Fesatlığın Tanrısı Olarak Bilinmesine Rağmen Yeri Gelince Tanrıları Bile Kurtaran Hınzır: Loki

Çoğumuzun hayatına başka bir İskandinav mitolojik kahramanı Thor'un, Marvel'ın kendince yeniden şekillendirdiği versiyonu ile giren Loki, güzelce orijininin okunmasını hak eden bir karakter.
Fesatlığın Tanrısı Olarak Bilinmesine Rağmen Yeri Gelince Tanrıları Bile Kurtaran Hınzır: Loki

loki, iskandinav mitolojisinde kötülüğün ve düzenbazlığın tanrısıdır. karmaşık bir karaktere sahip olması ile bilinir. yaptığı kötülükleri sırf kötülük olsun diye yapmadığını bir çok efsanesinden anlayabiliyoruz. loki, daha çok şımarık bir çocuğa benzetilebilir; sebebiyet verdiği durumlar bazen kendi paçasını kurtarmak için, bazen ise sırf kargaşa çıkarmak içindir. bazı hikayelerde tanrıları kurtaran da gene kendisidir. bu yönleriyle loki'nin tam olarak kötülüğün saf timsali olması çok da uygun değil.

tanrılar ve jotunheim'in sakinleri olan buz devleri arasında büyük bir savaş meydana gelir

odin'in liderliğindeki aesir tanrıları bu büyük savaştan zaferle çıkarlar. bu savaşta loki umulmadık (loki'yi tanımayan aesir'e göre) bir şey yapar: soydaşlarının yanında savaşmak yerine aesir'e çok önemli bilgiler verir. savaş'ın kazanılmasından sonra odin, loki'yi "kan kardeşi" sayar ve onu aasgard'ta yaşamaya davet eder. loki bu teklifi kabul eder ve muzaffer aesir tanrıları ile aasgard'a gider. 

loki'nin ihanetinin nedeni o kadar da muğlak değildir: savaşı aesir'in kuvvetli tanrılarının kazanacağını kıvrak zekası ile önceden anlar ve buna göre hareket eder. loki budur işte: onun için duygusal bağlantıların bir önemi yoktur; onun için önemli olan iki şey vardır: daima kendine fayda sağlamak ve karakterinin ana durumu olan "hile"ye başvurmak. 


sanılanın aksine çok güçlü bir tanrı değildir, hatta bazılarına göre loki bir tanrı bile değildir

her şekle girmesinin yanında elle tutulur bir yeteneği yoktur; ki, iskandinav mitolojisinde insanlardan bazılarının da şekil değiştirdiği bilinmektedir. loki'yi tanrılar arasında bu kadar üst konuma yerleştiren özelliği: durumlardan ustaca kurtulmasını sağlayan kıvrak zekası ve düzenbaz karakteridir. aynı zamanda loki'nin her söze her soruya illaki bir cevabı vardır. çoğu zaman bu cevaplar karşısındaki tanrıları küçümseyici ve aşağılayıcı olur. bir defasında bolluk tanrısı njord, kendi oğlunun aesir tarafından bir prens olarak görüldüğünü ve çok saygı gördüğünü söyler; bunu söylerken ise çokça kendisiyle övünüyordu.

bunun üzerine birçok tanrının olduğu masada loki, njord'u çok utandıran bir söz söyler:

"kes artık şunu njord, dizginle biraz kendini.
saklayamayacağım yaptığın rezilliği,
övündüğün oğlunu kendi kız kardeşinden peydahladığını.
gerçi senden beklenmeyecek bir şey değil bu."

tanrıça freyja loki'ye sözünü geri almasını söyler; babasına yapılan bu hakareti kabul etmeyeceğini de ekler. hızını alamayan loki, tanrıça'ya öyle bir söz söyler ki, masadaki tanrıların hepsi derin bir sessizliğe gömülür:

"senin ciğerini bilirim ben freyia, kapa çeneni
sen de sütten çıkmış ak kaşık değilsin hani.
bu saraydaki aesir'in ve elflerin hepsi
girmiştir senin koynuna."

bu karşılıktan sonra freyja da olmak üzere masadaki tüm tanrılar loki'ye bulaşmaz. çünkü bulaştıkları takdirde loki'nin onların gün gibi açık olan ama hiç dillendirilmeyen özelliklerini dışa vuracağından korkarlar. bu yönüyle loki; sözünü saklamayan, gerektiğinde açıkça söyleyen bir tanrıdır. 


