Freddie Mercury Hakkında Az Bilinen Gerçekler

Queen grubunun solisti Freddie Mercury'nin hayatına dair pek fazla kişi tarafından bilinmeyen bazı bilgiler.
Freddie Mercury Hakkında Az Bilinen Gerçekler

- tanzanya'nın zanzibar adasında doğdu. burası havanın her zaman sıcak ve güneşli olduğu, muhteşem plajlara sahip olan tropik bir adaydı. ailesi onu küçük yaştayken iyi bir eğitim alsın diye hindistan'daki bir yatılı okula gönderdi. günlerce süren gemi ve tren yolculuğu sonunda yeni okuluna geldi.

- freddie burada sanat ve sporla ilgili derslerde çok başarılıydı ama matematik, fen gibi derslerde çok başarısızdı. müzik dersinde üstün başarı göstermişti, okulun tiyatro kolunda tüm oyunlarda başrol oynuyordu, çizdiği resimler resim hocasını hayran bırakıyordu ve sporda okulun boks ve çeşitli spor takımlarındaydı.

- okulun tiyatro kolunda genelde kadın rollerini oynamayı tercih ediyordu. oldukça sevecen bir kişiliği vardı ve sınıftaki erkek arkadaşlarına bile "darling" diye hitap ediyordu. yine de okulun boks takımında olduğu için kimse ona laf atamıyordu.

- yatılı okulda kaldığı dönemde ailesine her hafta mektup yazıp okulda olan bitenleri anlatıyordu. hoşlandığı bir kız vardı ama dişleri yamuk diye ona yüz vermiyordu. bu da onun özgüvenini zedeliyordu. ailesi bu mektupları hala sakladığı için freddie'nin çocukluğunda yaşadıklarını, hissettiklerini, duygu ve düşüncelerini ayrıntılı bir şekilde biliyoruz.

- dişlerinin yamuk olma sebebi henüz çocukken 20 yaş dişlerinin çıkmış olması ve bu yüzden ağzında fazladan 4 dış olmasıydı. bu da onun damağının daha uzun ve geniş olmasına sebep oldu ve sahip olduğu sese katkıda bulundu. bu yüzden sesinin bozulacağından korktuğu için hiçbir zaman dişlerini düzelttirmedi.

- tatil zamanları eve geldiğinde kız kardeşine inanılmaz ilgi gösteriyordu. ikisi aynı zamanda en iyi arkadaştı.

- ailesini ikna ederek henüz 7 yaşındayken piyano dersleri almaya başlamıştı. henüz çocuk yaştayken hindistan'da "the hectics" isminde bir müzik grubu kurmuştu. bu grupta mesela bambu çubuğa ip bağlayarak bir bass gitar yapmışlardı ve okuldaki en popüler grup haline gelmişlerdi. freddie aynı zamanda gittiği okulda koroya da katılmıştı.

- okulda bir kavgaya karıştığı için saçlarını kestirme cezasına çarptırıldı. bu cezayı yıllarca unutamadı ve ailesine yazdığı mektupta da ayrıntılı bir şekilde yer verdi.

- freddie utangaç bir çocuktu ama piyanonun başına geçtiğinde bambaşka bir insana dönüşüyordu. hectics grubu okulda konser verdiğinde okulun müdürü bile konserin verildiği salona gelip grubu zevkle izliyordu. yaşadığı mahallede hindistanlılar kendisini "kibar müzisyen çocuk" diye anıyordu.

- henüz 14 yaşındayken freddie bir arkadaşının not defterine şunu yazmıştı: "kadınlar modern sanata benzer. onları anlamaya çalışırsan zevk alamazsın".

- freddie eve döner dönmez zinzabar'da çıkan iç savaş yüzünden ailesi onu alarak ingiltere'ye taşınmak zorunda kaldı. londra'daki heathrow havaalanının yanına taşındılar.

- ailede herkes ingiltere'ye taşınıldığı için mutsuzdu çünkü güneşli ve sıcak bir ülkeden yağmurlu ve kasvetli bir yere taşınılmıştı. ayrıca ailenin maddi durumu da kötüleşmişti. zinzabar'da görece zengin bir aileydiler ve evde hizmetçileri ve aşçıları vardı. ingiltere'de sıfırdan başlamak zorundaydılar. freddie ailesinin geri kalanının aksine oldukça mutluydu ve ingiltere'de çok büyük işler yapacaklarını düşünüyordu.

- ingiltere'ye 14 yaşından sonra taşınmış olmasına rağmen kusursuz bir ingiliz aksanıyla konuşabiliyordu.

