Çocuğunu Bilingual (Çift Dilli) Yetiştiren Türk Ailenin Macerası

Bilingual; yabancı bir dile, ana dili kadar hakim olan kişileri ifade eden bir kavram. Türk bir aile, çocuklarını bu şekilde yetiştirmeye karar vermişler ve bu serüvenlerini de YouTube'a aktarmışlar.
Çocuğunu Bilingual (Çift Dilli) Yetiştiren Türk Ailenin Macerası

bebekleriyle o daha 10 aylıkken ingilizce konuşmaya başlayan ve bunu neredeyse hayatlarının her anında; parkta, bahçede, okulda vb. yapan bir aileden bahsedeceğiz.

çocuğun kafasına standart olarak en az türkçe kadar (hatta belki daha fazla) ingilizceyi de yerleştirmişler. bu tercihlerini farklı "deneysel bir süreç" olarak ifade ediyorlar. buna dünya vatandaşlığı yolunda atılmış bir donanım olarak bakıyorlar.

videoda, parkta diğer çocuklarla oynayan çocuklarıyla herkesin içinde ingilizce konuşmanın zorluğundan bahsediyorlar. burada anne daha bir itici güç olmuş. o, kulaklarını tıkayıp çevrede kimse yokmuşçasına, kimseyi umursamadan ingilizce konuşmuş çocuğuyla. ingilizce belli bir seviyeye gelince buna ispanyolcayı da eklemişler.

18 dakikalık serüvenleri burada

Bu videodan sonra anne Hatice Köseoğlu'na birçok eleştiri geldi. O da eleştirilere cevap niteliğinde bir metin yayınlamış

"bu projede biz sadece üniversite öğrencilerine yardım ettik ki böyle bir sonuç hiç tahminimiz değildi. ama görüyorum ki 15 dakikaya sığdırılmak üzere kısaca anlattıklarımız ya da süre nedeniyle kesilen röportajlar nedeniyle yanlış anlaşılan çok şey ve çift dillilikle ilgili çok fazla eksik ve yanlış bilgi var.

bizim maceramızın ana noktaları ve röportajda bahsetmeye çalıştığımız şeyler şu şekildedir:

1. bizim çift dillilikle ilgili ilgimizi en çok çeken şey ve asıl başlama nedenimiz, bebeklikte maruz kalınan her dilin beyin sinir hücrelerinin bağlantı yapmasını sağlayan en etkili yöntem olmasıydı.

2. benim ana dilimin ingilizce olmaması çocuğumla bu serüvene çıkmamızı engelleyecek bir şey değildi. kimse anadil diye bir bilgi ile doğmaz. her dil doğduktan sonra öğrenilir.

3. ben ingilizce popüler bir dil ve hayatı kurtulsun diye seçmedim ingilizceyi. sadece bildiğim dildi ve eşim çocuklarla ingilizce öğrenirken ben de onlarla 35 yaşından sonra ispanyolca öğrendim. biz bunu paylaşarak ve yaşayarak hayata geçirdik.

4. onlara öğrettigimiz her yanlış kelime - aksan - grameri düzeltmek için yeterince uzun bir hayatları var. bunu mükemmel yapmak üzere dertlenmedik. mesele onları shakespeare yapmak değil.

5. dil öğrenmek beyin jimnastiğidir. bulgaristan göçmeni bir anne "ne işine yarayacak bulgarca, o yüzden öğretmedim" dediğinde çocuğunun hayatta çok şey kaçırmasına neden olmuştur ki her dil değerlidir.

6. ben mühendislik eğitiminden sonra 24 yaşında başlangıç seviyesinde başladım ingilizce öğrenmeye ve 1.5 sene sonra aksansız konuşabiliyordum. tanımayan biri hala türk olduğumu anlamıyor. o yüzden bir an önce başlayayım da sonradan rahat olsun diye bir kaygım hiç olmadı.

7. bu iş için sanıldığı ya da öyle görüldüğü gibi çok para harcamadık. ilk başladığımızda uzun süre kitapları kendim yaptım ve 2. el kitapları takip ettim. 10 yılda iki çocuğumuz için bu yollarla 500'e yakın kitap edindim.

8. ata özel okula gitmiyor, yaz kamplarında aylarca kalmıyor, öyle çok fazla ingilizce konuşulan ortamda bulunmuyor ama bende ingiliz aksanı baskınken onda amerikan aksanı var. bu da demek oluyor ki çocuk bu serüvene bir süre sonra kendi devam ediyor.

9. ayrıca oyun ablaları ve abileri genelde burada calışmayan ya da öğrenci profillerinden kişiler ki hemen hepsi çok minimum ücretlerle geldiler, neredeyse cep harçlığına. profesyonel öğretmen ya da dadı değil hiçbiri, aileden biri oldular hep.

10. şu anda izmir'de iletişimde olduğumuz farklı uluslardan insanlar, aileler, çocuklar ve uluslararası dernekler var. o yüzden iki çocuğumuz da kendi gibi çocukları tanıma şansına sahip oldular.

11. çocukların dil öğrenmeleri ile çocukluklarını yaşayamamaları arasında bir bağlantı yok. ben çalışan bir kadın olduğum için her zaman bir bakıcı ihtiyacım oldu. bu kişiler sadece bu boşluğu doldurdular. ata ayrıca yarım gün okula gittiği için haftada 15 saat ispanyolca oyun oynayacağı birisi ekstra bir yük olmadı ona. şikayeti olduğunda bunu ciddiye alacak kadar çocuk merkezli yaşayan ebeveynleriz.

12. ata'nın kendini odaya kapatma meselesi de yanlış anlaşılan şeylerden biri ki ben sadece cocukların belli bir yaştan sonra ikinci dille kurdukları bariyeri anlatmak için abartılı bir dil kullandım. ata da 10 yaşında bir çocuk ki dinlediği bir hikayeyi tekrar etmesi çok normal. acı çektirerek ve zorlayarak yapmadık bunu.

13. her iki çocuğumuz da etraflarındaki çocuklardan daha az yaşamıyorlar çocukluklarını. ata bütün yaz sokakta mahallede oynadı, kendi başına arkadaşlarıyla ormana gitti, okula yalnız gidip geliyor, arkadaşlarına istediği zaman gidip gelebiliyor.

14. ayrıca çekimlerin eksiği ata'nin iki dile de hakim olduğunu tam olarak verememesi. sadece bir cümle ispanyolca var ve inglizce konuşmalarını eklememişler. ikisinde de aslında aksansız konuşuyor ama bunu kimseye ispat etmek zorunda değiliz. önemli de değil.

15. sonuç olarak biz evde eğitim ve okulsuz öğrenmeye önem veren ve sistemin boşluklarını sadece dil değil her anlamda kendi kendine kapatmaya çalışan kendi halinde bir aileyiz."

İki Dillilik Olarak Bilinen Bilingualizm Tam Olarak Nedir?