Danimarka Neden Yıllardır "En Mutlu Ülke" Anketlerinde Hep İlk Sıralarda Geliyor?

Danimarkalılar neden bu kadar mutlular? Belki sizin de aklınıza takılmıştır bu soru. Bir süre Danimarka'da yaşayan Sözlük yazarı "serrano" anlatmaya çalışmış.
Danimarka Neden Yıllardır "En Mutlu Ülke" Anketlerinde Hep İlk Sıralarda Geliyor?
iStock


eğitim

öncelikle birlikte yaşadığım aileden yola çıkarak bunu açıklayabilirim. anne ilkokul öğretmeniydi. birlikte çalıştığı okuluna gittik. okullar genellikle tek katlı ve bahçeli. okulun duvarlarında öğrencilerin yaptıkları resimler asılı. ulan benim yaptığım resmi çerçeveletip okulun koridorlarına asacaklardı bizde de o özgüven olurdu eminim. onun dışında öğrencinin kaderi resmen okula başladığı seneden itibaren işlemeye başlıyor. o dönemde derslerinden aldığı notlar, üniversite zamanına dek toplanıyor ve kişinin hangi bölüm okuyacağı belli oluyor. he ayrıca ortaokul bittiğinde liseye geçiş sürecinde öğrencinin 1 yıl yatılı okulda okuma imkanı var, öğrencinin kendisi belirliyor. gidip sanat, fotoğrafçılık, tasarım gibi birçok kolda eğitim alabiliyor ve bu okullarda. öğrenciler birlikte yeme ve içme, temizlik işlerini birlikte yapıyor. al sana iyi ve düzgün insan yetiştirme fırsatı. bu insanlar üniversiteye gelince anne babası yanına düşüp bizimki aç sefil kalır gibi bir düşünceye kapılmıyorlar. ayrıca devlet üniversitede okuyan öğrencilere yanlış hatırlamıyorsam 8.000 kron aylık geri ödemesiz destek sağlıyor. danimarka'da öğrenci olmak var evet.


insanların birbirlerine davranışı

bu konu işte medeniyet göstergesinin en önemli noktası. başkentte çok sanmıyorum ama küçük yerlerde yürürken biri önünüzden geçerken sizi gördüğünde selam veriyor. burada yapsak kesinlikle manyak mı bu ya da alla alla dikkat edeyim çakal mıdır nedir diye düşünürüz evet aynen. ayrıca bisiklet dostu bir ülke olduğundan arabalar durup size yol veriyor. kopenhag'ta bisiklet trafiği araba trafiğinden fazla.

kadın erkek ilişkileri

yukarıda eğitim konusunda biraz bahsettiğim durumun sirayeti işte burada ortaya çıkıyor. kız-erkek böyle bir sistemden geldiği için birbirleri üzerinde tahakküm kurma durumu yok. herkes eşit. gidiyorsunuz trene biniyorsunuz trendeki görevli kadın, otobüs şoförü kadın, süpermarkette kasa kaldıran kadın. kadın her yerde. ayrıca evde de genel durum şöyle; kadın ve erkekte haftanın belirli günlerinde yemek ve temizlik işlerini bölüşüyor. ayrıca çocuklar da aynı şekilde. biri çamaşır makinesinden çamaşırları alıp katlarken diğeri bulaşık makinesini boşaltıyor. 

danimarka'da evlilik olmazsa olmaz bi durum değil. uzun yıllar sevgili gibi yaşayan ve çocukları olan çiftler evlenme gereği duymayabiliyor. çünkü evlensen de evlenmesen de birlikte bir çocuğunuz varsa tüm haklara sahip. tabii böyle bir imza süreci olmadığından ilişkiler daha şeffaf ve dürüstlük temelinde. insanlar ayrılacağı zaman bu işi birlikte bitirebiliyorlar bir de arkadaşlarına haber verme durumları da mail yoluyla oluyor birkaç kez şahit oldum. boşanma oranları da yüksek ayrıca.


sağlık sistemi

şimdi bu konu üzerine atıp tutmayacağım ama gözle görülür bir sorun hatırlamıyorum yalnızca diş tedavisinin oldukça pahalı olduğunu biliyorum bir de bu ülkede kanserden ölenlerin sayısı oldukça fazla. kimi araştırmalarda kuzeyde görülen kanser vakalarının beslenme ve aşırı temizlik alışkanlığından kaynaklandığını belirtmişti. aşırı temizlikten kastım hijyenin fazlalığı nedeniyle vücut direncinin zayıflaması. misal afrika'da kanser vakasının oldukça az görülmesiyle karşılaştırmışlardı.

çevre

tahmin edersiniz çok yeşil çünkü iyi yağmur yağıyor. bir de bu ülkede bizde olmayan olamayan bir durum var. insanlar işten çıktıklarından çimenlerde pikniklerini yapıp kafalarını huzura erdirebiliyorlar. dört yıl sonra ilk kez geçen kış gittiğimde yaşadığım yerde herhangi bir değişiklik görmedim yalnızca üniversitenin dış cephesi yenilenmiş daha renkli hale getirilmişti. yani bu ülke insanların anılarını da öldürmüyor, yaşadıkları anıların yerleri duruyor yerlerinde.


