David Beckham'ın Zamanında Antrenörüne Epey Zorluk Çıkaran Egoist Tarafları

Beckham'ın saha içinde pek göremediğimiz taraflarına dair sade bir yazı.
David Beckham'ın Zamanında Antrenörüne Epey Zorluk Çıkaran Egoist Tarafları

david beckham'ın muazzam bir saha görüşü ve çok iyi bir sağ ayağı vardı. ancak benim gibi pek çok kişi popülaritesi yüzünden bunları pek göremedi zamanında. bu popülaritesi futbolunun önüne o kadar çok geçti ki, en sonunda manchester united'in tapu sahibi sir alex ferguson bile buna dayanamadı.

ferguson kitabında beckham'ın yeteneğinden sürekli övgü ile bahsediyor. daha 16 yaşından itibaren ne kadar olgun ve çalışkan olduğunu, ingilizlerin modası geçmiş "topu al ve uzun oynayıp şişir" mentalitesine kendisini hapsetmeyip üstüne futbol bilgisi katmasını ve inanılmaz dinamizmini sürekli överek anlatıyor. özellikle 38 yaşına kadar bu dinamizm ile mls sonrası ac milan ve psg günlerinde bile insanları şaşırtması aslında beckham'ın ne kadar üst düzey olduğunu tek başına gösteren detaylar. (bunları da ben değil sır söylüyor bu arada).

ancak işte o başta bahsettiğim sınır bozucu derece futbolunun önüne geçen egosu ve şöhreti kendisine para ve un katarken, bazı şeyleri de götürdü.

önce egosundan bahsedecek olursak

bir kere kendisi asla ve asla kötü oynadığını ve hata yaptığını kabul etmezmiş. sır, takımı kaybettikten sonra oyunculara özgüvenlerini tekrar aşılamak zorunda olduğunda bunun yalnızca beckham için gerekmediğini söylüyor. çünkü ne kadar kötü oynarsa oynasın, her zaman topu ister ve suçunu asla kabul etmezmiş. düşünün ki bu adam eric cantona ile çalıştı ve o bile zaman zaman kendini sorgularmış. ferguson - beckham arasında bu konunun zirve noktası zaten benim gibi 30+ futbol severlerin hatırlayacağı krampon olayıdır. bir arsenal maçı sonrası ferguson soyunma odasında kendisiyle tartışırken yerdeki bir krampona tekme atıyor ve o da gidip beckham'ın kaşının üstüne çarpıp açılmaya neden oluyor. sonrası da zaten medyada patlama ve ayrılık sürecinin başlangıcı...


tabi daha bir de ikonlaşma süreci var

bir gün ferguson antreman sahasına giderken kapıda 20'ye yakın gazeteci görüp merak etmiş haliyle. sebebini sorduğunda cevap olarak "david beckham yeni saç modelini tanıtacak" diye yanıt alınca da tabi kızgınlık ve şaşkınlık hissetmiş. o gün takım yemeğine beckham'ın bere ile katılması olay olmuş ve ikili bir gerginlik yaşamış. sır "çıkar şu bereyi, restoranttasın" dese de beckham kendisini hiç takmamış ve devam etmiş. sir baya sinirlenmiş ancak elinde cezalık bir sebep de yok. fakat olay burada bitmiyor da.

ertesi gün (yani maç günü) beckham yine bereyle gelip, çıkarmayı reddedince "ya bunu çıkarırsın ya da seni oynatmam" diye çıkışyor ferguson ve beckham ancak o şekilde çıkartıyor kafasındakini. adamın amacı sahaya bile öyle çıkıp tam başlama düdüğünden önce çıkartmakmış bereyi. show'a bak yani...


tabi milyon dolarların döndüğü bir pazarda yakışıklı, anglosakson ve yetenekli biri olunca işlerin bu taraflara kayması da bir açıdan kaçınılmaz; daha doğrusu aksi çok zor bir tercih meselesi. zaten ferguson da "şu anda sahip olduğu zenginliğe bakarsak yanlış karar verdiğini söylemek de doğru olmaz" diyor kendisinin kariyer yoluyla alakalı olarak. daha avrupa'da oynayabileceği pek çok üst düzey takım varken mls'e gitmesi de bunun en büyük örneği.

şahsen bir sporsever olarak oyuncuların bu kadar spor dışına çıkmalarını sevmiyorum. ancak ferguson'ın da dediği gibi sonuçta bu bir kariyer ve neticede milyonlar kazanıyor bu insanlar. beckham da bunu seçti ve izlediği yol "kariyer" açısından pek yanlış gözükmüyor. ben sadece kendisi gibi bir yeteneği daha fazla izlemek isterdim.

Maradona ''Tanrı'nın Eli''ni 2 Kez Kullanmış