- freddie resim ve müzik gibi sanat dallarında çok iyiydi ama bu konularda akademik bir geçmişi olmadığı için konservatuara kabul edilmemişti. onun yerine teknik okula yazılacaktı ama yine de müzikten vazgeçmeyecekti.

- freddie'nin kara kalem çizimleri ve boyamaları çok kaliteliydi. detaylara inanılmaz önem veriyordu. en başta sevdiği rock yıldızların resimlerini çizip boyuyordu ama bir süre sonra tiyatro ve müzik gruplarının kostüm dizaynlarını çizmeye başladı.

-yaşadığı şehirde hareketleriyle, konuşma şekliyle ve kendini taşımasıyla belli bir ün yapmıştı. etrafındaki herkes ona bir yıldızmış gibi davranıyordu. kalabalıkta durduğunda bile net bir şekilde dikkat çekebiliyordu.

- freddie'nin ingiltere'de queen'den önce 2 müzik grubu daha kurmuştu. bu gruplardan birinde (gizli) lakabı "queen'di" ama o bunu bilmiyordu. arkadaşları onun fazlaca tiyatrik davrandığını düşündüğü için o odada yokken ve arkasından dedikodu yaparken ondan şakayla karışık "the queen" diye söz ediyordu.

- bugünkü queen grubu o zamanlar "smile" olarak biliniyordu. grubun üyelerinden tim staffell gruptan ayrılmıştı çünkü grup giderek saf müzikten uzaklaşarak müzikal ve tiyatral bir grup haline geliyordu. kostümler giyiliyor ve sahnede şov yapılıyordu. bu tam da freddie'nin istediği şeydi ve bu grup ona hitap ediyordu. bir süre grubu dışarıdan izledikten sonra gruba katıldı.

- queen'in arma şeklindeki karizmatik logosunu freddie bizzat kendi elleriyle çizmişti. ayrıca grubun ismini de kendisi ortaya attı ve diğer üyeler en başta sıcak bakmasalar da ısrarlarına dayanamadılar.

- gençliğinde bir gün konser sırasında mikrofon çubuğunu kırmış ve elinde yarım çubukla konseri bitirmiş. bundan sonra bu onun bir sembolü haline gelmiş ve tüm konserlere özellikle yarım çubukla çıkmış.

- queen'in ilk günlerinde ilk yazdığı şarkılardan birinde "mother mercury, look what you've done to me" sözünden sonra soyadını mercury olarak değiştirmeye karar verdi.

- 1977 yılında piyasaya çıkan queen albümündeki "get down, make love" şarkısı fazlaca erotik olduğu için bir çok ülkede yasaklanır. bu ülkelerden biri de o dönem diktatörlükle yönetilen arjantin'dir. 1981 yılında bu ülkeyi ve şarkının yasaklı olduğu bir çok ülkeyi ziyaret eden queen grubu bu şarkıyı konserlerinde söylemeyi ihmal etmez. her ülkede seyirciler de şarkıya eşlik eder.

- mary austin grubun gitaristi brian may ile çıkıyordu ama freddie ona gönlünü kaptırmıştı. brian'le konuşarak "gerçekten sevgili misiniz yoksa arkadaş mısınız" diye sordu. brian may ile mary austin arasındaki ilişki çok güçlü değildi o yüzden brian aradan çekildi ve mary'i freddie kaptı. ikisi birkaç ay sonra aynı evde beraber yaşamaya başladı.

- freddie mary'e evlenme teklif etmişti ama ikilinin ilişkisi giderek değişiyordu. mary austin bazı şeylerden şüpheleniyordu ama kesin emin değildi. freddie'nin gay olduğuna dair bir çok işaret vardı ve sonunda bunu itiraf etmesi mary'i üzse de aynı zamanda rahatlatmıştı. artık itiraf geldikten sonra ikisi de rahatlamıştı ve ikisi de mutluydu. sanki freddie'nin sırtından bir tonluk bir yük kalkmıştı. çiftin aşkı bitmişti ama aralarında ömür boyu sürecek bir dostluk başlamıştı. yıllar sonra ölüm döşeğindeyken bile freddie hayattaki tek gerçek arkadaşının mary olduğunu söyleyecekti.

- freddie mary'den ayrılıp gay olduğunu itiraf ettikten sonra sırtından kalkan yükten kurtulduğundan dolayı artık çılgın bir hayat stiline başlamıştı. münih, new york, londra gibi şehirlerde bir çok evi olan freddie her gittiği şehirde büyük partiler verip yüzlerce insanı davet ediyordu. bu partilerde orgy'ler uyuşturucular havada uçuşuyordu.

