Bir Zamanlar Geleceğin Teknolojisi Denen Bor, Neden Deterjan Sektörüne Sıkışmış Durumda?

Dünya bor rezervinin %73'üne sahip olan Türkiye'de çok değil, 20 yıl önce "geleceğin teknolojisi bor" deniyor, üzerine distopya romanları yazılıyordu. Aradan geçen zaman sonunda boru, daha çok deterjan bileşeni olarak görüyoruz marketlerde. Neden?
Bir Zamanlar Geleceğin Teknolojisi Denen Bor, Neden Deterjan Sektörüne Sıkışmış Durumda?
iStock

bor, bundan yaklaşık 20 yıl önce türkiye'de aslında yanlış biçimde ünlendi/ünlendirildi

o dönemlerde, bor'un geleceğin hidrojen yakıtlı araçlarının vazgeçilmezi olacağı düşünülüyordu. çünkü bor, bu araçlarda hidrojeni güvenle depolayabilmek için kullanılabilecek en uygun madde olarak görülüyordu. bu nedenle de (yine yanlış biçimde), geleceğin yakıtı olarak tanıtıldı, türkiye'nin rezervlerinin büyüklüğü dillendirildi durdu.

ancak, maalesef hidrojeni yakıt olarak kullanan çevre dostu araçlar yerine, elektrikli çevre dostu araçların üretimine ağırlık verildi. şu anda pek azı hariç hemen tüm araç firmaları elektrikli otomobil konseptleri üzerine çalışıyor; hidrojenli araçlar üzerine değil.

yani, bor artık 20 yıl önce görüldüğü kadar önemli değil ve uzun süre boyunca da eskisi kadar önemli görülmeyecek. dolayısıyla bor, her zaman olduğu gibi deterjan, gübre ve çeşitli sanayi dallarında katkı maddesi olarak kullanılmaya devam ediyor.

özetle, yere göğe sığdırılamayan bor üzerine, zaten şu anda deterjandan daha karlı bir iş alanı kolay kolay bulamazsınız.

Bor, teknik olarak ne işe yarıyor peki?

bor’un en önemli özelliklerinden biri, hidrojen üretim işlemini müthiş kolaylaştırıyor olması. başka bir deyişle, hidrojen deposuna gerek olmadan hidrojen ile elektrik üretimini mümkün kılıyor. örneğin sodyum bor hidrür (nabh4) yakıt pilleri ile, bor’un depoladığı hidrojeni yakıt olarak kullanmak suretiyle, su ile hidroliz işlemi sonrası açığa çıkan hidrojen ile kolaylıkla elektrik enerjisi elde edilebiliyor. bu enerjiyi kullanarak bir otomobilde veya gemide bulunan bataryalar da rahatlıkla şarj edilebilir. tepkime sonucu ortaya çıkan nabo2 bileşiği de basit bir işlemle tekrar nabh4’e dönüştürülebilir, geri dönüşümü de mümkün yani. teknik olarak bunların yapılmasının önünde hiçbir engel yok. mevzu bor’un işe yaramaz bir element olması değil, bizim beceriksizliğimiz. bor’u doğru düzgün işleyemiyoruz. bor’la ilgili yapılan deneysel çalışmalarda kullanılan nabh4’ü bile yurtdışından alıyoruz. “amerika işlememize izin vermiyo abi” durumu yok yani.

herkesin malumu, dünyadaki bor rezervlerinin %70’inden fazlası türkiye’de bulunuyor. yani bu element dünyada sadece türkiye için stratejik bir öneme sahip diyebiliriz. eğer bizdeki bor rezervi örneğin amerika’da, almanya’da veya japonya’da olsaydı, bu ülkeler dümdüz elektrik enerjisi ile çalışan otomobiller üretmek yerine bu elementi kullanarak hidrojen destekli menzili uzatılmış otomobiller üretirlerdi. adam kendi memleketinde doğru düzgün çıkmayan element için neden uğraşsın ki?

bor için sanayinin “tuzudur” derler

tuz az veya çok her yemeğe katıldığı gibi, bor da çoğu sanayi kolunda kullanılır.

cama katarsın camın ısı duyarlılığını yükseltir.
gübreye katarsın daha verimli çözünür.
deterjana katarsın beyazlamayı arttırır, hijyeniklik artar.
metale katarsın kırılma açısını büyütür.
zırha katarsın hafifletir.
tuğla üretiminde kullanırsın yalıtımı arttırır...

kaynak

Elmas Madenlerine Sahip Olmasına Rağmen Fakirlikten Kırılan Afrika Ülkesi: Sierra Leone