Askerde Silahıyla Birlikte Firar Eden Erin Ufak Çaplı Bir Krize Yol Açan Hikayesi

Askerde zimmetli silahı kaybetmenin ne büyük bir paniğe yol açabileceğini askerlik yapanlar tecrübe etmiştir. Sözlük yazarı "anglachelm", bunun biraz daha ileri bir versiyonunu anlatıyor.
Askerde Silahıyla Birlikte Firar Eden Erin Ufak Çaplı Bir Krize Yol Açan Hikayesi
iStock


askerde zimmetli silahı kaybetmenin çok değişik bir versiyonu da vardı. "silahla firar etmek"

siirt'te ya doski ya herki aşiretine mensup hakkarili bir uzun dönem er askerliğinin ortalarına doğru bunalıma girip firar etmeye karar veriyor. o yıllarda henüz bölge insanının ağırlıklı olarak kayseri batısında askerlik yapması falan tabii pek yok. gayet eski tertip kura ile vatani görev yeri osmanlı usulü belirleniyor. aslen hakkari kırsalında olan aşiretine de coğrafi olarak çok uzak olmayınca askeri araçta silahlı muhafızlık yapan bu er bir gece intikalinde çiş molası verilince araca dönmüyor. birlikten bir er ve bir g3 (ve 80 mermi) eksiliyor.

erin gidebileceği yerler aşağı yukarı belli. ama birliğe kayıtlı piyade tüfeğinin zayii çok sakat bir durum. ama tabii öngörülebilecek bir şey de pek değil. böyle böyle zorunlu askerliğin sıkıntıları erler arasında bir türlüyse komuta kademesi açısından binbir türlü. zorla silah altına aldığın adam silahla birlikte uzayınca ne yapacağım diye dört dönüyorsun. böyle bir şey saklanamaz, hasır altı edilemez. kusursuz sorumluluk yüzünden uykular kaçar. zira iç hizmet kanunu (vaktiyle) der(di) ki, "bir birlikte olan ve olmayan her şeyden komutan sorumludur". al başına belayı.

alay komutanı da olayın geçtiği ilçe jandarmanın telefonunu kendi makamından arıyor. ilçe jandarma komutanına doğrudan diyor ki :

"bulun evladım o silahı"

dünya kazan biz kepçe, çin'e kadar arayalım mı?

tabii kendisine öyle denmiyor. mantık olarak bir durup düşünüldüğünde de firari er üniformasını çıkarır atar yakar saklar ve sivil olarak uzun mesafelere gidebilir. ama elinde otomatik piyade tüfeğiyle gidemez. onu bir yere bırakması veya satması lazım. kendisi hakkarili olduğundan birliği ile hakkari arasında düz bir çizgi çizerek o rotayı izlemesi daha ihtimal dahilinde görülür. firari siirt il hududunu geçmeden ve hakkari il jandarma "alın silahınızı bir daha kaybetmeyin ehehe" demeden o bölgedeki köylere jandarma her gece spontane aramalar düzenler. ilçe j komutanı bunlara bizzat gecenin ikisinde üçünde iştirak eder. aynı anda iki köy falan aranır. cendermeye uyku haram olur.

bir gece saat 12'de bir köy evinin kapısına dayanıp "çıkın arayacağız" dendiğinde o kapı birden gayriihtiyari kapatılır ve evin içinde bir miktar kargaşa yaşanır. bu durum komutanın dikkatini çeker ve kendisi direkt kapıyı omuzlayıp eve dalar. evin içindeki manzara ise anlatılamaz yaşanır türdendir. bir göz odada kadınlı erkekli çocuklu tam 14 kişi yaşamaktadır. keçiler koyunlar yan tarafta bu bir göz odayla arasında duvarı bile olmayan bir ağılda meleyip durmaktadır. ortada soba yanmakta olduğundan koku inanılmazdır. ancak bu kokunun içinde koyun keçi pisliğinden daha da fazlası vardır. sobanın arka tarafında üzerinde beş altı şiltenin atıldığı bir somyada 70-80 yaşlarında bir de yaşlı kadın yayılmış oturmaktadır ve somyaya delicesine işemiş durumdadır. evin kadınları kürtçe "nasıl çıkalım bu kadıncağızı bırakıp böyle" diye renkli başörtülerinin ardından homurdanıp durmaktadır. evin erkekleri ise yapma komutan etme komutan diyerek yüzbaşıyı dışarı çıkarmaya uğraşmaktadır.

yüzbaşı değirmen filmindeki makedon jandarma kumandanı gibi hieyt diye bağırarak kontrolü önce bir ele alır

onun bağırdığını duyan bir uzman ve iki er de eve dalar. gelinlere kızlara işaret edip yaşlı kadını o somyadan kaldırttırırlar. işenmekten çürümüş şilteyi asker tüfeğin namlusuyla bir kaldırınca silahın alev gizleyeni çot diye metal bir şeye vurur. bir açarlar ki simsiyah bir g3. o yatağa kokudan kimse yaklaşamaz diye oraya saklamışlar. bir şarjörü üzerinde takılı, üç tanesi de somyanın başka noktalarında üzerinde sidikle saklı yatıyor. bütün köy pkk'ya bir şekilde yardım ve yataklık peşinde. edinilen silahlar dağ kadrosuna ulaştırılmak üzere bekliyormuş. firari er ise evde veya köyde bulunamıyor. kendisi silahı bırakıp uzamış.

evdeki herkesin ifadesi alınmak üzere ilçe jandarmaya götürülürken komutan evden çıkmadan bir de ağzına kadar dolu buğday küpünü fark eder. elini bir daldırdığında iki dinamit lokumu da oradan çeker. vay amk bu ne biçim diyar diye köyden ayrılırken yine de sevinçlidir. birliğe geldiğinde sabahın ikisinde alay komutanını arayarak

"bulduk komutanım" der. birliğin namusu anında iade olur. karşılıklı gülüşürler.

o firari er ise bir daha hiç bulunamaz. belki de hala dağlardadır.

Lisans Sonrası Kapağı Avustralya'ya Atmak İsteyenlere Tavsiyeler


Jandarmayı Denetlemeye Gelen Yüksek Rütbeli Heyetin Sürpriz Şekilde Sonlanan Hikayesi

Sabaha Karşı Canı Pide Çeken Paşalara Pide Yetiştirmek Zorunda Kalan Askerlerin Telaşlı Hikayesi