Farklı Kültür ve Anlayışlara Göre Katman Kazanan Mistisizm Nedir?

Sözlük yazarı "bilgioburu"; mistik algı şeklini, birbirinden farklı düşünce biçimlerinden gelen öğretilerin yorumlarıyla inceleyerek açıklıyor.
Farklı Kültür ve Anlayışlara Göre Katman Kazanan Mistisizm Nedir?
Doctor Strange

antik yunan dilinde gözleri örtmek manasına gelen “myein” (misterler; ing. mysteries- mysticism) kelimesinden gelen mistisizm insan aklını yadsır ve bildiğimiz algılama metodlarının dışında, tecrübe ve iç yaşantıyla gerçekliğe yakınsama olarak da tanımlanabilir.

(bkz: islam ansiklopedisi)nde bu kavram “insanın algılanan nesnelerin ötesindeki gerçeklik, sonsuzluk ve tekilliğe erişme yönündeki ruhi tecrübesi ve bu tecrübeyi ifade eden öğreti” olarak ifade edilir.

(bkz: thomas merton) mistisizmi hayat, tanrı ve kesin gerçeklik konusunda nesnel ve kavramsal bilgi ile tatmine ulaşmayanların gerçekliğin kendisi ile bir olma, onu deneyimleme arzusu olarak tanımlar.

Thomas Merton

(bkz: evelyn underhill) “(bkz: the essentials of mysticism)” isimli kitabında (bkz: spirituel) deneyimin en başlı esasının tanrı ve bireyin kendi ruhunun bilinci olarak aktarır ve tüm büyük dinlerde bunun mevcut olduğunu , birbirlerinden çok fazla farklılık göstermediğini belirtir. burada ifade ettiği ruhsal tecrübe kalıbını sadece (bkz: hristiyanlik), (bkz: islam) ve (bkz: brahmanizm) gibi büyük dinlerdeki mistisizm ile bağdaştıran underhil, sağlık, mutluluk, (bkz: okultizm), (bkz: ruhculuk) ve genel anlamda normal ötesi tecrübeleri birbirinden ayırmaktadır.

birbirlerinden ayırmakla birlikte, bunların mistik deneyimler olmadığını da iddia etmez.

(bkz: william james), gerçek ve esaslarını içermeyen, duygusal, (bkz: dezenkarnasyon) veya düşünce aktarımı gibi hallerin genelde mistik tecrübeler diye ifade edildiğini ve toplumda genelde olumsuz bir ifade olarak kullanıldığını söyler.

onun düşüncesine göre bir deneyimin mistik denilebilecek bir düzeyde olması için dört adet özellik içermesi gerekmektedir.

1- kelimelerin kifayetsiz kalışı
2- anlamla ilgili olması
3- fanilik
4- birey tarafından pasifliktir.


özet olarak mistisizm çeşitli geleneklerde değişik şekillerde tarif edilen bireyin ruhsal, içsel dönüşümüne yönelik belirli pratikler, söylemler, metinler, kurumlar, adetler ve deneyimler bütünüdür.

(bkz: dave cloud), mistisizmi tanrı veya bir tür “hayat enerjisi” ile tecrübe edilmiş bir şekilde bir olmak ve dile döküleceklerin, düşüncelerin üstünde çeşitli yöntem ve uygulamalarla bir tür spritüal anlayış bulmak olarak ifade eder.

yine ona göre mistisizmin üç tip hususu vardır. direkt olarak tanrının deneyimlenmesine, fikir ve öğretilerin üstünde spiritüel iç görünün keşfine vurguda bulunur ve rüyaları, sezgiyi, önseziyi derin düşüncenin tecrübe edilmesiyle tanrıdan gelen telkinler olarak kabul eder.

bu deneyim batılı filozoflar tarafından ikiye ayrılır: teistik olan ve olmayan.

teistik tecrübe tanrı ile bir olmayı amaç edinir, teistik bir düzlem içermeyen tecrübe tanrıdan başka bir gerçekliğe hedefi olabilir, ya da hiç bir gerçekliği hedef edinmeyebilir.

tam olarak paralellik göstermese de buna benzerlik gösteren bir ayrım da (bkz: walter terence stace)’in içe dönük ve dışa dönük mistik tecrübe tasvirleridir. içe dönük tecrübe, bireyin içine dönerek varlığın ötesinde, benliğinin en temelinde saf bir bilinç haline ulaşması, bir olanla bütünleşmesidir. dışa dönük tecrübe ise bireyin duyularıyla alemi, dünyayı her şeyi bir görmesidir, onlarda bir olanı tecrübe etmesidir.

leonard hem eski hem de modern mistik adetlerde gözlemlenen üç tür algıdan söz eder : (bkz: monizm), (bkz: teizm) ve dini olmayan algılar. monizm tanrıyla bir olmayı amaçlar, teizm tanrı ile insan arasında bulunan mesafeyi korur, insan mistik telkini alıcı pozisyondadır ve hep bu sularda yüzer.


doğa mistisizmi
diye de ifade edilen dini olmayan mistik deneyim ise tecrübenin gerçekliğini onaylar ancak mutlak bir varlığın var olduğunu onaylamaz, öğretilerle ve metafizik ile ilgilenmez.

