Franz Kafka'nın Kült Öyküsü Dönüşüm'ün Hayatınızdan İzler de Bulacağınız Detaylı Bir Tahlili

Gregor Samsa'nın hikayesini biliyoruz ancak -açık ya da kapalı şekilde- ifade ettiği şeyleri etraflıca çözümleyebildik mi?
Franz Kafka'nın Kült Öyküsü Dönüşüm'ün Hayatınızdan İzler de Bulacağınız Detaylı Bir Tahlili
Fotoğraf: Filigranes Bookstore, Belçika


kafka, "iz bırakıp, silinmeye doğru yol alan yazar" olarak, insanın ve böcek tahavvülü gibi, muhakemeye, insan mantığına ve tabi ki doğanın içinde bulundurduğu kanunlara çapraz bir prosesin adisyonunu ödemekten sıyrılmış; ifadenin görüngesini böceğin bilincine yerleştirip gözlerden uzaklara kaçmıştır.

metamorfoz, var olan bir vaziyetten başka bir vaziyete sürükleniş, hal-durum tadili ekseninde olmayı kapsadığından, kahramanımız gregor bir sabah gözlerini açtığında bir böceğe dönüşerek bütün mevcut hallerinden soyutlanmıştır ve gregor’un kabul edemediği bu süreç, her gün yattığı ve uyandığı yatağına dev bir böcek olarak gözlerini açmasını serimler. “sürekli bir ilerleyiş içinde olan bu yaşamda ve insan edinimlerinin tarihsellik ölçeğinde mütenevvi biçimlerde değerlenen insan, kişi, insan meziyetleri, kişi meziyetleri ve bunların sonucu olarak fenomenler, vaziyetler, eserler, hepsi bir bütün olarak insanların dünyasını, insan gerçekliğini doğurur. gregor öylesine bir vaziyetle karşı karşıyadır ki, bu vaziyet ne kendisinin dilediği ne de başına gelmesini ölçüp-biçtiği bir durumdur. gregor böylesine bir durum ortasında bırakılmıştır.

yabancılaşma, kendinin harici bir şey olma ilişkisini bütün bir aileye ve bu düzlemden sıyrılıp, düzeni çözümleyerek elde edeceğimiz bir şeydir

insan, çevresine ve içinde bulunduğu konuma tabi bir birey olduğundan dolayı, gregor ilk olarak konum ekseninde ele alınmış ve ince ince, ayrıntılı bir şekilde mekana örülmüştür.
örülme inşasındaki ustalık ve düzen, gregor’un böcek olma sebeplerini inceleme yolundaki yürüyüşümüzde çok fazla detay ve bilgi taşıyacaktır. 

baba ve işveren arasındaki münasebetin bu ufak ailedeki yankılarını, yaşam izlerini keşfederiz. (daha sonra bu izlerde silikleşecektir. henüz yeni dolanmaktadır her yana kapitalizm).

gregor'un ev- ekmek düzleminde biri oluşundaki “babalığın” çetinliğini daha sonra böcek olunca elinden alınmasıyla ataerkil düzenin nasıl bir “sömürü” aracı olduğunun ayrımına varırız. annenin koruma altında olması gereken bir şey olarak izlenmesi, kız kardeşin bir “tanıtım” levhası gibi evin dışına asılması olaylarında sevgi denen “adı” azametli içi boş kelimenin nasıl tuzak olduğunu gregor'un kalınlaşmış ve sertleşmiş gövdesine doğru hedef alınan elmalarla birlikte bizde anlarız.

gregor'un dönüşümünü okurken, metinde hayatın o anına kadar kendine yer edinmiş birçok “simge” kendiyle karşılaşır, hayatta bir karşılığı olmadığını, hepsinin esaretleşme (böcekleşme) ekseninde menfaatler adına başka şeylerle bağlandığını gözlemleriz. baba - patron. kız - reklam levhası (gelecek yaşam) gibi birçok, aslen gün içinde yargılamadığımız simgelerin ayırdına varırız. baba yalnızca bize ekmek getirmekle görevli, gereksinimlerimizi yerine getiren biri değildir. baba, toplumsal düzlemde “patron” dur. kız kardeş keza, namustur, gelecektir…)

toplumsal erklerin ufaltılarak bir beden halini aldığı en küçük birim olan ailenin otoritesine karşı, gregor , kafka’nın ortada bırakılmışlığını yaşamaktadır, denebilir.
bir anlam katmaya çaba gösterdiği dış dünya ve çevresindeki şeyler dönüşen bedeni üzerinde her bir iktidara sahipken, varlığının sahibi olarak gregor yine de insan gibi tasavvur etmekte, yükümlülüklerini anımsamakta ama bedensel üstünlük gücünü oluşturamamaktadır. bedeni ve zihni köprüsünde bir aykırılık, bir uyuşma söz konusudur. böcek görünümdedir, ama yine de insansal niteliklerle düşünmek ve insan gibi yaşamayı arzulamaktadır. gregor, “metamorfoza tutulmuş böceğin yaşamıyla onun insan zıtlıklarının yaşamı arasında, yani gerçek üstü ile gerçek arasında bir labirent içinde kaybolur, sürekli gider ve gelir. ailesinin borçlarına karşın, pazarlamacı olarak çalıştığı iş yerine gitmesi gereken saatte gidemediğini hatırlayarak manevralar yaptıkça dev bir böceğe dönüştüğünü hatırlamaktadır ve içinde bulunduğu bu pozisyon, aile fertlerini düş kırıklığına uğratmıştır.

