Danimarka'da Toplumsal Deney Amacıyla Hippilere Bırakılan Bölge: Christiania

Christiania, Danimarka'nın Kopenhag şehrinde 1971 yılında özerkliğini ilan eden bir özgür şehir. Kendi biralarını üreten, içeride ot satılmasına polisin göz yumduğu bir hippi mekanı. Önce biraz tarihine, sonra da burada şimdilerde neler döndüğüne bir göz atalım.
Danimarka'da Toplumsal Deney Amacıyla Hippilere Bırakılan Bölge: Christiania

christiania; tam adı "free state of christiania" olan, 70'lerde hippilerce işgal edilmiş, hükümet tarafından, hippileri çıkaramayınca, "alternatif bir toplumsal deney" olarak göz yumulması kararı alınmış, kafa yapıcı ot ve ot mamüllerinin serbestçe temin edilebildiği bir yer olması ile tanınan ama çok daha fazla bir şey olan, kopenhag'ın güzide bölgesidir.


danimarka'nın en çok turist çeken ikinci mekanıdır. ot satılan yerin adı pusher street diye geçer, 25-30 metre bir yerdir taş çatlasa. ama bütün mekan 34 hektarlık koca bir arazidir. 


güzel evler, enteresan ufak tefek müzeler (soba müzesi gibi), ekolojik gıda dükkanları, çocuklar için kreş ve ana okulu, barlar, kafeler, incik boncukçular, bisiklet imalat atölyesi, berber, hamam gibi şeyler vardır. 


çok da güzel bir göle sahiptir. nüfusu 1000 civarıdır.

kopenhag'da, tren istasyonuna 20-30 dakikalık yürüme mesafesinde olan christiania'nın aslında sahibi yoktur, ne kopenahg'a ne de danimarka'ya bağlıdırlar. kendi bayraklarıyla, kendi kurallarıyla yaşarlar. 


christiania sakinleri kendi geri dönüşüm projelerini geliştirirler, kendi kurallarını kendileri koyarlar ancak hiçbir zaman kanunları olmamıştır, sadece kasaba halkının ortaklaşa koyduğu temel yaşam kuralları vardır, misal doğal bitkilerden sağlanan uyuşturucular serbesttir ancak kimyasallar, ağır uyuşturucular yasaktır ve hatta kopenhag'da ağır uyuşturucuların satılmadığı, satılamadığı tek yerdir.


herkes doğaldır, her şey doğaldır, şehir merkezinin soğuk havası attığınız ilk adımda değişir, tahta kapı üzerinde "welcome to the christiania" yazısı karşılar sizi. izbe binaların içinde heykeltraşlarla ressamlarla karşılaşırsınız, o kadar konsantre olmuşlardır ki kafalarını kurcalayacak metropol yaşam kargaşalarından uzak olduklarını size de hissettirirler, size de yüklerler pozitif enerjilerini. 


ne kaldırım vardır, ne de sokak lambası. hiçbir evin kapısı kilitli değildir, zira ender olan o katı kurallardan birisi: kişisel yaşam alanı oluşturmak yasaktır. bir diğer kural ise fotoğraf çekmek yasaktır. bu kural o kadar uygun bir kuraldır ki merak eden görmek isteyen gidip yerinde görmelidir, saflıklarını bakirliklerini korumak isterler yaşayanlar.


çıkış kapısında ise ne hoşça kal yazar ne de görüşmek üzere... tam olarak: "now you are entering the eu" yazar.

Dünya Tarihinde İlk Kez Sistemi Güzellikle Değiştirmeye Çalışan Efsane Kuşak: Hippiler