(bkz: taoizm) bu tür bir doğa mistisizmidir, ruh ile maddenin armonisini amaç edinir.

(bkz: hinduizm), (bkz: budizm), (bkz: taoizm), (bkz: konfucyusculuk) gibi doğu dinleri, grek -helenistik mistik dinleri ve felsefeleri, yahudilik, hıristiyanlık ve islam tasavvufu gibi epeyce çeşitli temellere sahip olmakla birlikte deneyim ve kavrayışta birleşen mistisizmin en temel özelliği mistiklerin tanrısallık veya “aşkın varlık” ile aracısız bir ilişki kurduğu iddiasıdır.

bu ilişki çoğunlukla vizyon görü ve bir olma biçimiyle ifade edilen bir bilgi türüne işaret eder. farklı dünya dinlerindeki mistik deneyimlerin koşulsuz gerçek, kutsal varlığın her yerde bulunması ve (bkz: transandantal) oluşu, tanrı ile bir olma gibi bir çok ortak kavramlara sahip olmalarına rağmen bütün mistik öğretilerin tamamen aynı olduğu da söylenemez.
mutlak hakikat deneyimi ile ilgili olarak tanrı, (bkz: brahman), (bkz: bosluk), (bkz: nirvana), (bkz: bir), (bkz: iyi), (bkz: enerji), (bkz: guc) gibi farklı tasvirlerle ifade edilir.

geleneksel dinlerin mistik deneyimleri törensel, sembol, gelenek ve dış idareye önem atfeder iken totaliter ruhsallıklar bireyi, öznelliği, dışavurumculuğu öne çıkarırlar.


(bkz: paul heelas), günümüz “yaşam tinselliklerinin” bütünsel, yaşamla sükunet halde bir form aldıklarını söyler ve ona göre bu (bkz: holistik) çevrenin temelinin, bu dünyadaki yaşamı devam ettiren hayatın kendisi, yaşam kuvveti veya enerjisidir. heelas ve saz arkadaşları bu yaklaşımla sürdürdükleri (bkz: kendal projesi)’nde (bkz: akupunktur)dan (bkz: astroloji)ye, kanser tedavi grubundan doğa tedavisine, üniversal barış dansından ayak masajına değin kullanıcıları tarafından ruhsallıklar olarak tanımlanan bir çok pratiği alternatif veya bütüncül ruhsallıklar olarak ele alırlar. (bkz: bullshit)

bütüncül ruhsallıklar konvansiyonel aşkın bir tanrı içeren mistisizmlerden farklıdır. burada bireyin iyi olmasına, tecrübeye, tedaviye husus koyan bir iç yaşam gücü, bütünlük ön plandadır.

sekülerleşme ile birlikte geleneksel, dogmatik dine inanç azalmıştır ancak buna rağmen insanların üzerinde durduğum ruhsallıklara olan ilgisi artmıştır. (bkz: scientology)

din kurum, yapı ve doğmadır ama ruhsallık inanma, aktif olma, arayış, teslimiyet gibi eğilimleri akla getirir ve insanlar dinden kaçarken mistisizme yaklaşmaktadırlar.


(bkz: carl gustav jung) günümüz (bkz: profan) ve (bkz: sekuler) dünyasında dahi kutsallığın bilinç dışı harabeleri ve çağdaş izlerinin var olduğunu ileri sürer.

bell, yeni dini hareketlerin “daha mitsel, daha efsanevi ve daha mistik ” olacaklarını, çünkü insanların donuk dünyada sır ve mucize sezgileri deneyimlemek, hissetmek istediklerini belirtir.

mistik tecrübeye hem bilimsel camiadan hem dini camialardan farklı eleştiriler getirilmiştir. dini camialardan getirilen eleştiriler tecrübenin tanrıdan değil de şeytandan geldiğini, akademik camialardan gelen eleştiriler tecrübenin (bkz: psikolojik) veya (bkz: naturalist) nedenlerle açıklanabileceğini ileri sürerler.

(bkz: bertrand russell), kıt yiyerek cenneti gören ile bir hayli içip yılanlar gören ayyaş arasında pek bir ihtilaf yapılamayacağını öne sürer. ve russell’a göre mistisizm “evrenle ilgili inançlar üzerindeki belli bir duygu derinliği ve sıkışıklığı"ndan başka bir şey değildir.


yine modern tıp biliminin kültürel olarak mistik deneyim diye tasvir edilen fenomeni izah edebileceği ileri sürülür. bir diğer eleştiri de dini çokluk açısından yapılır. mistisizm bir çok dinde mevcut olan bir fenomendir. ancak eğer spesifik bir din için gerçekse, o dinin tanrısı gerçekten var ise ve mistik o tanrıyı deneyimliyorsa, bu durum diğer bir dinin tanrısını yok saymaz mı? bu durumda her iki mistisizm için de gerçeklik iddiası mümkün değildir, denir.

bu felsefi, teolojik ve bilimsel tartışmalar mistik deneyimin toplumda var olan bir fenomen olduğu gerçeğini değiştirmez. özellikle günümüzde kitle iletişim ve kültür endüstrisi sebebiyle gitgide yaygınlaşan çeşitli mistik uygulamalar sosyolojik açıdan mistisizmi oldukça aktüel bir konu haline getirmiştir.