Biz İnsanları Homo Economicus Olmaktan Ayıran O İnce Çizgi Nedir?

Homo economicus olmak bireyselliği ön planda tutup, ekonomik çıkarlarını yüksek planda tutmaktır. Peki insanlık olarak genelleme yaptığımızda herkesin böylesine para düşkünü olduğu bir dünyada biz nasıl olur da homo economicus olmayız? Sözlük yazarı "galatyphoon" açıklamış.
Biz İnsanları Homo Economicus Olmaktan Ayıran O İnce Çizgi Nedir?
iStock.com


Öncelikle "homo economicus" nedir ile başlayalım:

"-iktisadi sistemde bir varlik ve arz talep icinde karar verici olan birey, ekonomik konularda, kendi icinde mantikli ve kendisi icin en yararli, en cok fayda saglayacagi kararlari verir..." teorisi.

alfred marshall tarafından ortaya atılmıştır. asıl yazılısı latincedir: homo aeconomicus.

insanların sürekli ellerinde hesap makinesi şu işi yapsam nasi olur bu işi yapsam ne olur diye düşündüğünü iddia eder, neo-klasik ekonomi düşüncesidir. marshall'in öğrencisi j.m. keynes, ekonomiyi matematikselden çok sosyal bir bilim olarak tanımlamış, kimsenin aslında homo aeconomicus olmadığını iddia etmiştir.

Peki nedir bizleri "homo economicus" olmaktan ayıran o ince çizgi:

evet homo romanticus olmadığımız da kesin ama her davranışımızı çıkar terazisinde tartıp, ince ince geçirmek hesabı da yapmıyoruz. hatta bunu yapmamızı engelleyen şey genetik yapımıza kazınmış bir bencil gen olan adalet arzusu.


insanoğlu gerçekten homo economicus karakteri taşıyor mu diye test etmek için bir kaç deney yapılmış. örneğin, iki kişi arasında bir çeşit paylaşım oyunu oynanmış. bu kişilere a ve b diyelim. a kişisine 10 ytl veriyoruz ve bunu b kişisi ile kendisi arasında istediği oranda dağıtmasını istiyoruz. fakat her iki kişinin para alabilmesi için, b kişisinin bu dağıtım oranını kabul etmesi gerek. b kişisi dağıtımı kabul ederse ikisi de payına düşen parayı alıyor. eğer b kişisi dağıtımı kabul etmezse ikisi de para alamıyor, 10 ytl kasaya geri dönüyor.

eğer a ve b kişileri gerçekten homo economicus olsalar idi, a kişisinin b kişisine 1 ytl teklif edip 9 ytl'yi kendisine ayırması, b kişisinin de bu teklifi kabul etmesi gerekirdi. zira etmez ise hiç para kazanamayacak, kabul ederse en azından 1 ytl alacak.
 


peki pratikte ne olmuş dersiniz? 

pratikte, a kişileri her zaman daha adil teklifler yapmışlar. fake oyuncular tarafından kasıtlı olarak yapılan 9:1 veya 8:2 gibi teklifler ise b kişileri tarafından reddedilmiş. aynı deneyi ben çevremde de yaptım, hakikaten insanlar 9:1 gibi bir dağıtım oranını ne olursa olsun kabul etmiyorlar. hatta bir iki tanesine tokat attım, kendine gel, akıllı ol lan lavuk dedim, biraz homo economicus gibi davran, oyun teorisi, kâr maksimizasyonu dedim ama fayda etmedi. sosyologlar bu davranışın nedeninin ilkel (yüzbinlerce yıl önce) barter tüccarlarından bu yana genlerimize işlemiş adalet mefhumunun olduğunu düşünüyorlar.

öte yandan kanaatimce homo economicus hiçbir şekilde üreyemez beyler. bırak çocuk yapmayı, homo economicus erkeği bir kadınla evlenmez bile, zira finance 101 dersi bize der ki;

"never invest in a depreciating asset, always rent it!"

öte yandan, homo economicus tipolojisinin insanların genetik yapısına tam olarak uygun olmamasının belirli sonuçları var. 

şöyle ki, günümüzde geçerli olan kapitalist ekonomik sistem homo economicus tipolojisi üzerine kurulmuştur ve bu düzen insanların homo economicus prototipi gibi hareket etmesini bekler. ama deneylerle sabit ki, insanlar böyle hareket etmiyor, etmekten de hoşlanmıyor. dolayısıyla vahşi kapitalizm, düşünülenin aksine, insanlık üzerine gayet eğreti duran bir elbise esasında. endüstri devriminden bu yana özellikle kronik depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların artmış olması hatta insanlığa en fazla zarar, mutsuzluk veren olgular haline gelmiş olmaları, vahşi kapitalizm elbisesinin insanlık üzerinde nasıl eğreti durduğunun en önemli kanıtlarındandır.

ha burada komünizm veya sosyalizme mi selam çakıyoruz? elbette hayır...vahşi kapitalizm insanlık üzerine ne kadar eğreti duruyorsa komünizm veya sosyalizm 100 misli daha eğreti duruyor.