Delirmemek İçin Edinilen Basit Alışkanlıklar

Hayatın bizi sürüklediği bazı durumlar bizi bazen gerçekten de çok zor durumlarda bırakabiliyor. Sözlük yazarları, bu gibi durumlarda delirmemek için neler yaptıklarını anlatmışlar.
Delirmemek İçin Edinilen Basit Alışkanlıklar


bomboş geçen bir günün sonunda "ay yoruldum valla" demek.

ot sokmek.

yabani otlari yoluyorum, her seferinde topragin icinden cekip cikardigim koklerle sanki beynime civilenmis dusunceleri yerinden söküyorum.

"akşam haberlerini" izlememek.

hapşırdıktan sonra, sanki etrafımda birileri varmış da bana "çok yaşa" demişler gibi, "hep beraber" derim.

yastığa ağzını dayayıp tüm gücünle bağırmak.

komikli video izlemek.

ağırlık çalışmak.

vücut geliştirme değil bahsettiğim; onun beslenmesi, supplement'i, hormonu-kürü ayrı dava, para da zaman da dayanmaz ona.

bahsettiğim şey salona gidip ağırlıkların altında ezilmek, onlarla güreşmek, vücudu pestil kıvamına getirene kadar yormak. ağırlıklar ezdikçe kafamdaki yerinden oynamış tahtalar tekrar yerlerine sıkışıyor, ertesi günü çıkartacak kadar oldukları yerde sabitleniyorlar, yemin ediyorum muhteşem bir olay. genetik olarak patates kıvamında bir adamım (endomorf) yaptığım spor asla estetik durmuyor ama akıl sağlığıma katkısı yadsınamaz seviyede olduğu için seviyorum (başka spor dalları denenmiştir).

kurbağa kermit'in it's not easy being green şarkısını söylerim.

kermit şarkıya hüzünlü başlar, yeşillikler içindedir. her şey kendiyle aynı renktedir ve bu durumun onu görünmez yaptığını düşünür. sudaki bir ışıltı veya gökyüzünde parlayan bir yıldız değildir. insanlar onu farketmeden geçer gider. "kırmızı, sarı veya işte o tür canlı bir renk olmak çok daha güzel olabilirdi. yeşil olmak çok zor" diye mırlar.

sonra düşünmeye başlar kermit. "dur ya, bi dakka, aslında yeşil baharın rengidir, gayet havalı ve dost canlısıdır. yeşil, kocaman bir okyanus, çok önemli bir dağ ya da upuzun bir ağaç gibidir. eğer olabileceğin yegane şey yeşilse bu seni zaten muhteşem yapar bro. ben yeşilim ve bu muhteşem bişey, ha hayytt" der.

ben de o ara delirmekten vazgeçerim. açarım it's raining men şarkısının sesini, zıplarım. saat 22.30 olacak mesela birazdan, yağmaya başlarlar. amen, hallelujah, elhamdulillah...
(yalnız küçük bir not, delirmek için baştan akıllı olmak lazım. yani benim önerilerim pek de işe yaramayabilir)

yer, yön, mevsim, hava koşulları, gece, gündüz gibi değişkenlere aldırmadan yarın yokmuşçasına yürümek.

hayatta ciddiye alarak yaptığım ender faydalı şeylerden.

işyerinde iseniz müzik ve sakızdır.. çok şey borçluyum o ikisine.

yazmak.

bir şekilde söylemediklerimi ancak bu şekilde atabiliyorum, ancak bu şekilde içimde patlak veren duyguları dizginleyebiliyorum.

göğe bakmak. 

ister gece, ister gündüz, ister sabaha karşı, ister ayaza karşı ama hep göğe doğru..

her duşa girdiğinizde,su kafanıza temas etmeye başladğında,size sıkıntı yapan durumları konuşun evet derdinizi kendize anlatın ve çözüm bulun sorunlarınıza ve o an ağlamak istiyorsanız ağlayın gitsin.

bu sıralar en çok yaptığım şey küfremek. 

tamam çok hoş bir hareket değil ama muazzam rahatlama sağlıyor. birde boş bir alan bulup çığlık atmak. eğer delirmemem için çok geç kalındıysa etraftaki camı çerçeveyi indirmemem adına ya bana güçlüce sarılıp sakinleştiriniz yada etraftaki kırılacak şeyleri kaldırınız.

uyku. 

dünyadan kaçma yolum.