başta da belirtiğimiz gibi loki çoğu zaman tanrıların başını belaya sokar; bazen de -neden yaptığı bilinmez- tanrılara büyük yararı dokunur

bu yönünü gösteren güzel bir hikayesi vardır: bir gün thor yatağından uyandığı bir vakitte harikulade çekici mjolnir'in olmadığını fark eder. mjolnir'in önemi sadece thor açısından değil, tüm tanrılar açısından çok önemlidir. çünkü devler ile olan çekişmede tanrıların en önemli kozu thor'un çekici mjolnir'dir. bu yönüyle çok hayati bir silahtır. devler bu durumu öğrenirse, asgard'a tüm güçleri ile saldırır. kısacası, mjolnir iki büyük güç arasında "dengeleyici" bir görev üstlenir. bunun üzerine vakit kaybetmeden çekici aramaya başlarlar. "başlarlar" dedim, thor'a yardımcı olmak için loki de işin üstündedir. loki ilk iş olarak akıl danışmak için freyja'nın yanına gider. loki'den pek haz etmeyen freyja olayın ciddiyetini anlar ve bu nefreti göz ardı eder. bunun üzerine freyja; giyildiği takdirde kişiye uçabilme özelliğini kazandıran bir elbise verir. loki bu elbiseyi giyerek devler diyarına doğru yola çıkar. çekici, devlerden başka kimsenin çalamayacağının farkındadır.

loki'nin şansı yaver gider: devler diyarına giderken yolda dev thrym ile karşılaşır. loki, thrym'in ağzını biraz yokladıktan sonra gerçeği söylemesini sağlar. thrym, tanrıça freyja'nın kendisine eş olarak verilmesini ister; aksi takdirde çekici vermeyeceğini söyler. bunun üzerine loki aasgard'a döner ve dev'in isteğini tanrılara söyler. freyja beklendiği üzere bu durumu şiddetle reddeder. freyja'nın durumunun imkansızlığını kavrayan tanrılar umutsuzluğa sürüklenir. o sessizlik içerisinde en bilge tanrılardan heimdall söz alır ve şunları söyler: thor'un kadın kılığına girerek jotunheim'a gidebileceğini, loki'nin de onun nedimesi kılığına girmesi gerektiğini belirtir. thor ilk sefer de bu plana pek sıcak yaklaşmaz. kadın kılığına girmesini kendi gururuna yediremez; fakat, başka çare yoktur. istemeye istemeye heimdall'ın planına razı olur. bunun üzerine thor gelinlik giyer ve loki de onun nedimesi kılığına girer. jotunheim'da bu ikili çok sıcak karşılanır ve kimse tarafından dikkat çekmez. büyük bir ziyafet verirler freyja sandıkları thor'un adına.

ziyafet sırasında thor bir anlığına kendini yemeğe kaptırır: o kadar iştahlı ve hızlı bir şekilde yer ki, bazı devlerin dikkatini çeker. bunu gören loki ise hemen olay yerine gelir. thrym'in şaşkınlığını dindirmek için türlü türlü sözler söyler: gelinin o'na büyük bir aşk beslediğini, bu yüzden aasgard'da iken ağzına hiçbir şey almadığını, deli gibi aç olduğunu belirtir. thrym ikna olur ve hemen mjolnir'in getirilmesini ister. bilindiği üzere mjolnir'in bir diğer işlevi kutsamaktır. bundan dolayı thrym evliliğini çekiç ile kutsamak ister. çekicini gören thor'un gözleri far gibi açılır. ki zaten planının yüzde yüze yakını işlemişti. gereken şey sadece mjolnir'in thor'a görünmesiydi. kendisine mühürlü olan çekici hemen kendine çeker thor. ve oracıkta tüm devleri öldürür. bu noktaya gelinmesinde loki'nin hayati rolünü gördük sanırım. bu hikayede loki, thor'un ve tanrıların yoldaşı konumundadır. bu hikayeden de anlaşılacağı üzere; loki, kendi karakterini "iyilik" adına da kullanabiliyor. 


