Hayatın Sillesini Yemiş 30'luk Abilerden Genç Erkeklere Öğütler

İnsan, genellikle bir şeyleri tecrübe etmeden ders çıkaramıyor fakat biz yine de bu güzel tavsiyeleri buraya bırakalım.
Hayatın Sillesini Yemiş 30'luk Abilerden Genç Erkeklere Öğütler
iStock.com

- ailenizi tanıyın, sevin. lise ergenliğini bırakın. anne-baba her zaman sizi sıkacak, doğrudur. baba her zaman tavsiye verecek, oğlum paran var mı diye soracak. anne, sanki sibirya kutuplarında yaşıyormuşçasına oğlum yiyeceğin var mı, kıyafetin var mı vs diye soracak. canlı bir ses tonuyla yanıtlayın. moralleri yerine gelsin. sakın geçiştirmeyin.

- baba olmadan çoğumuz abi-amca-dayı oluyoruz. ben dayı grubundanım. yeğen kendine gelip neyin ne olduğunu anlamaya başlayınca sizi gördüğü vakit dünyalar onun oluyor. siz onun gözünde ne okulu uzatan adamsınız, ne kredi kartı borcu ödeyen kapitalist kölesiniz, ne de içten içe n'olacağım korkusuyla gezen bir adamsınız. siz onun karşılıksız güvendiğisiniz. ona göre davranın. illa ki akraba olmak zorunda değil. çocukları sevin, onlara saygılı olun. onlar unutmaz. biz de unutmadık.

- hayvan sahibi olun. bir köpekle arkadaş olun. onlar da unutmaz. hatta yapabiliyorsanız beraber yaşayın. sorumluluk sahibi olun.

- yalnız yaşayın. yalnız başına hayatta kalmayı öğrenin. kimsenin sizi arayıp sormaması nasıl bir şeymiş bunu tadın. hayatta artık yalnız başına olduğunuzu öğrenin ki artık çoğu şey size koymasın.

- paranızı sigara ve alkol gibi şeylere vermeyin. kenara atın. illa ki harcayacaksanız, kendinize birşeyler alın. örneğin takımının en sevdiğin forması, çok beğendiğin bir ayakkabı, bir bisiklet, ya da çok güzel bir yemek..

- tarzınızı devam ettirin. başkalarına özenti olmayın. başkalarının da size sürekli karışmasına izin vermeyin. burada dostluk önem kazanıyor. birbirini olduğu gibi kabul eden insanlar. çevrenizde birkaç kişi olsun en fazla. ama sağlam bir ilişki olsun aranızda.

- dil öğrenin. ister çince, ister afrika kabile dili olsun, mutlaka bir tane öğrenin. bir dil bir insan, aynı zamanda diğer milyonlarca insana ulaşmak demek. farklı bakış açısı demek.

- yeteneğiniz varsa bir enstrüman çalmayı öğrenin. piyasa yapacağım diye değil, gerçekten çalın. illa gitar, saz olacak diye birşey yok. mesela darbuka çalın, kanun çalmayı öğrenin.

- paranızı kaliteli harcayın. örneğin dil öğrenin dedik; bu noktada dil kursuna gidin, paranızı o şekilde harcayın. bunun için sigara, alkol gibi şeylere öncelik vermeyin.

- her şeyden önemlisi, hayatta bir görüşünüz olsun. zamanın adamları olmayın. bir şey hakkında duruşunuz olsun. bozmayın. yapay ilişkilerin, özenti maddi şeylerin peşinde koşulduğu bir dönemdeyiz. ömrünüzü bmw, audi alacağım diye geçirmeyin. böyle bir hedef koymayın. birşeyin kullanım amacına bakın

bir de, kimseyi hayal kirikligina ugratmayin. en cok kendisi uzuluyor insanin.

zaman insanin elindeki en onemli, en degerli, en kiymetli seydir ve ne kadar basarili, zengin, guclu olursaniz olun gecen zamani geri getirmek gibi bir sansiniz yok. bu yuzden ne yaparsaniz yapin bunun bilincinde olun ve gecen zamanin kiymetini bilin. belli bir disiplin gelistirin ve hayatinizi bu disipline gore idame edin. mesela gunde 2 saat bilgisayar/ps/xbox oynayacaksaniz bu 2 saati gecmesin. oturup gencliginizin en guzel yillarini gunde 7-8 saat internette dolasarak veya bilgisayar oynayarak harcamayin. bu vaktin degerini sonradan anlayacaksiniz. hayatinizin her anini bir seylerle doldurun. bos oturmayin.

