Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Sosyal Medyadaki Konumlandırılması Hakkında Dürüst Bir Eleştiri

Saatleri Ayarlama Enstitüsü ve Huzur gibi Türk edebiyatına altın harflerle yazılan iki eserin yaratıcısı Tanpınar'ın, son zamanlarda sosyal medyada İkinci Yeni şairlerinin kullanıldığı şekilde lanse edildiğini görebiliriz.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Sosyal Medyadaki Konumlandırılması Hakkında Dürüst Bir Eleştiri


bunu, ekşi'deki "türk edebiyatının en iyi romanı" başlığına saatleri ayarlama enstitüsü yazan biri olarak kaleme alıyorum

tanpınar, ne vaktiyle muhafazakar kesime havale edilmesini haklı çıkaracak kadar muhafazakardır, ne bugün onu bir kazanç kapısı haline getirip bütün kariyerini onun ismi ve eserleri hakkında üretimde bulunmaya, gıyabında türlü mecralarda kasıtlı şekilde şerhe davet cümlelerle makale üretmeye adayanların öne sürdüğü kadar "modern"dir.

hadi size akademisyenlerin ancak süslü süslü anlattığı neticeyi açıklayayım. tanpınar, batının ürettiği modernite ile doğunun kültürel motiflerini tek bir potada eritebileceğimize inanmış kendine özgü bir idealistti. (pardon, "suat'ın mektubu"ndan yola çıkarak yakın zamanlarda üstâdı nihilist kılanlar da var:)) büyük ve en önemlisi, nevi şahsına münhasır bir yazardı tabii ama şunu unutmamak lazım, tanpınar bir hayli oportünist (kendi çıkarına göre davranan), ayrıca devrin koşullarından zihnen hiç de azâde olmayan, etnosentrik (bir kimsenin kendi kültürünü temel olarak alması ve diğer kültürleri kendi kültürü açısından değerlendirmesi) fikirlere meyilli bir yazardı. (literatür bağlamında bunlar kusur değil, edebiyat tarihi dışarıda görseniz selam vermeyeceğiniz adamlarla doludur)

yıllarca sağ kesime havale edilen, sükut suikastına kurban gitmiş bu yazarımızın üzerine mal bulmuş mağribi gibi atlayıp akademik kariyerini ve haliyle ekonomik istikbalini bu ismin üzerine yatırmış isimler, ne yazık ki ifratla tefrit coğrafyasında olduğumuzu kanıtlarcasına, tanpınar'dan edebiyatımıza yeni bir kanal açmak şöyle dursun, tam tersine aynı şeyleri farklı cümlelerle tekrar edip üstüne üstlük kusurları gırla bu üstadımızı tanrısallaştırıyorlar. bir de tanpınar'ın tapusunu almış gibi üstat hakkında iki kelime tenkit yazınca linç ve dışlanma başlıyor :)


bu görüşlerimi handan inci'ye ve adı bende kalsın, tanpınar merkezinden bir başka sahsa bizzat aktarmış olarak buraya yazıyorum. elbette bana katılmadılar ve amaçlarının bu olmadığını söylediler ama gına geldi artık. hakikaten gına geldi. tanpınar, tanpınar, tanpınar... twitter'ı açıyorum tanpınar, facebook'u açıyorum tanpınar... kültür sitelerini açıyorum tanpınar... ne yapmaya çalışıyorsunuz ? ben size söyleyeyim, tanpınar'ı kimlik olarak batıdaki muadillerine benzetiyorlar. tanpınar'ı hiç anlaşılamamış, takdir görmemiş, melodramatik bir hayatın melankolik öznesi kılacaklar ki üstat ellerinde meze olsun, bol bol makale, tez, kitap üretilsin. ee ne yapsın garibanlar, ingilizle irlandalının joyce'u - woolf'u, fransız'ın proust'u, italyanın svevo'su, orta avrupalının kafka'sı, musil'i var. bizim neyimiz var? tanpınar. onu tüketeceğiz, başka yolu yok.

öyle bir yazıyorlar ki sanki tanpınar hayatı boyunca hiç anlaşılamamış, baudelaire, rimbaud, valery okuyup idrak etmiş yegâne kişiymiş, sanki hep çile çekmiş, bir gecekonduda hayata veda etmiş, ömer seyfettin gibi kim olduğu bilinmeden cesedi kadavra olarak kullanılmış. yoo... hayattayken takdir ve ilgi görmüş, milletvekilliği yapmış, hocalık döneminde hayli çapkınlığı olmuş bir adamdan bahsediyoruz.

tamam elbette bu büyük yazarın edebiyatına eğilin, üretin, bağlam kurun ama bırakın artık şu kültleştirmeyi, dokunulmazlık zırhı üretmeyi. bu çağda hayli komik oluyorsunuz. bloom'un shakespeare fetişi bile sizinkinin yanında akıl kârı kalıyor.

Bu içerik de ilginizi çekebilir