yazının başlarında gene belirtiğimiz gibi loki, kendine fayda sağlayacak durumlarda asla geri adım atmaz

bu yönüyle pek güvenilir bir dost değildir. "pek" diyorum çünkü, üst paragraftaki hikayede görüldüğü üzere tanrıların güveneceği birisi olabiliyor. ve gene görüldüğü üzere bu güveni boşa da çıkarmamış. ilk başta dediğimiz gibi loki "karmaşık" bir karaktere sahiptir. şimdi ise loki'nin bir diğer durumundan bahsedeceğim: tanrıların başına bela açan ve sonrasında da-mecburiyetten- onlara yardım eden bir diğer karakteri. bu yönünü gösteren güzel bir hikayeyi anlatalım: bir vakit odin, loki ve hoenir uzun bir yolculuğa çıkar. yolculuk esnasında bir yerde mola verir ve yemeklerini pişirirler. fakat bir sorun vardır: uzun bir süreden beri ateşin üzerinde duran yemekleri biraz bile pişmemiştir.

bunun nedenini düşündükleri bir vakit odin'in gözüne ağaçta duran bir kartal takılır. odin ile göz göze gelen kartal dile gelir ve etin pişmemesinin nedeninin kendisi olduğunu söyler. pişmesi için yemekten kendisine de bir pay ayırmalarını söyler. odin ve hoenir bu duruma anlayışla karşılık verir ve yemeği pişirmelerine yardımcı olmak için kartalı yanlarına çağırır. en nihayetinde yemekler pişer. o an loki yemeğin güzel olmadığını, bunun sebebinin de kartal'ın ta kendisi olduğunu söyler. yanındaki sopayı aldığı gibi kartala vurur. sopa kartalın sırtına saplanır ve kartalın telaşla oradan uzaklaşmasını sağlar; tek başına değil ama: sopanın başını bırakmayan loki de onunla beraber havalanır. havada iken korkudan tir tir titreyen loki kartal'a kendisini derhal yere bırakmasını söyler. kartal oralı bile olmaz. bunun üzerine, bıraktığı takdirde istediği bir dileğini yerine getireceğini de ekler.

Loki ve Kartal.

kartal ise hemen isteğini loki'ye belirtir: kartal, ıdunn'un kendine verilmesini ister. loki anlaşmayı hemen kabul eder. böylelikle kartal onu güvenli bir yere bırakır. ilginçtir, loki verdiği sözden caymaz. ıdunn'um aklına girer ve onu kartal'ın olduğu yere götürür. tam o anda ağaçların içinde duran kartal gerçek kimliğini belli ederek ıdunn'un üzerine saldırır ve onu kaçırır. kartal aslında thiazi adında bir devden başkası değilmiş. 

tüm tanrılar dehşete düşer ve her yerde ıdunn'u ararlar. dehşete düşmelerinin sebebi ise ıdunn'un elmalarından mahrum kalmalarıydı. iskandinav tanrıları ölümsüz değildir; yalnızca ıdunn'un elmalarını yiyerek ragnarök'e kadar yaşayabilirlerdi. bundan dolayı tüm tanrılar ıdunn'u aramaya koyulurlar. o sıra tanrılardan birisi-bazı kaynaklar heimdall olduğunu söyler- ıdunn'un en son loki'nin yanında olduğunu söyler. bu tanrılar için bir sürpriz değildi; loki'ye bulduklarında hemen ıdunn'u geri getirmesini, aksi takdirde sonunun ölüm olacağını belirtirler. loki tanrıların ciddiyetini anlar ve hemen ıdunn'u kurtarmak için çıkar. kendisi de bir kartala dönüşür ve dev'in konağına uçar.

şansı gene yaver gider loki'nin: tam geldiği sırada dev'in balık avına çıktığını görür. evde tek başına kalan ıdunn'u bir fındığa (evet fındık) dönüştürür ve pençelerinin arasına alarak var gücüyle asgard'a doğru yola çıkar. o sırada thiazi başını yukarı kaldırır ve loki'nin ıdunn'u kaçırdığını görür. derhal peşlerine düşer. aasgard'a vardıkları sırada aesir, thiazi'nin de arkadan kartal biçiminde loki'yi peşlediğini görür. bunun üzerine loki'nin gireceği sarayın önüne odunlar yığarak loki'nin girmesini beklerler. loki girer girmez ateşi yakarlar. çok hızlı bir biçimde uçan thiazi kendini durduramaz ve ateşin içine dalar. ve tabii ki mevta olur.