20'li yaslarin sonuna kadar belli konularda bir disiplin olusturdunuz olusturdunuz, ondan sonra bunu olusturmak cok ama cok zor. mesela 20'li yaslarin sonuna kadar her gun banyo yapma, gunde en az 2 kere dis fircalama, haftada 4-5 gun spor yapma gibi disiplinler edinmediyseniz bu yastan sonra edinmeniz cok ama cok zorlasiyor.

eger 20'li yaslardaysaniz omur boyu gecerli arkadasliklar kurabileceginiz son sanslariniz geliyor. belli bir yastan sonra kuracaginiz ve baslatacaginiz arkadasliklariniz daha resmi olacaktir ve samimiyete ulasmak daha zor olacaktir. bu yuzden 20'li yillarinizi bu konuda da en iyi sekilde degerlendirmeye bakin.

kendinizi donanim olarak gelistirebildiginiz kadar gelistirin, alabildiginiz kadar sorumluluk alin. zamaninda biri bana "hayatta insanlarin sana verecekleri deger aldigin sorumluluklarla dogru orantilidir" demisti. sakin "aman yapamam, beceremem, elim tutmaz" demeyin, elinizi korkak alistirmayin. bir seyi yapmaya calisip beceremezseniz en azindan ders almis ve kendiniz hakkinda yeni bir seyler ogrenmis olursunuz. yabanci dilden tutun teknik konulara kadar 20'li yaslarin sonuna gelmeden ogrenebildiginiz kadar sey ogrenin, gelisebildiginiz kadar gelisin ve mumkun oldugunca donanim sahibi olun.

kendinizi taniyin. gucunuz nelere yeter, nelere yetmez, nelere tolerans gosterebilirsiniz, nelere gostermezsiniz, guclu ve zayif yanlariniz nelerdir, bunlari cok iyi ogrenin. insan kendisini taniyamazsa hicbir seyi ogrenemez, ogrense de ogrendikleri bosa gider cunku surekli ayni hatalari yaparak surekli ayni tuzaklara duser. en iyi yaptiginiz is neyse onu kesfedin ve o alanda varolan yeteneginizin korelmesine izin vermeyin. herkesin cok iyi oldugu, yeteneginin cok ust duzeyde oldugu en az bir konu vardir ama cogu insan kendi yeteneginin ne oldugunun farkinda degildir. ozel yeteneginizin ne oldugunu kesfedin (deneme yanilma yontemiyle) ve o isi meslek olarak yapmaniz mumkun degilse bile (finansal kaygilardan dolayi) surekli pratik yaparak gelistirmeye bakin.

ask iliskilerinde kimsenin kulu/kolesi olmayin. bu tur iliskileri abartmadan yasayin. sizi istemeyen birinin pesinde yillarca dolasip omrunuzu heba etmeyin, yine sizi cok seven ve deger veren birini ottan boktan meseleler yuzunden kirip hayatinizdan uzaklastirmayin. bir iliski olmuyorsa olmuyordur. bazi iliskiler goruyorum, iliskinin kendisi 1 sene, "uzatmalari" 3-4 sene suruyor. hayatinizi bok etmek istiyorsaniz bu tur iliskiler sizin icin birebir ama duzgun bir hayata sahip olmak istiyorsaniz bunu kendinize yapmayin.

(klasik turk hatasidir) biriyle tamamen samimi olmadan enseye saplak, gote parmak sakalar yapmayin. biriyle tanistiginizda en basta bir resmiyet olur ve o kisiyi taniyip belli bir samimiyete ulasmak zaman alir. bu surec icinde karsidaki adam nelere kizar, nelere kirilir, sabri ne kadardir bilemezsiniz. gidip de 6 aydir tanidiginiz bir adama 10 yillik arkadasinin yaptigi samimiyette sakalar yapip adami kaybetmeyin. bu hata yurtdisinda turkler'in siklikla yaptigi bir hata cunku canayakin bir millet oldugumuz icin biriyle tanisinca hemen samimi olmak istiyoruz. bu tur seyler vakit alir.

yurtdisi demisken, imkaniniz varsa mutlaka yurtdisi tecrubesi edinin. yurtdisi demisken akliniza almanya'ya gidip oradaki turk mahallesinde turkler'le takilmak gelmesin. yine paris'e, new york'a gidip avm'lerde gezip geri gelmek de gelmesin. farkli insanlarla tanisin, farkli kulturleri taniyin, bazen bildiginiz herseyi unutup sifirdan baslayin ki eski ogrendikleriniz sonradan ogreneceklerinizi etkileyip kirletmesin. yabanci bir ulkedeki biri bir sey anlatirken "elin amerikali/avrupali cahili ne bilsin" diye yaklasmayin, en cahil, en aptal insanin bile karsisindakine ogretecek/anlatacak bir seyi olabilir. kaldi ki biraz oturup konusunca karsinizdaki insanin hic de cahil olmadigini, oldukca donanimli oldugunu gorebiliyorsunuz. onyargilarinizi yikmak icin yurtdisi tecrubesi cok onemli (bununla birlikte turkiye'de de daha once hic gitmediginiz bir yere giderek bunu tadabilirsiniz. mesela batida buyuduyseniz dogu illerini ziyaret ederek ise baslayabilirsiniz).

