Fikirleri Uğruna Canını Veren İngiliz Düşünür: Thomas More

Pek çok insanın "Ütopya" kitabından aşina olacağı, 1478-1535 yılları arasında yaşamış olan İngiliz düşünür Thomas More'un hayatının kısa bir özeti.
Fikirleri Uğruna Canını Veren İngiliz Düşünür: Thomas More

1478-1535 yılları arasında yaşamış, hem düşünce sistemlerinin hem de ölüm sebeplerinin az çok benzer olması sebebiyle döneminin sokratesi sayılan, en meşhur eseri "nowhere" anlamına gelen utopia olan ingiliz filozof: thomas more.

utopia kitabında her ne kadar devlet adamlarını saray kuklaları diye nitelendirse de, hiç istemeyerek ilk olarak lord chancellor (başyargıç) olarak görevlendirilmiş, yaptığı işler ve verdiği kararlar ile toplum nezdinde çok büyük popülariteye sahip olmuştur. daha sonra kendi döneminin kralı olan henry viii tarafından lord high chancellor (başbakan) olarak görevlendirilmiş, birkaç yıl bu görevi ifa ettikten sonra henry viii ile bir takım konularda uzlaşmasının mümkün olmayacağını düşündüğü için sağlık durumlarını bahane ederek görevden çekilmeyi talep etmiş ve kabul edilmiştir. ancak o dönemde öngördüğü sorunlar sonradan ölüm sebebi olacaktır.

aşırı dindar olduğu bilinen thomas more her ne kadar rönesans ve hümanizm hareketlerini destekleyip önderlik bile etmiş olsa da reform hareketlerinin bir o kadar karşısında durmaktaydı. dinin/kilisenin reforme edilmesi ona göre dinde ve toplumda bölünmelere yol açacak ve onarılamaz yol ayrılıklarına düşülecekti (nitekim öyle de oldu). bu görüşleri uğruna dönemin kralı henry viii'e karşı durmuş, bir nevi vicdan özgürlüğü uğruna ölmüştür. o dönemde ispanya kraliçesi aragonlu catherine ile evli olan kral henry viii anne boleyn'e aşık olmuş ve eşinden boşanmak istemiş, boşanmaya katı bir şekilde karşı olan ve boşanma kararlarını onaylayan papa bunu reddetmiş, o zaman siyasi anlamda çok güçlü olan ispanya ile ters düşmek istememiştir. bunun üzerine henry viii papalığı tanımadığını ve ingiliz kiliselerinin başında kralın olması gerektiğini savunmuş ve parlamentosunda bunu kabul ettirmiştir. zaten reform akımlarının etkisinde olan avrupa'da ingilitere bu olayla nasibini almış ve daha sonra anglikan kilisesi olarak anılacak mezhebin temelleri atılmıştır. katolik kilisesine aşırı bağlı olan thomas more'un lord high chancellor'luk görevinden çekilmesine sebep olan temel sorun kilisenin parlamento kararı ile krala bağlanmak istenmesi olmuştur. kral henry viii parlamentoda bu doğrultuda aldığı kararları herkese kabul ettirmeye çalışmış ve kanaat önderlerinin de herkesin önünde yemin etmelerini istemiştir. thomas more bu olaylara sessiz kalarak işten sıyrılamamış, ingiliz toplumu üzerinde büyük bir etkiye sahip olması sebebiyle kral tarafından ant içmeye zorlanmıştır. aşırı dindar olan thomas more "tanrı tanrı değildir diyemeyen parlamento, kral'ı da kilisenin başına geçiremez" diyerek kralın bu uygulamasını vicdani olarak reddetmiş ve tabii ki ölüm cezasına çarptırılmıştır. kral'ın aşkı yüzünden kilise bölünmüş ve thomas more da öldürülmüştür. çok şakacı olduğu bilinen more kafasının kesileceği sırada sakalını kenara çekmiş "sakalım bir suç işlemedi" diyerek son anlarında da espri yapmayı ihmal etmemiştir. trajik olan bu olay daha sonraları trajikomik bir hal almış, kral kendine ihanet ettiğini düşünerek biricik aşkı anne boleyn'i de idam ettirmiştir. uğruna dinin bölündüğü, thomas more ve daha bir çok insanın ölümüne sebep olan kadın idam edilmiştir.

thomas more utopia kelimesini ve fikrini ilk kullanan kişidir. utopia isimli eserinde ideal devleti ve toplumu bir ada üzerinde betimlemiştir. sosyalizm üzerine kurulu bir sistem tasarlamıştır. çalışma saatleri, kadın erkek ilişkileri, yerel yönetimler, idare, bürokrasi, aile, mülkiyet hakkı, dinler, savaş ve daha birçok konuda bugün bile etkileri hissedilen görüşler ortaya koymuştur. yakın dostu erasmus'un da desteklediği idam cezasının uygulanmasının çok ağır suçlarda gerçekleşmesini(hatta kaldırılmasını), ortak mülkiyet hakkını(sosyalizm), dinlere eşit mesafede durulması ve devlet yönetiminde dinlerin olmaması gerektiğini yani sekülarizmi, ailenin yapısının korunmasını, eğitimin önemini ve sanatın belirli bir zümreye değil herkese ait olmasını ve demokratik seçim sisteminin uygulanması gibi konuları "ütopia"sına işlemiştir.

eflatun gibi ateistlere çok sert ifadeler kullanmış, tabiri caizse "allah korkusu olmayan adam ahlaktan yoksun olur, toplum düzenini bozar, devlette görev alamaz ama ateist olduğu için de kimseye bir şey yapamayız" demiştir. tasarladığı toplum aile (karı-koca) ilişkilerinin koruyan, demokrasiyi uygulayan ve sınıfsal ayrımı sonlandıran more, bu görüşleriyle ise eflatundan ayrılmaktadır.

utopia'da diğer devletlerin borç ile kontrol altında tutulduğu, bunun savaş zamanlarında önemli bir politik koz olarak kullanılabildiği anlatılmıştır. savaş olursa borçlu olan devletlerden askerler alınıp düşman devlete karşı savaş açılır ya da para ile düşman devletten bürokrat, asker satın alınıp devlete karşı savaş açılır. bu yöntem günümüzde de "adi ingiliz politikası" olarak uygulanmaya devam etmektedir.

yaşadığı çağın çok ilerisinde görüşlere sahip olan more, meşhur bir çok sosyalist düşünürün ve liderin fikir babası olmuştur.