80 ve 90 Kuşağının Sanrılarından Biri: Çocukken Amerikalıları İyi, Rusları Kötü Zannetmek

80 ve 90 Kuşağının Sanrılarından Biri: Çocukken Amerikalıları İyi, Rusları Kötü Zannetmek
Rocky IV


sebebi, amerikan dizi ve filmlerinin uluslararası camiada o günlerde tek başına olmasıdır. ruslar film yapıp dağıtmış da biz mi izlemedik? amerikalılar yapıp dağıtırsa amerikalılarınki izlenir, ruslar yapıp dağıtırsa ruslarınki

bazılarının demir perde politikasından haberi yok maalesef. sosyalizm ve solun denenmiş birer sistem olduğu, denenmesine rağmen çalışmadığından da haberi yok. aynı sovyetlerin, o mükemmel mahlleleri olan, kütüphaneli falan, sırf insanlar batıya özenmesin diye demir perde politikası diye bir şey uyguladığından da yok. hatta ve hatta, sırf insanların kaçmasını engellemek için bir şehrin etrafını bir duvarla kapladığından hiç yok(bu arada, duvar berlin'in batı almanya kontrolündeki bölgesinin etrafını, doğu almanya insanlarının batı almanyaya kaçması engellemek için kaplanıyor). başkan jfk'nin berlin duvarını gösterip, "...hiç bir zaman insanlarımızı içeride tutmak için bir duar örmemiz gerekmedi..." dediğininden hiç haberi yok.

sosyalizm öyle harika bir sistem ki, etrafına duvar örüp insanları zorla içeride tutmazsan kaçıyorlar gençler. öyle müthiş bir sistem, herkesin keyfi öyle yerinde yani.

iyi veya kötü diye bir kavramın olmadığını anlayabilecek seviyeye ulaşıncaya kadar kafanızı kurcalamaya devam edecek olan çocukluk sanrısıdır. bu tamamen nereden baktığınızla ilgilidir.

hiçbir ülke saf iyi veya kötü değildir. insanlar da öyle.

rusya suriye'de terörist avlamak için bulunmaz. akdeniz'e açılan tek müttefiki olan esed'i kurtarmak için muhaliflerle savaşır.

abd'de de terörist falan avlamaz. o da kendi çıkarları için birilerini vurur.

ne abd iyi veya kötüdür ne de rusya.

ne de türkiye...

bizde batı hayranlığı zannedildiği gibi cumhuriyeti kuranların hedeflediği politika sonucu başlamamıştır. tam tersi tam bağımsızlık anlayışı içinde ulus kimlik oluşturma çabası vardı
hatırlayın, anadolu'dan gelip geçen uygarlıkların izinde türklerin geçmişini aramak, güneş dil teorileri; hititlerin türk oldukları iddiaları; geçmiş uygarlıkların adlarının kurumlara verilmesi (etibank, sümerbank gibi) yabancıların elinde bulunan şirketlerin devletleştirilmesi, yerli mal üretimine ve tüketimine özendirilmesi vs, evrensel kültür içinde ululusal kültürü geliştirme vs... hepsi bir ulus kimliği arayışı içindi.

ne var ki menderes dönemiyle marshall yardımlarından yaralanmak, abd'nin müttefiki olmak (nato üyesi olmak) için bağımsızlık terkedilmiş, ulusal kimlik edinme politikası rafa kaldırılmıştır. abd'ye yaranmak için kore'ye asker yollandı, tsk amerikan etkisine sokuldu, askeri anlaşmalarla bir sürü bağımsız bir ülkeden beklenmeyecek ödünler verildi... ingilizce prestij bir dil oldu... komünistler haliyle ruslar hakkında olmadık hikayeler uydurulmuştu. buraya yazılmayacak kadar iğrenç, pis hikayelerdi bunlar...

en masumu şöyleydi:
o dönemde çocukları oyunlarına ebe seçerken şu tekerlemeyi yaparlardı...

"bir, iki, üçler
yaşasın türkler
dört, beş, altı
polonya battı
yedi, sekiz, dokuz
ruslar domuz
a-me-ri-ka dos-tu-muz!..."

soğuk savaş dönemindeki propaganda hareketi herkesin malumu. bunu tek yapan da abd değildi zaten. sovyetler de ellerinden geleni yaptı, ama abd bazlı propaganda çok daha etkiliydi.

ben 20 yıla yakın bir zamandır abd'de yaşıyorum. öyle dört ayda abd'yi anladığımı iddia edemem. komik bir iddia o. abd kadar çok katmanlı, hem kültürel, hem sosyal, hem de ekonomik alanda muazzam çeşitliliğe sahip bir ülkeyi dört ayda (hem de sıkı durun, work/travel programı sırasında) çözdüğünü iddia edenlere gülüp geçiyorum.

