Futbolun Toplumda Yarattığı Birlik Duygusu İntihar Oranlarını Azaltıyor mu?

Futbol, asla sadece futbol değildir. Bu söz gerçekten boşuna söylenmemiş. Bunu, birazdan Sözlük yazarı ''fitbol''un entry'sini okuduğunuzda daha iyi anlayacağınızdan eminiz.
Futbolun Toplumda Yarattığı Birlik Duygusu İntihar Oranlarını Azaltıyor mu?
iStock.com

insanların neden intihar ettiği sorusu, uzun yıllardır sosyologları meşgul eden konulardan biri. genel olarak insanların hayatlarındaki ani değişikliklerin --eşini/işini kaybetme, mali sorunlar…vs-- insan-toplum bağlantısının zayıflamasına sebep olduğundan intihar oranlarını artırdığı düşünülüyor. konunun uzmanı arkadaşlar bu konudaki çalışmalardan örnekler verebilir belki.

kanada alberta üniversitesi’nden frank trovato, bu toplum-insan arasındaki bağdan harekete geçerek intihar-spor bağlantısını araştırmaya başladı. neticede intihar eden insanların birçoğu erkekti ve erkeklerin hayatlarındaki önemli şeylerden biri de spordu. 

-- bu arada alakasız bir not; dünya genelinde kadınlar erkeklerden daha fazla intihara teşebbüs ediyormuş ama erkeklerin “başarı” oranı daha fazlaymış. -- 

kanada’da çok önemli bir buz hokeyi takımı olan (öyle olduğunu ben de yeni öğrendim) montreal canadiens’in 1951 ve 1992 yıllarında play-off’ların henüz başlarında elendiğinde intihar vakıalarının arttığını gözlemlemiş. daha sonra abd’li sosyolog robert fernquist de amerika’da takımları play-off’ları daha sık geçen bölgelerde intihar oranlarının daha az olduğunu gözlemlemiş. bunlar gibi birçok çalışma var ancak genel olarak örneklemleri çok küçük olduğundan, kendi başına bir şey ortaya koymaktan ziyade daha büyük çalışmaları teşvik etmeleri açısından önemliler.

konuyu biraz da futbola getirelim.

yunan araştırmacılar eleni petridou ve fotis papadapulos hem intihar istatistiklerinin düzenli tutulmasından, hem de sürekli büyük turnuvalara katıldıklarından--milli takım bazında-- almanya’yı incelemeye karar verirler. 1991-1997 arasındaki intihar verilerine ulaşan bu ikilinin ulaştığı ilginç sonuçlar şunlardı:

iStock.com

- 1991-1997 arasında almanya’da 90.000 intihar vakıası yaşanmıştır,

- bu vakıaların en çok göründüğü ay mart haziran arasındaki aylardır,

- almanya’nın futbol turnuvasına katıldığı 1992-1994-1996 yıllarında, 1991-1993-1995-1997 yıllarına göre ortalama olarak daha az intihar vakıası yaşanmıştır,

- milli maçlar olan haziran aylarında ortalama 787 erkek ve 329 kadın intihar etmişken, futbolsuz geçen haziran aylarında ortalama 817 erkek 343 kadın intihar etmiştir,

- intihar vakıası en az olan haziran ayı 1996’dır (1996 avrupa futbol şampiyonasını almanya kazandı)

almanya dışında incelenilen 12 ülkenin 10’unda aynı eğilim olduğu sonucuna varılmış. sadece hollanda ve isviçre’de futbolun hayat kurtarmadığı görülmüş. yine norveç’in 1988-1995 yılları arasındaki verilerine ulaşılmış. bu yıllar arasında norveç yalnızca 1994 dünya kupasında oynamıştır. 1994 dışındaki 7 yılda ortalama intihar vakıası sayısı 55 iken (yine haziran ayı), 1994 yılında 36 kişi intihar etmiş. yani %65 azalmış. yine danimarka’da 1973-1996 verileri ele alınmış ve en düşük intihar oranı 1992’de çıkmış. yani danimarka’nın avrupa şampiyonasını kazandığı yıl. 

iStock.com


dünya kupası olan ve olmayan yılların haziran aylarındaki ölümlerin karşılaştırılmasına yönelik toplu istatistikler şu yönde :

ülke________kurtulan erkek___kurtulan kadın
avusturya________9_____________-3*
çek cum.________14______________6
danimarka_______4______________6
fransa__________59______________8
almanya________30_____________14
yunanistan_______0______________5
irlanda__________2______________1
hollanda________-5______________0
norveç ___iki cinsiyet toplam 19___
ispanya__________4______________1
isveç____________4______________15
isviçre__________-1______________-2

* eksi istatistikler, ölen insan sayılarında artış olduğu anlamına geliyor.

not: ingiltere’nin verileri bulunamamış.

iStock.com


şimdi belki şu merak edilebilir; acaba bu insanlar turnuvanın sonrasında düşündükleri intiharı gerçekleştiriyor olabilirler mi? 

cevap hayır. hollanda hariç milli takımın turnuvada oynadığı tüm bir yıl boyunca intiharların düştüğü gözlemlenmiş. yani turnuvanın verdiği mutluluk o yıl boyunca devam ediyor. bununla ilgili de turnuvanın olduğu tüm yıl baz alınarak hazırlanan istatistikler şöyle:

ülke________kurtulan erkek___kurtulan kadın
avusturya________46_____________-15
çek cum._________55_____________12
danimarka_______37______________47
fransa___________95______________82
almanya_________61______________39
yunanistan________9______________13
irlanda__________19______________-10
hollanda________-10______________-1
norveç ___iki cinsiyet toplam 92___
ispanya__________2_______________3
isveç____________44______________16
isviçre___________20______________2

araştırma geliştirilince, azalanın sadece intihar vakıaları olmadığı ortaya çıkmış. yarı intihar (kendini öldürmekten ziyade kendine zarar vermek amacıyla yapılan intihar girişimleri) vakıaları ve alkolizm hariç tüm hastalık kategorilerinde de azalma olduğu gözlemlenmiş.
araştırmacılar elbette bunun sebepleri konusunda da kafa yormuşlar ve “toplumsal birlik”e dikkat çekmişler. çünkü benzer bir şekilde savaş dönemlerinde de toplumsal birlik arttığından dolayı intihar vakıaları azalıyormuş. dünya kupalarında hemen hemen herkes aynı tv programını izliyor ve en çok intihar riski taşıya “izole edilmiş” insanlar da bir anda kamu ile birlikte aynı şeyleri konuşuyorlar. 

bunun yanında futbol ile çok ilgili olmayan kadınların ölüm oranlarında azalma olması, futbolun topluma yaydığı bu birlik duygusuyla açıklanabilir. 

benzer şekilde john f.kennedy’nin öldürüldüğü “yas haftası” boyunca herhangi bir intihar vakıasına rastlanmaması veya 11 eylül saldırılarının ardından abd’deki 1-800-intihar hattındaki çağrıların yarı yarıya azalmasının da sebebinin bu olabileceği, altta kaynağını verdiğim kitabın yazarları tarafından ortaya atılan başka bir konu. 

öyle ya da böyle, futbol insanların hatta toplumların nezdinde sandığımızdan daha fazla yer kapladığı bir gerçek. bbg ya da survivor gibi programlarla kıyaslanamayacak kadar fazla…

bu yazıyı simon kuper ve stefan szymanski'nin soccernomics kitabından derledim.