Bazı Kanser Türlerinin Tedavisinde Rol Oynayan Kök Hücre Nakline Dair Önemli Bilgiler

Kök hücre olarak da adlandırılan kemik iliği nakli, bazı kanser türleri için tedavi yöntemi. Çok önemli bir konu olan kök hücre nakline ve bu sürece dair bilgileri Sözlük yazarları anlatmış.
Bazı Kanser Türlerinin Tedavisinde Rol Oynayan Kök Hücre Nakline Dair Önemli Bilgiler
iStock


kemik iliği transplantasyonu, lösemi gibi kemik iliği tutulumu ile giden infiltratif hastalıklarda, kan hastalıklarında, bağışıklık sistemi bozukluklarında, genetik hastalıklarda uygulanan bir tedavi yöntemidir. 

yöntem şu şekilde işler

donörden kan alınır, hastalığı bulunan kişiyle doku gruplarının uyumlu olup olmadığı test edilir. eğer doku grupları uyumlu olmazsa kemik iliği bankalarınca oluşturulan bir sistem ile dünyadaki tüm verilen kan örneklerinin hastanın kanıyla uyumlu olabilecek doku grubu sahibi aranır. bulunduğunda, donörün kalça kemiğinden ufak bir işlem ile kemik iliği alınıyor ve hastaya kolundan serum veriliyormuş gibi donorün kemik iliği veriliyor. bu kadar basit bir işlem ile hastanın hayatını kurtarıyorsunuz. yani ilik vermekle, hastanın aldığı ağır antibiyotik tedavileri, ağır enfeksiyonlar, hastanede yatma günleri, yaşadığı acılardan, kemoterapinin vücuda hasarlarından birçok durumdan hastayı kurtarıyorsunuz.


kemik iliği verici adayı olan birinden gelen "bu işlemin bir yan etkisi var mıdır?" sorusuna cevap olarak şunları söyleyebilirim

kök hücreleri hangi yöntemle alacaklarına göre cevap çok değişir.

periferik (yani damardan) kemik iliği kök hücresi toplanacaksa:

1) bunun için önce neupogen (bkz: filgrastim) (bkz: g-csf) denen bir ilaçla önce kemik iliğinizin cd34 dediğimiz "kök hücre" (bkz: hematopoietik kök hücre) üretmesini arttıracaklar, o zaman belirli bir kemik ağrısı dönemi oluyor, özellikle kalça kemiklerinde ve bazı hastalarda göğüs kafesinde. bir de baş ağrısı yapabiliyor.

2) kök hücreyi toplayacakları damarlarınız yeteri kadar geniş değilse (ki genelde geniş olmuyorlar) santral venöz kateter dediğimiz bir kateter takılıyor. ve hücreler toplandıktan sonra sayıları yeterliyse, kateter çıkarılıyor. bu kateterin takılırken yaratacağı sıkıntı, insanın boynundan çıkan büyükçe bir anten görüntüsü (ki gençten bir hastam "turkcell oldum" diyordu), çok çok nadiren ki ben en az 200 tane kateterli hasta görmüşümdür, sadece birinde bu oldu, akciğerin yaralanması ve akciğer içindeki havanın göğüs boşluğuna kaçması (bkz: pnömotoraks) o hasta da hücreyi verecek kişi değil, alacak olan kişiydi (aslında multipl myelom nedeniyle kendisinden nakil olacaktı), yani zaten daha önceden 4-5 defa kateter takılmış bir hastaydı. o hastamıza da göğüs tüpü takılınca çiçek gibi oldu, nakli çok güzel geçti, enfeksiyon bile kapmadan tertemiz taburcu oldu.

kemik iliğinden kök hücre alınacaksa:

(ki bu durumda istenen şey sizin hücrelerinizin alıcının hücrelerinin yerine geçmesi, onun kemik iliği gibi çalışmasıdır, bu durumda hastanızın kemik iliği yetmezliği vardır) neupogen verilmiyor ve kateter takılmıyor, ameliyathane şartlarında hafif bir sedasyon altında kalçadan kemiğe doğru (bildiğim kadarıyla) girilerek kemik iliği hücreleri toplanıyor, en önemli yan etkisi kalçada kalan hafif bir iz oluyor.

her iki durumda da, eğer alınan hücrelerin sayısı yetmezse diğer şekilde hücre toplanmasına da geçilebiliyor... ama şöyle diyeyim, kemik iliği vericilerinde şu ana kadar hiçbir komplikasyon görmedim baş ağrısı ve kalça kemiklerinde ağrı haricinde, ona da nonsteroid olmayan ağrı kesicileri verince geçiyor.

kemik iliği vericisi açısından bakarsak

tüm bu işlemler taş çatlasa neupogen verilmesi 4-5 gün, kateter takılıp akciğer filmi çekilmesi bir akşam, hücre toplanması ertesi sabah olmak üzere toplam 4,5-5 günde bitiyor, bunun sadece 1 gününü hastanede ya geçirirsiniz ya geçirmezsiniz. birkaç sebepten dolayı vericileri hastanede tutmayı tercih edebiliyoruz.

1) vericinin çok sağlıklı olması gerektiği için baştan aşağı bir check-up'tan geçiriyoruz, yaygın bilinen virüsler haricinde cmv gibi adı sanı pek de duyulmamış (ama aslında çok sık görülen) virüsler için de vericileri tarıyoruz.

2) bazen vericiler eğer her şey ayaklarının altına serilmezse sıkılıp kaçabiliyorlar (yalnız kişisel tecrübemdir, vericinin kaçma eğiliminde olduğu nakillerde gvhd nedense daha sık görülüyor. "vermeyeceksen verme kardeşim ölecek olan senin hastan, banane" demek belki de hastanın daha yararına olabilir)

3) olası komplikasyonları gözlemek (kateter takılması akşam vaktini bulmuşsa pnömotoraks açısından) istiyoruz.

4) vericilerin kullandıkları tüm ilaçların biliniyor olması ve dolayısıyla kök hücrelere zarar verebilecek ilaçları almamaları için hastanede gözlüyoruz

Bu içerikler de ilginizi çekebilir