öte yandan, rusya ile ilgili tecrübelerim de var. şöyle ki, benim ilk eşim güneyli bir abd'li, ikinci işim de moskovalı bir rus vatandaşıydı. özellikle rus asıllı eşim sayesinde oraları içeriden tanıma imkanı buldum. bütün ailesi, sülalesi rusya'da yaşıyordu zaten.

demek istediğim, hem abd kültürünü, hem rus kültürünü yakından tanıyorum.

lafı fazla uzatmadan diyebilirim ki, insanın bireysel mutluluğu için, insanın sahip olduğu potansiyeli en optimal düzeyde kullanabileceği fırsatlara erişmek için abd rusya'nın fersah fersah ilerisindedir. propagandanın temeli doğru yani.

bu abd'de her şeyin çok kolay olduğu anlamına gelmez tabii ki. eğer amacınız başkalarının yerleştirip ilerlettiği bir hayat tarzı ise, norveç filan var. gerçek sosyalist. gidin, oralara bakın. ölünceye kadar fazla canınızı sıkmadan yaşar gidersiniz.

abd fırsatları sağlar, ama o fırsatları kendi başınıza elde etmenizi gerektirir. kolay ekmek yok buralarda. zaten rusya'nın son 15-20 senesine bakarsanız, oranın da abd modelini, hem de en vahşi şekli ile, kendine yakıştırdığını da anlarsınız.

abd'de fırsatları değerlendiren, çalışıp kazanan insan gidip bir porsche alabilir. rus kültürü ise alınan arabanın bir de altın kaplatılmasını dayatır.

abd'de kimin ne kadar parası var, pek anlamazsınız. nadir olarak bilirsiniz bunları. toplam varlığı 50 milyon dolar olan bir insan, son derece mütevazı bir evde yaşarken, ford marka arabaya binebilir. yeni rus kültüründe ise o para adeta sahibinin alnına kazınır. gösteriş meraklısıdırlar.

abd'nin kırsal kesimininde ortalama hayat standardı aslında fena değildir. elektrik, su, kanalizasyon, vs. sorunları yoktur. hemen her yerleşim yerinin 30 dakika çevresinde hayatınızı rahatça sürdürmenizi sağlayacak olanaklar, imkanlar vardır. rusya'da ana yerleşim merkezlerinden ayrıldıkça, yaşam standardının ne denli çabuk düştüğüne tanık olursunuz.

rusya'da bale, klasik müzik, tiyatro, vs. hayatın bir parçasıdır. doğru. benim eski eşim de geçti o yollardan. hem balerin, hem piyanist. ama bunların abd'de var olmadığını iddia etmek cahilliktir. ben boston'da yaşıyorum. ortalık piyano, çello, keman, vs. çalan çocuktan geçilmiyor. okuldan sonra keman dersine, oradan dans stüdyosuna, oradan da karate kursuna giden bir dolu çocuk var. sportif açıdan da durum farksız. yüzme, tenis, kayak, atletizm, koşu, bisiklet, futbol, voleybol, lacrosse, ne ararsanız, hem çocuk bunların en az bir kaçını da bir arada yapıyor.

gelelim karanlık yüze.

evet, abd'de zenci olarak doğduysanız işiniz zor. abd başkanı bile olabilirsiniz (ki bu rusya'daki bir azınlık üyesi için düşünülemez mesela) ama bu hayata 2-0 filan geriden başladığınız gerçeğini değiştirmez.

ben abd'de zenci nüfusun yoğun olarak bulunduğu new orleans civarlarında da yaşadım. alabama, miss, arkansas, hepsinde bulundum. hayat bu insanlara zor.

ama abd'nin enteresan bir yönü var.

abd'nin zenci nüfusu daha yakın geçmişe kadar oy kullanamazken, bugün aralarından başkan çıkarabiliyor. abd'nin beyaz halkı, zenci başkana oy verebiliyor. abd'de kölelik varken, abraham lincoln adında biri çıkıp neredeyse tamamen beyazlardan oluşan kuzey eyaletlerini, kölelik taraftarı güneye karşı savaşmaya ikna edebiliyor, ki abd tarihinin en kanlı dönemi o dönem. kısacası, abd kendi içinde yer alan problemleri kendi içinde çözebiliyor. bir 30 sene sonra, abd'nin bugün eleştirilen yönleri de adım adım düzelecek. abd işte böyle progresif bir ülke.

işin ilginç tarafı, rusya abd'den çok daha ırkçı bir ülke. mesela doğu cumhuriyetlerinde yaşayanlara karşı inanılmaz ırkçılar. rusya'da homoseksüellik kabul edilemez bir olgu. bunları çözme çabası da yok. rusya, abd'nin kapitalizmini en koyu şekli ile alırken, abd'nin progresif yönlerini model olarak almamakta direniyor.

her neyse... benim avrupa çapında bir çok ofisim var. ingiltere, hollanda, almanya, istanbul, moskova, milano, stockholm, daha bir çok yer. her sene bu ofislerde çalışıp senelik belli performans değerlerine ulaşan çalışanlar için "president's club" tarzı bedava bir tatil ayarlıyoruz.

her sene, ama her sene abd'ye gitmeyi seçiyorlar. las vegas, new york city, miami, los angeles, vs. abd hakkında böyle bir merak ve açlık da söz konusu.

daha da uzun yazmak mümkün. bireyin kendini ifade hurriyetinin anayasanın en önemli maddesi olarak kabuıl edildiği bir ülke burası. kendi problemlerini de yine kendi içinde zamanla çözebilen bir yerden bahsediyoruz.

ama doğruya doğru. abd'li ilk eşim de güneyli bir afet olarak çok güzeldi. ama rus asıllı, kızıl saçlı, yeşil gözlü, uzun boylu, zamanında modellik yapmış ikinci eşim çok daha güzeldi :) üstelik karakter olarak da geçinilmesi çok kolay bir insandı. ne var ki zamanla aşk yok olunca fiziksel özellikler o boşluğun yerini dolduramıyor. hala çok iyi arkadaşız. o yönden rusya ileride. abd'li kadınlarla geçinmek daha zor.