Dünyaya Olan Bakış Açımızın Kelimelerle Belirlendiği Açıklayan Varsayım: Sapir-Whorf

Dilbilimci Benjamin Lee Whorf ve yine dilbilimci olan Edward Sapir'in ortaya attığı hipotez. Dünyayı algılama biçimimizin dile bağlı olduğunu ve birçok kavramın bizdeki karşılığını belirleyen unsurun dil olduğunu öne sürerler.
Dünyaya Olan Bakış Açımızın Kelimelerle Belirlendiği Açıklayan Varsayım: Sapir-Whorf

1956 yılında dilbilimi dünyasına duyurulan sapir-whorf hipotezi'nin özü şudur: sözcükler dünyayı nasıl algıladığımızı belirler. her dilin kendi içinde farklı bir mantığı ve algılama biçimi vardır. dolayısı ile dünyaya kelimelerle bakıyoruz desek yanılmış olmayız.

Edward Sapir - Benjamin Lee Whorf

yakın zamanda teo da bahsetmişti. aborjinlerin dilinde sol sağ ön arka diye yönler yok. kuzey güney doğu batı diye yönler var.

 yani "önündeki tuzluğu uzatır mısın?" demek yerine karşındaki doğuya doğru oturuyorsa "doğundaki tuızluğu uzatır mısın?" demen gerekiyor.


bu ilginç bir probleme yol açıyor. aborjinlerin daimi olarak hangi yönün neresi olduğunu bilmesi gerekiyor. yapılan çalışmalarla adamların bir süre sonra içsel pusula geliştirdiklerini fark ediyorlar. adamlar "nerem hangi yöndü" diye düşünmüyorlar. bizim için ön arka kadar doğal. bu hipotezin en çarpıcı örneklerinden biri bence bu.

eskimo dilinde deve ya da benzeriyi açıklayan bir sözcük yokken "kar" sözcüğünü karşılayan onlarca sözcük bulunması,


arapçada çok sayıda deve türevini ifade eden sözcüğe rastlanması da bu hipotezin klasikleşmiş örneklerindendir. 

sözlüğü dilbilimciler bastı içerik de dilbilimselleşti tabi.

hipoteze en onemli tenkit renklerle yapilan testler sonucunda ortaya cikmistir.
testlere gore dillerinde renkleri butun kirmizi ve turunculari tek kelime, butun koyu renkleri yine tek ve butun acik renkleri yine tek kelimeyle ifade edip uc cesit renk ayrimi yapan topluluklar - ki cogu afrikada yasayan yuksek plato kimseleridir bu babayigitler- deneyler sonucu ifade edecek kelimeleri olmamalarina ragmen aradaki farkliliklari gorebilmis, pembe ile acik mavinin ayni renk kategorisine girse de diyelim farkli renkler oldugunu kabul etmislerdir.

dogal olarak, bunun icin deneye gerek yoktu kanimca- o zaman da deney yapan sahislar demek ki her seyin baslangici dil degil, dil bizim beynimizi sekillemiyormus edward ve benjamin demisler sevinip sapir whorf u da boyle curuttuk moduna gecmislerdir.

oysa ki akil vardir izan vardir, eskimolar - ki inuit diyorlar kendilerine- insandir robot degillerdir, deve gorurlerse onun bir hayvan oldugunu pek tabii algilayabilirler. keza bahtsiz bedevinin de colde kutup ayisi ile karsilastiginda mavi ekran verip ana dilinde bu hayvani tanimlayan bir kelime olmadigi gerekcesiyle iptal olacagini dusunmek yanlis olacaktir.

En son bu konu Arrival filminde işlenmiş.