolar. özelikle gençler iş bulmakta çok zorlanır. sokağa düşen bu evsizlere amerikalılar: hobo diyordu. yalnız bizim bildiğimiz evsizlerin aksine, hobolar seyahat ederdi. iş, aş, çatı bulabilmek için dere tepe düz gezerlerdi.


günümüzde amerika’da hobo, bildiğimiz evsiz, uzak durulacak bir insan olarak biliniyor. halbuki 1900’lerin başında hoboların bir saygınlığı vardı. evsiz ve işsiz olan hobolar, iş bulabilmek için binlerce kilometre yürürdü. 1929-1939 arası 250 bin hobo, tren yolunu takip ederek bütün amerikayı dolaşmıştır. kasabalılar da, evinde ya da iş yerlerinde yapmak istemedikleri işleri hobolara yaptırır, onlara para verir ya da konaklama sağlarlardı. tabii böyle anlatınca her şey tatlı gözüküyor. hobolar para ya da yemek için her türlü işi yaparlardı. kimsenin yapmayacağı işleri. fakat gördükleri muamele her zaman iyi olmayabilirdi. aynı zamanda hobolar hareketli trene atlamaya çalışırken da ölüm tehlikesi geçiriyorlardı. kötü muamele, para uğruna yapılan pis işler, zor şartlar sonrası bütün hobolarda bir birlik oluşur: hoboglif.


evsiz olmalarına karşın hiçbiri insanlıktan uzaklaşmamıştı. hobolar, zamanla kendileri arasında bir dil geliştirdi. öyle bir dil ki, bu dili hobolar dışında kimse anlayamazdı. şekillerden ve tasvirlerden oluşan bir simgeler alfabesiydi hoboglif. sokakta herhangi birinin farketmeyeceği, farketse dahi anlamayacağı türden bir dil. işin ilginç yanı ise tüm hobolar, sanki hep beraber karar vermişcesine bu dili öğrenmişti.

hoboglif, bir nevi mesaj, önceden uyarı için kullanılmaya başlar. seyahat eden hobolar, eğer oraya daha önce biri geldiyse bunu anlar hatta geldikleri yerin nasıl bir yer olduğu bu işaretler sayesinde öğrenirdi. kimsenin göremeyeceği yerle çizilen bu şekiller sayesinde koca bir iletişim ağı oluşturmuşlardı. örnek vermek gerekirse, bir evin çitlerinde: bir çubuk kadın, yanında büyük bir üçgen, onun yanında da birleşik 3 üçgen görürseniz, bu “iyi kadın, acı bir hikaye anlat” demektir. şayet bir evin çitlerinde hançer çizilmiş görürseniz, “saygısız insan” demektir. eğer ördeğe benzer bir işaret görürseniz, bu demekti ki evin ya da mekanın sahibi telefon açmanıza izin veren biridir.


hobolar, bu işaretler sayesinde geldikleri yerde nerede kalınıp kalınamayacağını, telefon var mı yok mu, yemek verirler mi hapse mi atarlar, hangi yoldan gidilmeli gibi mesajları alabiliyorlardı. birbirlerini hiç görmeden, hatta tanımadan birbirlerine yardım etmenin yolunu bulmuşlardı. çünkü hepsi aynı sorunun muzdaribiydi, birbirlerini anlıyorlardı. böyle bir kültürün unutulması gerçekten de üzücü bir şey çünkü hobolar, 1920’lerde bir nevi kendi internet ağlarını oluşturmuşlardı. günümüzde amerika’da hala hoboglif gizliden gizliye devam etmektedir. fakat eski işaretler kaybolmuş, yerini daha sade, basit çizimler almıştır.


hoboglif kültürü, ne kadar unutuldu desek de hala unutmayanlar var. mad men ve the walking dead, hoboglif kültürünü bölümlerinin içinde kullanmıştır. izlediyseniz belki hatırlarsınız: mad men’de don draper’ın gençliğinin anlatıldığı bir bölümde eve bir hobo gelir. aile hoboya işlerini yaptırır, konaklama sağlar. birgün küçük don, hobonun yanına gider ve hoboya ailesinin iyi insanlar olmadığını söyler. hobo da don’a hoboglif şekillerini öğretir. bölümün sonunda evden ayrılan hobonun ardından don, kendi evinin çitlerine hançer çizer. bu, bundan sonra hiçbir hobonun evine gelmemesi için uyarıdır.


aynı şekilde the walking dead dizisi de hobo şekillerini kullanmıştır. 4. ve 5. sezonun bir bölümü karakterlerimiz için tren rayları üzerinde hobolar gibi yaşayacak yer ararken geçtiği için birçok kez hoboglif ile karşılaşırız fakat anlamını bilmediğimiz için herhangi bir şekil gibi algılarız.


hoboglif, maalesef amerika’nın hiç ilgisini çekmemiş olan bir alt kültürdür. internette de hoboglif hakkında çok fazla bilgi bulamazsınız. aslında düşünürseniz, hoboglif: koca bir internet ağıdır. evsiz insanların ortak bir dilmiş gibi benimseyip, bunu birbirlerine yardım etmek için kullandığı muazzam bir insanlık örneğidir. birgün yolunuz amerika’ya düşerse ve böyle şekiller ile karşılaşırsanız, bilin ki orada size bir mesaj vardır. hiç tanımadığınız biri, belkide hiç tanışmayacağınız biri size “merhaba” demiş, kısa bir mesaj bırakmıştır.