- özellikle freddie'nin 39. doğum günü için verdiği ve bin kişiyi davet ettiği parti hala tarihteki en çılgın partilerden biri olarak gösterilir. freddie münih'teki henderson's adlı gece klübünü tamamen kapatıp sırf o gece için restore ettirmişti. gece klübüne sırf freddie'nin doğum günü partisi için dekor ve mobilyalar getirilmişti. freddie hiçbir masraftan kaçmamıştı ve sırf partinin yapılacağı mekanın dizaynı için bir iç mimar tutmuştu. ayrıca partiye diğer şehirlerden gelenlerin kalması için münih hilton oteli kapatılmıştı ve tüm masrafları freddie karşılayacaktı.

- şampanyanın şu gibi aktığı, misafirlere kokain ikram edilen bu parti freddie'nin en çılgın partilerinden biri olarak gösterilir ama freddie'nin en çılgın partileri 1978-83 arasındaki dönemde yaşanmıştır. 1985'e gelindiğinde freddie çoktan sakinleşip durulmuştur ama onun durulmuş hali bile (en azından 87 yılının sonuna kadar) oldukça çılgın bir particiydi.

- kariyerinin zirvesindeyken inanılmaz yüksek bir libidosu olduğu biliniyordu. bir röportajda söylediğine göre bazen konserlerdeki şarkı aralarında bile sahne arkasında kendini tatmin etmeye çalışıyordu. ömrünün son yıllarındaysa neredeyse bir rahibe gibi yaşadı.

- 1980'lerde gay komünitesinde aıds hastalığı yeni yeni başlıyordu. 1980'de san francisco ve new york'ta aıds olduğu bilinen gay sayısı bir elin parmaklarıyla gösterilecek kadar azken 1985'te bu sayı onbinleri geçiyordu. freddie de hastalığı çok büyük ihtimalle 1980-81 gibi kapmıştı ve o dönemde hastalık pek bilinmiyordu.

- o dönemde kimin kime ne bulaştırdığını bilmek mümkün değildi. hastalık fazla bilinmediği için korunmalı seks yapma fikri de pek kimsenin aklına gelmemişti. yani "ortada aıds hastalığı varken adam neden korunmamış ki" demek o döneme pek uymuyor.

- freddie'nin ta 1984'te bile aids olduğundan şüphelendiğine dair işaretler var. mesela bir parti sırasında yanlışlıkla eli kesiliyor ve kanı akıyor. barbara valentin ona pansuman yapmak için yanına geldiğinde "sakın yaklaşma" diye bağırıyor. barbara valentin en başta buna anlam veremiyor ama sonra "bana bulaşmasını istemediği bir hastalığı olmalı" diye düşünüp freddie'nin neden böyle davrandığını çözüyor.

- freddie hastalığa yakalandığını kesin olarak 1987'de yaptırdığı test sonucunda öğrendi ama ondan önce de az çok biliyordu. 1984'te eski seks partnerlerinden aıds'e yakalananlar olmuştu ve 1985'te eski seks partnerlerinden 2 tanesinin ölüm haberi gelmişti. freddie o gün aıds olduğundan neredeyse emin gibiydi ama test yaptırmaya bir türlü cesaret edemiyordu. bu yüzden kesin olarak öğrenmesi 2-3 sene ertelemeli oldu. hatta freddie test olduktan sonra da 3 hafta boyunca doktorun telefonlarına cevap vermiyor çünkü az çok sonuçların ne olduğunu biliyor. öğrendiğinde de hıv+ çoktan full aıds'e dönüşmüştü. bu da mikrobu ilk olarak 1980-81 gibi yakaladığını gösteriyor.

- bazen freddie müzik kaydettikleri stüdyonun önünden geçerken "dur aklıma bir şey geldi, 5-6 dakikalığına şuraya çıkayım" deyip 6-7 saat boyunca içeride müzik aletleriyle uğraştığı ve yanındaki arkadaşlarını saatlerce beklettiği oluyormuş. işine inanılmaz bağlı biriymiş. bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjisi varmış.

- şarkılarını yazmakta geçirdiği zaman kadarını sahnedeki kostümlerini dizayn etmek için de geçiriyordu. bazen bir oturuşta 5-6 saat boyunca kostüm dizaynı yapıyor, en ince ayrıntıya kadar dikkat ediyordu.

- zaman zaman queen üyeleri kendi aralarında çok şiddetli kavga ediyordu, eşyalar havalarda uçuşuyordu ama grup hiçbir zaman dağılmadı ve üyeler hiçbir zaman birbirine küs kalmadı. grup içindeki en şiddetli kavgalar bile en fazla bir gün sürüyordu.

