Franz Kafka Hakkında Az Bilinen Detaylar

Modern dünya edebiyatının en özgün yazarlarından biri olan Franz Kafka'nın hayatına dair pek fazla bilinmeyen şeyler.
Franz Kafka Hakkında Az Bilinen Detaylar

1 - her zaman olduğu gibi, yine genel algıyı düzeltmekle başlayalım: kafka'nın yapıtları karamsar ve boğucu olabilir; ama yakın dostları max brod ve gustave janouch'un özellikle vurguladığı gibi kendisi böyle biri değildir. her ikisi de kafka'nın aslında neşeli ve espirili bir insan olduğunun altını çizerler. hatta dava adlı romanının taslaklarını dostlarına bizzat kendisi kahkahalar eşliğinde okurmuş. gerçi kafka'nın sadece yapıtları değil, özel mektuplarına da karamsar hava hakimdir. belki de bunun tek açıklaması, ortamlarda mutluyum dersin kim bilecek modunda takılması ve sorunlarını konuşarak değil, yazarak dışa vurmayı tercih etmesi olabilir.

2 - kafka'nın aile yapısı dostoyevski ile büyük benzerlik taşımaktadır. dostoyevski'de olduğu gibi, onun annesi de hassas ve duygusal; babası sert ve güçlü bir karaktere sahiptir. babası hermann kafka bu yönleriyle franz'ın gözünde adeta bir ölçü sembolü olmuştur. haliyle kafka, hayatı boyunca babasının gölgesini üstünde hissetmiş ve bu nedenle özgüven sorunu yaşamıştır. bu özgüven sorunu, cinsel ve duygusal hayatına da etki etmiştir. romanlarındaki otorite takıntısı da yine baba kaynaklı olabilir. babası ile ilişkisini özetleyen en iyi metin, kendi eliyle babasına yazdığı ve hiçbir zaman yollayamadığı uzun mektubudur. gerçi felix guattari ve gilles deleuze ikilisi bunu farklı yorumlar. onlara göre suçlu baba değil, kafka'nın bizzat kendisidir. kafka'da güçlü olana itaat etmeye yönelik arzu olduğu inancındadırlar.

3 - babası sadece güçlü ve otoriter yapısı ile değil, heybetli duruşuyla de kafka'da hep bir eziklik hissettirmiştir. hatta bu konuda acı bir deneyimi de meşhurdur. bir gün baba-oğıul yüzmeye giderler. soyunma kabinine girdiklerinde franz kafka, babasının devasa vücut yapısını görünce ürker ve kendi çelimsiz vücudundan öylesi utanır ki, kabinden adımını dışarı atamaz. bu arada fotoğrafta bıyıklı olan kişi babası değil, en yakın dostu max brod'dur. ayrıca kafka'nın "çekmesene şapşal şey" pozu da gözlerden kaçmamıştır. *

4 - kafka, ailesi bakımından pek talihsizdir. daha önce babasının baskısından bahsetmiştik. iki erkek kardeşi ise, kafka henüz çocukken ölmüşlerdir. içlerinde en sevdiği aile üyesi ottla da olmak üzere, üç kız kardeşi de toplama kamplarında katledilmiştir. belki kafka veremden ölmeseydi, o da bu kampların kurbanı olacaktı.

5 - kafka, yaşadığı dönemde araf'ta kalmış biridir. almanca konuştuğu için çekler; yahudi olduğu için almanlar ondan pek haz etmemiştir. yaşadığı dönemde yalnızlığa mahkum olmasının temelinde bu da etkilidir.

6 - kafka, tıpkı diğer iki büyük yazar tolstoy ve dostoyevski'de olduğu gibi, tip itibariyle çelimsiz ve çirkin biridir. bence onun çirkinliğinin kaynağını annesinin yakışıklılığında aramak gerekir. * * *

7 - madem çelimsizliğinden girdik, buradan yürümeye devam edelim. iddialara göre kafka, döneminde moda olan nudist etkinliklere de katılmış. hatta bir nudist terapi merkezine gitmiş. ama vücut olarak oldukça zayıf olduğundan, herkes çıplakken o mayolu geziyormuş. hatta etraftakiler de ona "mayolu adam" lakabı takmış. açıkçası, kafka gibi çekingen bir adamın böylesi etkinliklere katılabileceğini pek düşünmüyorum. haliyle, bu anekdotun uydurma olma ihtimali yüksek.

