Anne ve Babanın Arkadaşla Tanışırken Kibarlaşması

Mutlaka başınıza gelmiştir bir durum. Sevdiğiniz bir arkadaşınızı ailenizle tanıştırırken bir anda inanılmaz kibarlaşırlar ve şaşırmaktan kendinizi alamazsınız.
Anne ve Babanın Arkadaşla Tanışırken Kibarlaşması

hep gülesim geliyor lan... böyle o normal hallerini, o kayseri pastırması-erzincan tulumu-cağ kebabı-misis ayranı-adana şalgamı tadındaki konuşmalarını duyduğum "anneminen babamın" arkadaşlarımla tanışırken kibarlaşmasını, adeta bakingım sarayından yıllık izne çıkmış iki asilzade moduna geçmelerini gördükçe hep gülesim geliyor. aslında bu tavır, sanırım biraz evlada duyulan sevginin, biraz da tanışılan çocuğun ailesine "anne babası da çok kibar insanlar" şeklinde bir mesaj gönderme kaygısının sonucu. bir açıdan şaşırmamak gerek belki de: sonuçta yeni tanışılan insanlarla, hepimiz böyle bir "resmi" eda ile konuşuyoruz. mamafih, anne-babada bu "resmi" eda daha bi' komik duruyor gibi. yakından bakalım:

aile içi yaşamdan gündelik bir kesit:

- anne halı saha maçına gidecem, formam nerde?

- cehennemin dibinde... yeteri bilirseniz yeterin galan. her işe ben koşuyorum, usandım be...

- baba bende bozuk yok ya...para verir misin maç için?

- anne hizmetçi, baba uşak.. yiyin pezevenkler yiyin...

***

anne babanın arkadaşla tanışma seramonisinden bir kesit:

- anne bakın bu enver...

- merhaba enver, nasılsın canım? annenler nasıl? bizim canip hep bahsederdi senden, tanışmak bugüne kısmetmiş... ne içersin enverciğim? pastayla çay güzel olur diye düşündüm ama?

- baba, enver'ler de beşiktaşlı ailece...

- ooo demek öyle enver'ciğim? muazzam bir duygu olsa gerek...

***

tamam, bu "muazzam bir duygu olsa gerek" kısmını salladım... ama anlayın işte, bunun gibi böyle gündelik hayatta size söylendiğine pek şahit olmadığınız kibarlık şahikası şeyler... ne bileyim lan, bana komik geliyor valla...

lisedeyim, arkadaslar halisaha'da mac ayarlamislar. orospu cocuklari bana haber vermemis, halbuki ben o hafta sakat degildim. neyse yolda karsilastiktan sonra beni ikna edip maca goturecekler. biraz naz yaptiktan sonra zor da olsa kabul ettim, forvete ihtiyaclari varmis, rakip takim cok gucsuz oldugundan beni cagirmamislar filan. sonucta onlar benim dostlarim. fakat jari litmanen formasi olmadan maca cikmayacagimi bildiklerinden, yanima mami ve ferhat'i alarak eve geldim.

zile bastik, annem acti kapiyi. cocuklar biz bekleyelim dediler. olmaz diye cikistim bunlara. asansore bindik. annem kapiyi acip, mutfaga gitmis yine.

- anneeeeeaa benim litmanen formami getirsene, maca gitcez arkadaslarla

annem adeta cildirmis bir vaziyette mutfaktan bana cevap veriyor.

- bu sicak havada ne maci allahin cezasi, cabuk gir iceri beni cildirtmaaaaaaa oglen oglen.

- yea anne arkadaslar beklio hadi dedimm.

- sana gir iceri dediiiigiimmmm.(elinde terlikle bana dogru kosuyor)

tam terligi nisanlamis adeta hedefe kitlenmisken yanimda mami ve ferhat'i gorunce annem bir anda adile nasit oluyor ve ince bi ses tonunda.

- yavrucugum bu sicakta top oynanmaz ama madem arkadaslarin da gelmis, hadi bakalim, vereyim formani fakat bana bir soz vermeni istiyorum sakin terli terli su icme emi oglum, yormayin kendinizi.

bana bir soz vermeni mi? istiyorum.

(bkz: atin beni denizlere)

bunun bir de, normalde burdur şivesi yardıran anneannenin, dünürü arayınca kraliçe elizabit kesilmesi versiyonu vardır ki (yeni başlık açarak sözlüğü kabartmak istemediğimden buraya yazıyorum), buna örnek bir kesit şöyle verilebilir:

anneanne: "eneee! baaçe gapısının yanıngdaki bütün fideleri gırmış gomuşlar, ay anam gıııı!!"
(bahçe kapısının sertçe açılması ile kırılan biber fidelerinin arkasından yakılan bu ağıt sırasında ev telefonu çalar ve anneanne cevap verir).
anneanne: "ah, şule hanımcığım siz misiniz, nasılsınız canım"....."ıhıhıh*, ah evet, evet, geleceğiz tabi, ah ama neden zahmet ettiniz o kadar şule hanımcığım, hı-hı, ivet tabi, akşam görüşmek üzere, allaha emanet olun, cengiz bey'e de selamlar canım"
wunjo: ???!!!!!!!!????

*ıhıhh: bu, tam olarak yazıya nasıl dökeceğimi bilemediğim, süper kibar, son derece nazenin bir gülüş efektidir. sanki kibarlıktan ölmeden iki dakika önceki bir insanın, kibarlık tarihine attığı bir imza gibidir.

- nerde kaldı ulan bu piç, saat 11 oldu yahu!
+ sakin ol bey, gelir şimdi. arkadaşını alacaktı ya gelirken.
- arkadaşının da kendisinin de götüne koyim. benim evime saat 11'den sonra gelen çocuğun alnını karışlarım. [zil çalar]

- oğlum nerdesiniz, baban çok kızdı.
+ e pelin'i bekledim.
- gel ulan içeriye pezevenk! saat kaç?
+ 20:45 baba, ahahah [adnan polat'ik ortam yumuşatıcı]
- ulan bir de espri mi yap.. [içeri girilir] ..ıyorsun gö.. ee hoşgeldiniz kızım. neriman'cım canımıniçi montunu al hanım kızımızın.
+ ??