Bahar Bayramı Nevruz Hakkında Az Bilinenler

Bahar bayramı olarak bilinen Nevruz hakkında ufkunuzu genişletebilecek birkaç bilgi.

sembolik bir tarih olan 1 ocağın yerine, doğadaki değişimler düşünüldüğünde gerçekten yeni yıl anlamına geldiği görülecek olan bayram, olay. iran gibi dış dünyaya kapalı ülkelerde yılbaşı olarak kutlanırken, batıyla daha fazla iletişim içinde olan (özenen?) azerbaycan gibi ülkelerde 1 ocak'ta kutlanan noel babalı çam ağaçlı yılbaşının yanı sıra doğanın uyanışını sembolize eden bir bayram olarak kutlanır. kendine özgü sayısız ritüeli vardır, dünyanın her yerinde olduğu gibi bu gelenekler de gün geçtikçe ölmekte, takipçileri azalmakta, insanlar bu tip şeylerle uğraşmak için daha az vakit bulmakta ve uğraşamamaktadırlar; üzücüdür.

kökeni zerdüştlüktür (bkz: zoroastrianism). bu inanışta ateşin önemi kendini ateşin üzerinde atlama ritüelinde gösterir (ekinokstan bir gün önce yapılır). inanışa göre ateşin üzerinden atlamak arınmak, temizlenmek demektir. zaten tüm nevruz insanların doğayı taklidiyle gelişen bir arınma ve yenilenme sürecidir; hem fiziksel hem de ruhsal olarak. nevruz'da insanın hem yaşadığı ortamı hem de içini temizlemesi gelenektir; bunun için evlerde derinden bir bahar temizliğine girişilir, küs olan insanlar mutlaka barışır, ailelerde (eskiden, özellikle doğuda aynı evde çok büyük ailelerin yaşadığını hatırlayalım) iş bölümü yapılır ve semeni hazırlama, yumurta boyama, tatlıları hazırlama, temizlik vs gibi işlere girişilir. hemen her bayramda olduğu gibi tüm aile en büyüğün evinde toplanır, yemek yenir, yeni giysiler giyilir, çiçekler alınır vs...

nevruzda tatlılar çok önemlidir. şekerbura tohumu (çekirdek biçimindedir, üstü özel bi cımbızla nakışlarla süslenir, çok zahmetlidir), baklava toprağı (her katının içinde bir şey olduğu için), goğal güneşi (yine yuvarlak biçimi ve rengi itibariyle), şekerçörek ayı (bu da şekil itibariyle), helva (semeninin buğdaylarından ve içlerinde kararbiberin bile olduğu bilmemkaç çeşit baharattan yapılır) bereketi sembolize eder.

tam ekinoks saatinde kişi başına bir mum yakılır, dilek tutulur, sonra mumlar söndürülmeden kendi hallerine bırakılır. o yılın hangi hayvanın yılı olduğu araştırılır, ona göre yorumlar yapılır (bir nevi "bu sene koç'ların iş hayatında fırtınalar esecek" gibi) annem zamanında yumurtaları o yılın hayvanı motifleriyle süslemeye kastığını anlatır, hristiyanlığın bu olayı "yürüttüğünü" de sözlerine ekler..

şimdi oturup şekerburanın nakışlarıyla, semeninin buğdaylarıyla falan uğraşan çok az insan kalmıştır. kendini son samuray ilan etmiş ve az önce gelip bana zorla dünyada muhtemelen yapan 10-15 kişinin kaldığı karabiberli garip helvadan tattırmış olan annem bile bu sene yumurta boyayacak vakit bulamamıştır. eşşek kadar olmuş, aklı bir karış havada çocukları da yardım teklif etmemişlerdir. işte dünya artık böyle bir yere dönmüştür...