8 - malumunuz olduğu üzere, kafka'nın değeri öldükten çok sonra anlaşılmıştır. daha doğrusu ikinci dünya savaşı'nın yarattığı yılgınlık, umutsuzluk ve korku gibi öğeler, onun yapıtlarının yeniden değerlendirilmesini sağlar. bu nedenle sadece sıradan okurlar değil, yaşadığı dönemin ve edebiyat tarihinin en saygın eleştirmenlerinden olan györgy lukacs da kafka'nın değerini sonradan anlayanlardan biridir. ama lukacs ,onun değerini bizzat yaşadığı bir olay sonrasında anladığını belirtmiştir. ilgili olay için: #15110169

9 - kafka'nın öldükten sonra ünlendiğini söylemiştik. onu dünyaya tanıtanlar ise özellikle fransa’da, ilkin sürrealist andre breton, daha sonra varoluşçular camus ve sartre olmuştur. malumunuz bu varoluşçuların gözde yazarı dostoyevski ve gözde kitabı yeraltından notlar idi. kafka ise onların yabancılaşma teması üstüne yoğunlaşmalarını sağlamıştır. bu nedenle ona, varoluşçuluğun öncülerinden biri gözüyle de bakılır. yapıtları almanya'da ancak ikinci dünya savaşı'ndan sonra, yani 1950'lerde tam olarak yayımlanır. anavatanı çek cumhuriyeti'nde ise daha geç tarihlerde yayımlanmış.

10 - kafka'nın sadece dostoyevski'yle değil, victor hugo ile de ortak noktası vardır. her ikisi de genelevlerin sadık müşterisi imiş. hugo'nunki kesin bilgi. hatta hugo'nun cenaze töreninde, müdavimi olduğu genelevin fahişeleri kadınlık organlarının önüne siyah kurdela takarak yürüyüş yapmış *. ama kafka'nın genelev tutkusu bir iddiadan ibaret. zira onun seks konusunda biraz takıntılı biri olduğu biliniyor.

11 - kafka, hiçbir partiye ya da örgüte üye olmamasına rağmen bilindiği kadarıyla bir sosyalisttir; hatta anarşistlere sempatisinin olduğuna dair ibareler de vardır. gençlik arkadaşı ve liseden dostu hugo bergmann’a göre genç kafka görüşlerini sergilemek için ceketinin yaka deliğinde kızıl bir karanfil taşıyordu. en yakın dostu max brod ise, kafka'nın liberter, anti-militarist ve ruhban-karşıtı toplantılara katıldığını, ama pek konuşmadığını ve bu nedenle adının "suskun"'a çıktığını belirtiyor. diğer arkadaşı gustav janouh'a göre ise kafka, en önde gelen anarşistler olan kropotkin, bakunin ve proudhon'u pek severek okumuş, görüşlerini mantıklı bulmuş ve hatta üyesi olmamakla birlikte çeşitli anarşist grupların toplantılarına katılmıştı.

12 - kafka gibi bir adamın düşleri de normal olması beklenmezdi tabi. işte bazı ilginç düşleri:

- babasıyla ilgili gördüğü düşte, düş süresince insan dışkılarına bakar durur.
- yine babasıyla ilgili bir başka düşü kafka'nın ağzından aktaralım: "babamın adeta kuş gibi çevik adımlarla çıkmaya başladığı hayli dik bir duvar yükseliyor, duvarı çıkarken babamın bacakları adeta havada uçuyordu [... ] yukarıya ancak büyük bir zahmetle, emekleyerek, altımdaki duvar gittikçe daha da dikleşiyormuş gibi sık sık geriye kayarak tırmanabildim. sonra işin tatsız yanı, duvarın insan pisliğiyle dolu olmasıydı, yumak yumak topaklar üstüme yapışıp kalıyordu." yani bu rüyada da baba-dışkı kavramları örtüştürülüyor.
-milena ile ilgili bir düşü de yine kendi dilinden verelim: "yan yana oturuyoruz... sen itiyorsun beni, ama kızmadan, gülerek”...bu rüya, kafka-milena ilişkisini az çok bilenler için onların ilişkisinin özeti niteliğindedir.

