Churchill'in İngilizceye Kazandırdığı Yalan Betimlemesi: Terminological Inexactitude

Britanyalı politikacı Winston Churchill, 1906 yılında "yalan"ı öyle kibar bir biçimde betimlemiş ki İngilizceye yeni bir kelime kazandırmış.
Churchill'in İngilizceye Kazandırdığı Yalan Betimlemesi: Terminological Inexactitude

ing. terminolojik kesinsizlik. 

ingilizcede bundan daha kibar bir biçimde "yalan" betimlenemez.

terimi ingilizceye kazandıran winston churchill'dir. 1906 seçimlerinde avam kamarasında bir oturum sırasında delegelerden biri churchill'e güney afrika transvaal bölgesindeki çinli işçilerin acınası yaşam koşullarına durumlarına dikkat çekerek "hükümetin köleliği falan mi desteklediği" gibisinden çok suçlayıcı bir soru sorar.

churchill ise kadir inanır gibi kafasını sallayıp, gözlerini kısıp "yalannnnn söylüyorsunnn" diyemez. zira avam kamarasında iki delege birbirlerine çok sert muaşeret kuralları gereği isimleriyle bile hitap edemiyorken ve hitaplarını "onurlu arkadaşım" ya da "şu şu bölgenin onurlu parlemento üyesi" şeklinde aşırı formal yapmak zorundayken o ortamda bir diğerini yalancılıkla - hele ki açıktan -itham etmek hayal bile edilemez. ama diğer taraftan işçilerin koşulları kötü de olsa bir amerikan zenci köleliği gibi de değildir. yani iddia yalandır. yalanın yalan olduğu kibarca ama içeriği sulandırmadan nasıl söylenebilir? churchill kalkıp şöyle der:

"transvaal bölgesindeki koşullar, majestelerinin hükümeti'nin fikrince kölelik olarak tanımlanamaz. en azından bu kelimenin tam anlamı terminolojik bir kesinsizlik tehlikesi olmadan kullanılamaz."

(the conditions of the transvaal ordinance, cannot in the opinion of his majesty's government be classified as slavery. at least, that word in its full sense could not be applied without a risk of terminological inexactitude)

o andan sonra alenen yalan söyleyen ama ortada yalan söylenmekte olduğu avam kamarasındaki aşırı formal kibarlık yüzünden belirtilemeyen durumlarda delegeler bu terime yıllarca başvurmuştur. bazı ingilizce sözlüklerde de gerçek olmayan beyan, yalan gibi kelimelerin eş anlamlısı olarak görüldüğü de olmuştur. en yakın örneği de zat-ı ali 1800'lü yıllardan çıkıp gelmiş gibi duran ingiliz mp jacob rees-mogg'un geçen yılın haziran ayında kendisini brexit'i savunmasına rağmen özel işlerinde eurozone'a kaynak aktarmakla suçlayan işçi partisi lideri corbyn'e bu lafının terminological inexactitude olduğunu bir oturumda söylediğinde görülmüştür: