Eğitim Modellerinde Öğrenciye Kazandırılması Önemli Görülen Analitik Düşünce Nedir?

Analitik düşünce, devamlı olarak öğretilmek istenen bir düşünme biçimi olarak çıkıyor karşımıza. Peki kazanmanın denildiği kadar önemli olduğu bu yöntem tam olarak nedir, neden önemlidir? Biraz işin derinine inelim.
Eğitim Modellerinde Öğrenciye Kazandırılması Önemli Görülen Analitik Düşünce Nedir?
Albert Einstein

analitik düşünce, bilginin üretilebildiği tek düşünce şekli olmasa da üretilen bilginin doğrulanabildiği tek düşünce şeklidir. ortada her zaman bir problem olması gerekmez, ama kompleks problemlerin çözümünde düşünce sistematiği olarak alternatifi yoktur.

birçok numerik mühendislik uygulamasında, problem küçük parçalara ayrılarak çözülmeye çalışılır. analitik düşünce de bu yöntemi kullanır fakat kullanabilmesi için karşılaşılan uygulamadaki problemin nasıl çözülebileceğini de bilmek gerekir.

uzmanlaşmanın, tartışılmaz bir üstünlüğe sahip olduğu günümüzde problemi doğru parçalayabilmek için de derinlemesine bilgi sahibi olmak gerekir. bilgi sahibi olmak demekse, hem çalışma disiplini, hem iyi bir hafıza gerektirir. çalışma disiplini ile zeka adeta işlenerek, hafızaya bilgi olarak aktarılır. kalıcı aktarım içinse hafızanın gücüyle ters orantılı olarak tekrar gerekebilir.


analitik zekanın kullanılabilmesi için birikime ihtiyaç vardır, birikim içinse analitik zekanın yanında buna elverişli bir karaktere ve sanırım şanslı bir aileye.

geçmiş birikim ile doğru bir şekilde parçalanan problemde sahada artık analitik zeka yalnız başına kalacaktır. yeni bilgi üretimi için artık bütün koşullar uygundur, hemen hemen.

yeni bilgi iki şekilde üretilebilir

1) varolan bilgileri birleştirerek neden sonuç ilişkisi kurabilirsiniz.

2) hayal gücünüzü kullanarak ürettiğiniz bir bilgi adayını, mevcut koşullarda mümkünse doğrulayarak ve mevcut bilgilerle çürütülemeyeceğini kanıtlayarak.

ilk örnek yüksek disiplinle çalışan, ortalama bir analitik zeka olabilir. ileri aşamada insanlığın bilgi birikimine katkıda bulunacaktır. bu bireyler, yaşadığı toplum entelijansiyasını da oluşturur. bilgi üretebilecek birikime ve bilgi üretim tecrübesine sahip olduklarından dolayı, yaşadıkları toplumun zamanında değil gelecekte yaşarlar. bu yüzden genellikle toplumla uyum sorunları yaşarlar, bu durumun bilincinde olan toplumsal kurumlar o toplumda mevcutsa bu kişiler yaşadıkları toplumu ileri taşırlar. aksi takdirde hakim ideoloji tarafından toplumsal tecrite veya göçe zorlanırlar.

Nikola Tesla

ikinci örnekse çok uçlarda yaşayan nadir bir zeka türü de olabilir başarısız bir bilim kurgu yazarı da. burada eleştirel düşüncenin gücü ortaya çıkıyor aslında. kendini kendinden çıkartırken, bireyin sahip olduğu bilgi birikimini yanına alması şart demiştim evet ama bilgi kibrini de diğer duygularla beraber çıkarttığı kendinde bırakması da gerekiyordu.

belki de baskın bir hayalgücü varsa gerekmeyebilir de ama olmayanı düşünebilmek, kimsenin göremediğini görebilmek için hayalgücünden başka bir araç olmadığı da aşikar. bu insanların başında, belki de en ünlüsü einstein olmalı. izafiyet teorileriyle birlikte bilinen newton fiziğinin sınırlarını çizerek bilgi devrimini gerçekleştirdi. bu sadece analitik zekayla olabilseydi, iq seviyesi daha yüksek başka birileri de bu görülemeyeni görebilirdi.

Bilim Kurgu yazarı Philip K. Dick

bilinen bilgi ile çözülebilecek problemlerde, analitik zekanın bireyi sonuca götüreceği tartışmaya açık bile değilken, bilimin bilinmeyeni bilinir kılmak için çabaladığı günümüzde eksik olan şey belki de hayalgücüdür.