13 - kafka'nın felice, milena ve dora olmak üzere üç ciddi ilişkisi olmuştur. ilk aşkı felice ile çalkantılı bir ilişkisi olmuş; onunla iki kere nişanlanmış ama bir türlü evlenememiştir. sonrasında evli bir kadın olan milena ile mektuplaşmaya başlamış ve bu mektuplaşma yıllar sürmüştür. son olarak ise bir bebek bakıcısı olan polonyalı dora ile nişanlanmıştır. dora ile birliktelikleri kafka'nın ölümüyle son bulmuştur.

Milena & Kafka

14 - ancak kafka'nın ölümünden sonra, gizli ilişkileri hakkında ortaya çok fena bir iddia atılmıştır. iddiayı dile getiren ise iki kere nişanlandığı kız arkadaşı felice'nin en yakın arkadaşı grete bloch'tur. kafka ve bloch'un uzun süre mektuplaştığı bir gerçek. ancak grete'ye göre, ilişkileri mektuplaşmanın çok ötesinde. kafka öldükten sonra, grete ondan bir çocuğu olduğu iddiasıyla edebiyat ve sanat dünyasını sarsmış. kafka gibi çekingen bir adamın, en yakın iki kız arkadaşı birden idare etmesi ve hatta birisinden çocuk sahibi olması, takdir edersiniz ki inanılması zor bir iddiadır. gerçi, bloch'un iddia ettiği çocuğu daha 1921'de ölmüş (yani kafka'dan da önce) ve üstelik kafka'nın bu çocuktan haberi bile olmamış. haliyle bu iddia ispatlanamadı ama ilişki yaşadıkları kuvvetle muhtemel. bu arada, kafka'nın çoğu yakını gibi (üç kızkardeşi, sevgilisi milena vb) grete de naziler tarafından kamplarda öldürülmüş.

15 - kafka'nın dora ile ilişkisi gayet ciddiydi. hatta birlikte filistin'e yerleşip bir restoran açmayı bile düşünmüşler. iddialara göre, birlikte açacakları bu restoranda dora aşçı olacaktı, kafka ise baş garson! ancak kafka'nın verem nedeniyle ölmesi planlarını gerçekleştirmelerine engel olmuştur.

16 - milena ile olan ilişkisi en sarsıcı ve derin olanıydı. milena, kafka'nın yapıtlarını çek diline çeviren kadındı. ama şüphesiz, kafka gibi bir dahinin aşık olduğu kadın bundan ibaret değildi. milena bir çevirmen, gazeteci, köşe yazarı, varoluşçu felsefeye inanan bir entelektüel ve anarşist ruhlu aktivist biridir. aynı zamanda onlarca kişiyi gestapo'nun elinden kurtaran bir kahramandır *. kafka ve milena, bu çeviriler vesilesiyle mektuplaşmaya başladılar. sonra bu mektuplaşmalar giderek aşka dönüştü. ama milena evli bir kadındı ve bu da aşklarını imkansız kılıyordu. üstelik milena ve kafka farklı şehirlerde yaşıyordu. işte bu umutsuz durum kafka'yı ciddi anlamda yıprattı. milena ve kafka, sadece üç kere buluşabildiler. zaten üçüncüsü kafka'nın mezarı başındaydı. zira milena'nın, kafka'nın ölümünden sonra mezarı başında günlerce beklediği iddia edilir. milena, onlarca kişiyi nazilerin elinden kurtarmasına rağmen kendisini kurtaramamış ve savaşın bitimine sadece bir yıl kala, 1944 yılında toplama kamplarında katledilmiştir. ama tarih, böylesi dolu dolu yaşayan kadın hakkında sadece "kafka'nın yasak aşkı" olarak bahseder.