şehir eğlenceleri

genellikle mart-nisan-mayısta birçok farklı kültürden pazarlar açılır, sokak şenlenir. türklerin lokumu, arapların falefeli, fransızların peyniri, kuzeylilerin balığı herkes bir şeyler satmak için çadırlar kurar. bu moralman baya etkiliyor insanları. ayrıca flea market denilen yine baharda gerçekleşen pazar etkinlikleri var insanlar ikinci el eşyaları buraya getirip satıyolar ama aklınıza ne geliyorsa. yemek standları oluyor yine. tabii roskilde müzik festivali de var, baya önemli.

lbgti

eşcinsel ayrımcılığın olmadığı bir yer danimarka. hatta sanırım yakın zamanda eşcinseller için de bir huzur evi açılmıştı. suriye'den gelen eşcinsel mülteci muhammed wisam sankari savaştan kaçmayı başarmış ama bizim ülkenin canilerinin elinden maalesef kaçamamıştı.


danca

allah onu kahretsin diyor ve geçiyorum, böyle dil olmaz olsun.

göçmenler

danimarka'da göçmenlere yönelik yapılan salak saçma uygulamalara şahit olduk. göçmenleri geldikleri sırada yanlarında bulunan ziynet eşyalarına el koyma haberlerine. bunlar doğru ama bu politikayı desteklemeyen çok kişi var. ama bu göçmenlere de kucak açtıklarını göstermiyor. adamlar kurulu düzenlerinin bozulmasını istemiyor tabii aynı şeyler bizim ülkede de yaşandı yaşanıyor. ama tüm bu savaşın yarattığı göçten bağımsız olarak oraya gidip yerleşmeyi düşünen biri için dil ve imkanlar gerçekten kötü değil. okullar gelen göçmene iyi bir dil eğitimi vermenin peşinde. kimse suriyeli göçmenlerin yerinde olmak istemez kesinlikle iklim farklı, kültür çok farklı her şeyin en zoruyla karşılaştıkları kesin orada ve tabii ki olmazsa olmaz ön yargıyla.

din

dini inancı en az önemseyenlerden danimarka. evlilik, noel kutlamaları dışında giden yok, belki yaşlı kesim pazar günleri gidiyordur.


milliyetçilik

şimdi ilk ülkeye gittiğinizde her yerde danimarka bayraklarını görebilirsiniz her yerde ama. evlerin girişlerinde belediye binasının tepesinde önünde. bu tabii bizim türkiye'deki durumu aklınıza getirmesin. milliyetçilikten ziyade ülkeyi sevmeyle ilgili yani aşırılık durumu yok. sadece böyle bir ülkede yaşamaktan memnun olduklarından dolayı her önemli olaylarda bu bayrakları kullanıyorlar. evde birinin doğum günüyse kapının önüne bayrak koyarlar, pastanın üzerine bayrak koyarlar da koyarlar.

bu ülkede sanırım önemli konulardan biri de kutlamalar

acayip seviyor ve üzerinde baya zaman harcıyorlar. örneğin doğum günü ve noel kutlamalarından birine denk gelmişseniz ülkenin sorunsuzluktan ve sanırım mutluluktan neler yapılabildiğine tanık olmuşsunuz demektir. bunlardan ikisine de denk geldim. örneğin doğum gününüz yarın ve siz uyudunuz, sabah (7-8 gibi) ev haklını elinde küçük danimarka bayraklarıyla odanızı basıp danca doğum günü şarkısı söylerken bulabilirsiniz. ulan ne oluyo diye uyanmaya çalışırken onlar şarkı söyleme devam eder ve sizi kahvaltıya çağırırlar. ilk şoku böyle atlatıp ulan ne işsiz insan bunlar diye düşünüyorsunuz halbuki tatlı lan, resmen gönül adamları bunlar.


diğer olay da noel kutlaması

bu sorunsuz millet aralık 24 gibi noeli kutlarlar ama bunun hazırlığı 1 ay önceden başlar. o süpermarketler, sokaklar jingle bells şarkılarıyla 1 ay önceden kafanızı ütülemeye başlar. ulan bir an önce gelsin de şu kırmızılık kaybolsun, şu sesi duymayayım diye dua edersiniz gerçekten. evlerde de hazırlık son sürat devam eder. insanlar noel takvimi gibi hazırlanan kazı kazan alıp her gün noel'e kadar o günün kutucuğunu kazımaya başlar. sonrasında sanırım para ödülü falan buluyorlar ben kazanan görmedim. evler süslenir. gidip en yakındaki ağaç satan yerden evin büyüklüğüne göre ağaç alınır hatta sırf ev için değil dışarıya da koyarlar biraz daha ufağını bunu da renkli ip şeklinde lambalarla sararlar. akşamları dışarı ışıl ışıl yanar. noel sabahı alınan hediyeler ağaç altına yerleştirilir ve kiliseye gidilir, vaaz dinlenir. akşamda tüm aile bir aradayken el ele tutuşulur ve noel ağacının etrafında hızlıca dönülerek noel şarkısı söylenir bunla da bitmez. el ele tüm odalar girilerek hatta yatakların üzerinden atlanarak tekrar noel ağacının etrafına gelinir. hediyeler açılır herkes mutludur. evet diyoruz neden mutlular insanlar kutlamayı bile hakkıyla yapıyor, zaman ayırıp kafa patlatıyor.

peki sorun nedir? 

benim tek hatırladığım yüksek vergiler. çalışanların maaşından kesilen ve bunun da ülkedeki işsizlik, sosyal yardımları aktarılması. hatta bunu sorun etmeyen insanlar var. kesilmeli yoksa düzen işlemez diye düşünüyorlar.

yani bu millet coğrafi ballılığın, medeniyet şerbetinin, insan haklılığının üst üste geldiği bir ortamda yaşamlarını sürdürüyorlar

mutluluk bundan zaten mutluluk durduk yere olmuyor. bizim gibi 2 gün yüzümüz gülüp 3. gün yeniden buhranlara düşmüyor bu şanlı vikingler. ben şimdi bunu niye yazdım bilmiyorum, belki aranızda bu ülkeye ilgisi, merakı olan vardır, onun işine yarar. ben de biraz güzel anıları düşündüm, iyi geldi.