kendi ayaklariniz uzerinde durmayi ogrenin. gidip 30'lu yaslara kadar, anne babanizla yasarsaniz ve onlar sizi bir yavru kediye bakar gibi el bebek gul bebek buyuturse hayata atildiginizda cok ama cok zorlanirsiniz. kendi kendinize yetmeyi ve yukarda dedigim gibi sorumluluk edinebilmeyi ogrenin. eger anne babanizin cok ustune duserek yetistirdigi biriyseniz en basta eliniz korkak alisacaktir ama korkmayin, bu tur seyler zamanla ogrenilir. olaya sadece finansal da bakmayin, mesela bir yemek yapmayi, temizlik yapmayi, gomlek katlamayi ogrenin.

markette sekerleme ve oyuncak reyonuna saldiran cocuklar gibi olmayin. sabirli ve sakin olmayi ogrenin. hayatta elde etmek istediginiz seyleri calisarak ogrenebileceginizin bilincini edinin. kisa yoldan zengin olma hayalleri kurmayin, zaten kisa yoldan zengin olmayi vaadeden yontemlerden cogunun amaci sizi soymaktir. bir kek 100 derecede 40 dakika pisirilmesi gerekiyorsa ve siz onu 200 derecede pisirip 20 dakikada bitirmeye calisirsaniz keki yakarsiniz. sabirli olmayi ogrenin ve yasadiginiz andan zevk alin.

yasadiginiz sehirde/kasabada/mahallede/koyde/ulkede (her neyse artik) mutlu degilseniz omrunuzu orada heba etmeyin, daha mutlu olacaginizi dusundugunuz bir sehre/kasabaya/mahalleye/koye/ulkeye gitmenin yollarini arastirin. bunu ne kadar genc yasta yaparsaniz o kadar az sorun yasarsiniz. evlenip coluk cocuga karistiktan sonra insanin bir yerden bir yere gecmesi, hayat stilini degistirmesi 10 kat zorlasir.

hicbir ama hicbir konuda fanatiklik yapmayin (futbol, siyaset, din, muzik...vs). en yakin arkadaslariniza/akrabalariniza sirf farkli renklere gonul verdi, sirf farkli muzik turunden hoslaniyor diye dusmanlik beslemeyin. sizin "ugruna olurum, yanarim biterim" dediginiz futbolcularin, siyasilerin, sarkicilarin hicbirinin umurunda olmadiginizi unutmayin. birak kendi ulkesini, baska ulkelerin takimlari icin bile fanatiklik yapan var. adam turkiye'de yasiyor, los angeles lakers uzerinden fanatiklik yapiyor. los angeles lakers'in her macina giden dogma buyume los angelesli adam bile fanatiklik yapmiyor. adam belki 300 dolar verip maca gidiyor ama takimi yenilirse "tuh yenildik, neyse eve gidip jennifer'a atlayayim bari" diyor. zaten ugruna yanilip bitilen futbolcular da mac bitince 10 dakika uzulup sonra keyifli hayatlarina geri donuyor. sen uc kurus maasindan ayirdigin parayla "takima destek" olsun diye lisansli urun aliyorsun, futbolcular o yunan adasi senin, bu yunan adasi benim, o manken senin, bu manken benim atlayip duruyor.

cesitli takimlarin futbolcularinin yoneticilerinin arasindan su sizmazken taraftar birbirini yiyor. bu tuzaga dusmeyin. yemin ediyorum futbol izlemeyi biraktigimdan beri (dunya kupalari ve belli basli uluslararasi maclar haric) hayatimdaki stres katsayisi 10 kat dustu. "futbol izlemeyi birakin" demiyorum ama futbolu cogu zaman oynayan oyuncular bile seyirciler kadar ciddiye almiyor. su hayatta futbol dahil hicbir konuda fanatiklik yapmaya degmez.

bir konuda belli bir gorusunuz varsa sadece o gorusu destekleyen degil, zit goruste kitaplar da okuyun. atiyorum, eger siz siyasi olarak "x" gorusune sahipseniz ve sadece "x" gorusunu destekleyen kitaplar okursaniz cok fazla sey ogrenmezsiniz cunku zaten "bildiginiz" veya "bildiginizi dusundugunuz" seyleri teyit edersiniz. arada "z" "w" "v" goruslerinin de kitabini okuyun. korkmayin, davanizdan sizi kimse geri ceviremez ama farkli gorusler hakkinda fikir sahibi olmak insanin ufkunu acar. hicbir sey kazanamasaniz bile karsit arguman gelistirmeyi ogrenirsiniz.

hicbir sey icin gec degil! kucukken icinizde ukte kalan bir oyuncak mi vardi? gidin o oyuncagi alip oynayin. icinizde hicbir sey kalmasin. bazi seyleri gec yasamak hic yasamamaktan iyidir.