- 1986 yılında queen macaristan'da 60 bin kişinin doldurduğu bir stadyumda tarihi bir konser verdi. bu konser batı bloğu ülkesine ait bir grubun bir doğu bloğu ülkesinde verdiği ilk büyük konserdi. freddie macaristan'dayken konser günü eline tutuşturulan bir kağıtta sözleri yazan macarca bir şarkıyı birkaç saat içinde ezberledi ve konserde söyleyerek stadyumda toplanmış olan 60 bin kişiyi kendine daha da hayran etti.

- freddie son yıllarında operaya merak salmıştı. 1987'de ünlü ispanyol operacı montserrat caballe'nin bir gösterisinde görüp kendisine hayran kalan freddie'nin bundan sonraki en büyük hayali kendisiyle düet yapmaktı. bir sene sonra bu hayali "barcelona" albümüyle gerçekleşti. freddie ispanyol operacıyla ilk kez tanıştığında sanki bir rock starıyla ilk kez tanışmış olan genç bir kız kadar heyecanlıydı ve heyecandan elleri titriyordu. barcelona albümünün kaydı yapılırken freddie hastalığı ilerlemiş olmasına rağmen müthiş bir performans gösterdi ve herkesi etkilemeyi başardı. hastalığını belli etmemek için büyük bir çaba harcayan freddie performansından hiçbir şey kaybetmemişti. opera çekimleri sabah 6'ya kadar aralıksız devam etti.

- 1987'de ikili ibiza'da sahneye çıkıp düet yaptı. bu freddie'nin sahneye çıktığı son konser oldu. freddie'nin queen ile çıktığı son konser 1986'daki knebworth park konseriydi. aynı zamanda son canlı performanslarından birinde 1986'daki time isimli müzikalde "in my defense" şarkısını söyledi. bu aynı zamanda freddie'nin "playback" olmayan son canlı performansıydı çünkü ibiza'daki opera performansında sağlık sorunları nedeniyle playback yapılmıştı.

- çektiği son klip ölmeden birkaç ay önce çektiği ve çok bitkin gözüktüğü "these are the days of our lives" oldu.

- freddie büyük bir yıldızdı ama medyanın karşısına çıkmayı sevmiyordu. medyaya çok nadiren röportaj veriyordu ve bu röportajları nadiren 5 dakikadan uzun tutuyordu. freddie sadece sahnede konuşmak ve sahneden inince kendi haline bırakılmak istiyordu. kendisi medyaya fazla demeç vermeyi sevmediği için medya sürekli onunla uğraşıyordu ve sürekli hakkında spekülasyonlar çıkartıyordu.

- freddie 1985 yılında mr bad guy isminde solo bir albüm çıkarttı. bu albüm daha çok disko-pop turu şarkılardan oluşan hızlı tempolu şarkılardan oluşuyordu. albüm sound olarak queen'in rock şarkılarından uzaktaydı.

- en çok acı çektiği, en hasta olduğu dönemde bile etrafındakilere moral vermeye çalıştı, espri ve şakalar yaptı, azıcık kalan enerjisiyle etrafına gülücükler saçtı. son kalan enerjisini de acı çektiğini belli etmemek için harcadı.

- yaşadığı malikaneyi, tüm mal varlığının yarısını ve gelecekteki kazanacağı telif haklarının %50'sini en iyi arkadaşı olan mary austin'e bağışlamıştı.

- aslında ufukta yeni aids ilaçları vardı ve bir sene daha dayanabilseydi aynı kendisi gibi aidsli olan son erkek sevgilisi jim hutton gibi uzun yıllar yaşayabilirdi ama yatalak olmaktan sıkıldığı için son 2 haftasında ilaç almayı bıraktı ve ölümü bundan sonra gerçekleşti. freddie ölüm gününü bile kendi seçmişti aslında.

- ömrünün sonlarına doğru yapılan bir röportajda "yeniden doğup dünyaya yeniden gelseydim yine aynı şekilde yaşayıp aynı şeyleri yapardım, hiç bir şeyden pişman değilim, hayatta alınacak her zevki yaşadım ve istediğim her şeyi deneyimledim, geride hiçbir şey bırakmadım" diyecekti.

- yaygın görüşün aksine freddie'nin ailesiyle arası hiç kötü değildi. freddie özellikle annesi ve kız kardeşiyle hemen hemen her hafta görüşüyordu ve ailesine yeni bir ev almayı teklif etmişti. öldükten sonra da parasının %25'ini anne ve babasına bırakırken kız kardeşine de %25 bıraktı.

Freddie Mercury'nin 45 Yıllık Yaşamında En Değer Verdiği Kişi: Mary Austin