17 - şato adlı romanında, kimisi bürokrasinin ve büyük çoğunluk ise tanrının simgeleştirildiğini düşünür. ama başta felix guattari ve bruno shulz olmak üzere birçok kişi, bu romanın aslında milena olan ilişkisini simgelediğini iddia eder. kafka'nın milena ile olan ilişkisinin etkisinde böyle bir eser yazdığını düşünürler. bence bu iddialarda haklılık payı da mevcut. çünkü kafka da milena'ya bir türlü ulaşamaz.

18 - evet, kafka belki en çok milena'yı sevmişti; ama tüm hayatı boyunca onu darmadağın eden olay, felice ile ikinci kez nişanı bozmasıymış. ikilinin daha önce iki kere nişanlandığını söylemiştik. işte bu ikinci nişanlılık döneminde, 1917 aralık ayının sonunda iki nişanlı prag’da kesin olarak ayrılırlar. felice berlin’den, kafka da zürih’ten gelip prag’da buluşmuşlardır. 27 aralık'ta ayrılırlar ve felice geri döner. felice'nin ayrılışından hemen sonra kafka, dostu max brod’un bürosuna gider. brod şöyle anlatır bu olayı: "az önce trene kadar geçirmişti f.’yi. yüzü bembeyaz, sert ve gerilmişti. birdenbire ağlamaya başladı. bu onu ağlarken ilk görüşümdü. hiçbir zaman unutmayacağım bu sahneyi, yaşadıklarım arasında en korkunçlarından biridir bu sahne. çalıştığımız yer, toz toprak içinde, iğrenç mi iğrenç, kişisellik izi taşımayan resmi bir yerdi... kafka doğru bana, çalıştığım odaya gelmişti, mesai saatiydi. masamın yanında dilekçe sahipleri, emekliler, haklarında bir şikayet bulunan kişiler için konulmuş olan küçük koltuğa çöküverdi. ve hüngür hüngür ağladı orada. hıçkıra hıçkıra. 'böyle bir şeyin olması, ne korkunç değil mi?' dedi. yanaklarından süzülen gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyordu; onu asla bir daha böylesine umarsız, böylesine kendini dağıtmış bir halde görmedim." kafka ise günlüğüne, "duygusuzun tekiyim ben... öyle bir haksızlık yaptım ki, bu yüzden zavallı kız işkence çekiyor, işkence aletini kullanan da benim" şeklinde bir not düşer.

19 - kafka ile ilgili filmler, kitaplarından uyarlamalar, belgeseller:

- şato : avrupa sinemasının yüz akı yönetmenlerinden olan haneke'nin şato romanını birebir uyarlaması. filmle ilgili kısa bir değerlendirme #23160796

- kafka: steven soderbergh'ten muhteşem bir film. kafka'nın özellikle şato adlı romanı ve hayatının iç içe aktarıldığı bir biyografi. kafka'yı canlandıran jeremy irons olağanüstü.

- dava - the trial : sinemanın en önemli yönetmenlerinden orson welles'ten estetik bir kafka uyarlaması. gerçi filmi çok da beğendiğim söylenemez ama sadece kafka ve welles gibi iki dahi bir araya gelirse nasıl bir iş çıkarın yanıtı için bile izlenir.

brazil: aslında direkt bir kafka uyarlaması ya da biyografisi değil. hatta filmde kafka ile ilgili tek bir sözcük dahi geçmiyor. ancak bu film, kafka romanlarının atmosferini en iyi yansıttığını düşündüğüm sahneler içeriyor. sanırım kafka yaşayıp ta bu filmi izleseydi, bence başucu filmi bile yapardı. kafka bürokrasisinin daha iyi anlatıldığı bir başka film hatırlamıyorum. bir terry gilliam filmi.