gregor’un ansızın böceğe dönüşme sebeplerini net olarak öğrenemiyoruz

bunu net olarak öğrenememek ile birlikte, daha bir garip olan ise eser içindeki karakterlerin böyle şartların meydana geldiği olaylar karşısında göstermiş oldukları reaksiyonlar kümesidir. karakterler oldukça durgun ve durumu sorgulamayan bir tutum içerisindedir. samsa ailesinin ilk hizmetçisi haricinde ev ortamında kimse pek de umursamıyor ve bir şaşkınlık göstermiyor gibidir.

ilginç olan bir diğer yön, gregor’un kendini bir böcek olarak bulduğunda düşünce dinamikleri içinde aklına ilk gelen şeyin içinde bulunduğu durum yüzünden nasıl iş başı yapacağı oluşudur. ilk aşamada niçin bir böceğe dönüştüğünü veya nasıl normale dönebileceği üzerinde durmamaktadır bile. diğer karakterler bu metamorfoz eylemine tuhaf ve tiksinç olarak bakıyor fakat hiçbiri çok dehşet olduğu ya da olanaksız olduğu düşüncesinde değildir. ailesi gregor’u iyleştirmek istemektense onun bu haline adapte olmaya çalışıyordur. kimseden yardım istememektedirler zira hem utanç duymakta hem de gregor’un bu halinden iğrenmektedirler.

odasına hapsolmuş bir hal içerisindeyken aile fertleriyle girdiği çabalamanın gerilimi gregor'un zihninde ağır çukurlar açmaktadır ve bu dönüşümden sonraki ilişkiler örgüsü giderek kötüleşmektedir.

gregor’un metamorfoz durumundan sonraki işlemin iki ana çıtırdama durağı vardır

bunlardan birincisi, kız kardeşinin, gregor’un odasında ona özgün değişiklikler yapma girişiminde bulunmak istemesidir. annesi ise, gregor’un tam aksine içinde bulunduğu durumun gerçekleşebilmesi için odasının tüm biçiminin muhafaza edilmesinden yanadır. buna rağmen böcek gregor, yeni durumuyla, eski durumuna göre dizayn edilmiş odasında rahat edememektedir; ama odasının bir böceğe göre dizaynı, onunla eski durumu, yani insan, ailesince sevgi duyulan ergin bir erkek olma durumu köprüsünde geri dönüşü olanaksız bir büyüklüğün meydana geldiğini anlamasını sağlar. bu gelişmeye karşı gelmek isteyen gregor, kız kardeşi ve annesi istirahat etmek amacıyla yan odaya geçiş yaptıklarında büyük bir tempoyla gizlendiği yerden çıkar ve duvardaki kürk giymiş kadın portresine tüm gücüyle, tüm kaslarıyla sımsıkı tutunur. (bu, eski yaşantısını sembolize eder.)

güçlü olanların gregor’a nüfuz edişleri gregor tarafından edilgen bir serkeşlikle karşılanmaktadır

yaşadığı hayattan memnun değildir, istekli değildir, ama başka bir çıkış yolu da bulamamaktadır. sessiz, sakin bir süreç içerisinde kendine kapanır ve zaman akışı içerisinde gregor artık ölüme terkedilmiş, kendine dair olan bütün ümitlerini kaybetmiştir.

sistemin yabancılaştırarak esirleştirdiği bir nesne durumuna dönüşmüştür.

kitabın son anlarına yaklaştığımız zaman gregor’un içinde yaşadığı odaya tekrar geri dönen annesi gregor’u gördüğünde sinir krizi geçirir… nihayet gregor’un babası yuvaya gelir ve bu kitap içerisinde anlatılan süreçlerden haberdar olur.

gregor’a karşı kaba ve duyarsız olan babası, onu odasına doğru sürdürmek ister. aralarında meydana gelen bu tuhaf mücadele, babasının ona meyvelikteki elmalarla saldırmasıyla sonuçlanır. fırlatılan elmalardan bir tanesi gregor’un sırtına isabet eder, gregor ciddi bir biçimde yaralanır ve odasına doğru kaçar…

burada bir diğer kırılma olan durum ise, gregor’un, böcek bedeni içine tıkılmış insan kişiliğinin kışkırtmasıyla, bir akşam kız kardeşinin çaldığı kemanı yakından dinlemek ve görmek için odasından dışarı adım atmasıdır. müzik, o adı konulmamış, gregor’un bir türlü keşfedemediği besin, onu kendisine doğru getirtmektedir; ancak gregor artık bir insan değildir ve insanların yaşamında ona yer yoktur. kız kardeşi de metamorfozun ilk aşamasında olan hassas konumunu çoktan kaybetmiştir.

gregor’un yemekleriyle özenle ilgilenen kardeşi, artık önceki gibi ilgilenmemektedir. gregor’un dış insan dünyasına girişmek, kendine tekrar bir yer bulma gayesiyle attığı bu cüretkâr adım, onun nihai sonunu hazırlar… ve son olarak gece saat üçte; açlığın, vücudundaki derin yaranın ve çevresindeki her şeye yabancılaşmasının etkisiyle ölerek bütünüyle yabancısı olduğu bu dünyadan silinip, yok olur.