ve geldik loki'nin en çok bilinen karakterine: salt kötü olan tarafı

loki'nin bu yönünü gösteren hikayelerin en ünlüsü tabii ki de baldr ile olan hikayesidir. fakat bu hikayeyi anlatmadan önce loki'nin saf kötü olan çocuklarından bahsedeceğim. loki, dişi bir dev olan angroboda'da ile birleşir. angroboda, uğursuz bir isimdir. ismin yaklaşık anlamı "kader habercisi"dir. bu uğursuz ada sahip olan dev ile birleşmesinden uğursuz ve kötü çocuklar doğar: midgard'ın etrafını saran jormungandr, büyük kurt fenrir ve ölüler dünyasının tanrıçası hel. "kader habercisi" isminin ne denli uygun olduğunu burada görüyoruz. çünkü bu oğullar ragnarök'te büyük bir rol oynayacak. ve kader'in mutlakiyetini gösterecekler. bu kader'in farkına varan odin, daha bu çocuklar küçükken onları çeşitli yerlere sürgün eder. ama tabii ki de bu çabası gene de kader'in değişmesini sağlamaz. şimdi de sıra loki'nin kötülüğünün net olarak anlaşıldığı meşhur hikayeyi anlatmaya başlayalım: baldr, odin'in oğlu, tüm-loki hariç- tanrıların göz bebeği; iyiliğin, barışın ve güzelliğin tanrısı. tanrılar arasında sadece loki, baldr'a karşı büyük bir düşmanlık besliyordu. bunun sebebini anlamak güç; bazıları baldr'ı kıskandığını söyler, bazıları ise kendi doğasına aykırı olan bu tanrıyı "iç güdüsel olarak yok etme isteği" olarak yorumlar. 

baldr çoktandır tuhaf tuhaf rüyalardan muzdaripti. bu durum ona kendi ölümünün yakın olduğunu hisettiriyordu. üstüne üstlük bazı rüyaları gerçeğe de dönüşüyordu. odin, bu rüyaların nedenini öğrenmek için ölüler diyarına gider. ölüler arasında çok meşhur bir kadın kâhini yanına çağırır ve o'na bu rüyaların nedenini sorar. kâhin üstü kapalı sözler söylüyordu. odin bir şeyin kendisinden saklandığını fark etti. bunu üzerine çok öfkeli bir şekilde şu soruyu sordu: "ölüler diyarındaki bunca hazırlık ne için?" cevap çarpıcı olur: "baldr'ın gelmesini bekliyoruz. onu en iyi şekilde karşılamamız lazım." odin bu sefer de baldr'ı kimin öldüreceğini sorar. kâhin, baldr'ı kör tanrı hod'un öldüreceğini söyler. odin aasgard'a gelerek durumu anlatır. bunun üzerine baldr'ın annesi frigg; ateşe, hastalıklara, ağaçlara, hayvanlara; kısacası, her bir şeye baldr'a zarar vermemelerini söyler. bu durum diğer tanrıların eğlencesi haline gelir. baldr'ı hedefe koyup ona her türlü silah ile saldırırlar ve yara almadığını gördüklerinde her seferinde hayrete düşüp kahkaha atarlar. 

Frigg ve Loki.

loki bu sihrin bir bug'unu bulmak için kılık değiştirerek frigg'in yanına gider. frigg ile konuşurken şu soruyu da araya sıkıştırır: "baldr'a zarar verebilecek bir şey var mı?" loki'nin sohbetine dalan frigg bir an için ağzından o büyük sırrı kaçırır: "aasgard'ın tepesinde bir ot var: ökseotu. gözüme çok küçük geldi; değmez diye onun yeminini almadım." loki amacına ulaşmıştı. hemem o otu buldu ve o otla bir mızrak yaptı. hedefte olan baldr ile tanrılar savaş talimleri yapıyordu. bunu gören loki hemen kör hod'un yanına yaklaşır ve ona bu işin ne kadar zevkli olduğunu söyler: "çok tuhaf bir sihir. bak herkes deniyor; sen de bir dene, baya şaşıracak ve güleceksin." hod o an gaflete düşer. loki'nin verdiği mızrağı baldr'a atar ve onu bilmeyerek öldürür. bu iyilik timsali tanrının ölümünü gören diğer tanrılar büyük bir hüzne kapılırlar. bilmeyerek yapmış bile olsa hod'u daha yeni doğan vali öldürür. öldürmeden önce de loki'nin bu işte parmağı olduğunu öğrenir. bunun üzerine loki kaçar. uzunca bir süre tanrılar onu arar ve sonunda bulur. 

bu büyük kötülüğün cezası acımasız olur: loki'yi üç koca kayaya bağlarlar ve rahatını bozsun diye bir yılanı da üstüne asarlar. yılanın zehri loki'nin vücuduna her değdiğinde, loki şiddetle sarsılır. ki, norslar depremin nedenini buna bağlarlardı.

Bu içerik de ilginizi çekebilir