- franz kafka müzesi: kafkaesk atmosferin oldukça başarılı yansıtıldığı sıradışı bir müze. öyle bir müzedir ki, tarifi hakikaten de zor. prag'a yolu düşenlerin mutlaka uğramasını tavsiye ederim. ayrıca: #14933890

- belgesel: kentler ve gölgeler - prag

- animasyon: https://www.youtube.com/watch?v=d5g7hxznyro (bir köy hekimi öyküsü uyarlaması)

- 20- kafka'nın milena'ya yazdığı mektuplar, edebiyat tarihinin en önemli hazinelerinden biri sayılır. şimdi aşağıya paylaşacağım cümlelerin daha da anlamlı olabilmesi için, milena ve kafka'nın farklı şehirlerde yaşadıklarını; üstelik milena'nın evli bir kadın olduğunu hatırlamakta fayda var. işte uzak mesafe ilişkisi, imkansız aşk ve aşkın bizatihi kendisi üstüne yazılmış en dokunaklı cümleler:

- "ah milena! denize düşmüşüz sanki, elimizde olmadan oradan oraya sürükleniyoruz. boğulmuyorsak, bu da kötülük olsun diyedir"

- "bak milena, seni çok seviyorum diyorum ama sanırım gerçek sevgi bu değil; sen bir bıçaksın ve ben de o bıçakla durmadan içimi deşiyorum dersem belki gerçek sevgiyi anlatmış olurum."

- "sanki haftalar boyunca ara vermeksizin bir çiviyi taşa çakmakla görevliymişim gibi... üstelik işçi de benim çivi de."

- "gelme. bir gün gerçekten ihtiyacım olduğunda ve senden gelmeni istediğimde, hemen geleceğin umudu kalsın bende. ama şimdi gelmesen daha iyi, çünkü yine gitmek zorunda kalacaksın"

- "yanımda yürüyordun milena. düşünsene, yanımda yürümüştün! " * * *

- "evet seviyorum seni anlayışı kıt kız, için rahat etti mi? koca deniz, dibindeki küçücük taşı nasıl sararsa, benim de sevgim öylesine yığılıyor senin üstüne. tanrı isterse, bir gün o küçük taş ben olurum"

- ''ve şimdi milena sen de bana sırt çeviriyorsun! bu uzun sürmez biliyorum; ama bak, insan kalbi atmadan uzun süre dayanamaz ve sen sırt çevirdiğin sürece o kalp nasıl atar!''

- "ve sen gelmiyorsun, çünkü gelmeye kendin ihtiyaç duyana kadar bekliyorsun."
..............................................................................................................................................
- yararlanılan başlıca kaynaklar ve türkçede kafka biyografileri:
- kafka - minör bir edebiyat için: yazan gilles deleuze ve felix guattari, yapı kredi yayınları, 2000
- franz kafka'nın 65 düşü: yazan felix guattari, monokl yayınları, 2012
- franz kafka - boyun eğmeyen hayalperest : yazan michael löwy, versus kitap, 2008
- kafka ile söyleşiler - yazan gustav janouch, cem yayınevi, 1994
- kafka - yazan klaus wagenbach, alan yayıncılık, 1984
- franz kafka - yazan ernst fisher, bfs yayınları, 1985
- kafka - karar ve kavrama yılları- yazan - reiner stach, sel yayıncılık, 2013
- kafka'yı kullanma kılavuzu: yazan orhan tuncay, nokta kitap, 2012
- milena'ya mektuplar - say yayınları, 2015
- roman sanatı, yazan milen kundera, afa yayıncılık, 1989
- çağdaş gerçekçiliğin anlamı - yazan georg lukacs, payel yayınevi, 1986
- çağdaş alman edebiyatı - yazan gürsel aytaç, gündoğan yayınevi, 1994
- çağdaş fransız edebiyatı eleştiri seçkisi, hazırlayan tuna erdem, kültür bakanlığı yayınları, 2001

- türk dili dergisi roman özel sayısı 2, türk dil kurumu, 1964
- büyük yazarlar : hazırlayan ihsan akay, varlık yayınları, 1959
- büyük yazarların gizli hayatları: yazan robert schnakenberg, bkz yayıncılık, 2010

edit: superbi nickli değerli badimden kafka ile ilgili film önerisi:


edit 3: kafka-milena ilişkisini daha yakından tanımak için 4400 nickli yazardan bir kitap önerisi geldi: "kafka'nın sevgilisi milena", yazan margarete buber - neumann, (ataç yay. 1967)

edit 4: buancake nickli yazardan kafka ile ilgili bir kısa film önerisi geldi: