Hayatta Tanımlayamadığımız Pek Çok Şeyin Tanımı Olan Kitsch Tam Olarak Nedir?

Hakkında pek çok tanım olan ancak kısa ve net bir şekilde anlaşılması güç olabilen bu tarzı hazmettikten sonra, hayatın içinde buna örnek olabilecek pek çok şey görebilmek mümkün.
Hayatta Tanımlayamadığımız Pek Çok Şeyin Tanımı Olan Kitsch Tam Olarak Nedir?

kitsch; looney tunes kahramanlı, veya koskocaman dkny yazılı ucuz pazar t-shirtlerinden gayet pahalı pop-art tasarım objelere kadar bir çok şeye yakıştırılabilen geniş ve kafa karıştıcı bir kavramdır.

bir yandan adi, taklit, ucuz, kalitesiz; öte yandan şaaşalı, parıldayan, fosforlu, rengarenk, pahalı bir şey de kitsch olabilir. kitsch'in bu kadar uzak iki noktaya kayabilmesinin sebeplerinden biri, hem farkında olmadan kitsch olan bir objeye, hem de bilerek kitsch yapılmış bir objeye aynı ismin verilmiş olmasıdır. oysa ki gerekli olabilecek bir ayrım için, kastı yapılan kitsch'e camp ismi verilmiştir.


kitsch; en öz anlamıyla imgelerde, objelerde, filmlerde, müzikte, giyimde, fikirlerde ortaya çıkabilecek işlev ve form uyumsuzluğu/çelişkisidir

içerik söz konusu olduğunda biçim absürd ve yapay duruyorsa işte o şey çok yüksek ihtimal kitsch olur. popüler kültürün zevksizliğinden; yegane bir şeyi çoğaltarak, yayarak basitleştirmesinden "kitsch" yakıştırması yapılabilecek birçok şey ortaya çıkar. ünlü ressamların ünlü tablolarının sokakta iki buçuk milyona satılan posterleri, hele hele dali bıyıklı mona lisa veya esrar içen melekler kitsch değil, kitsch'in de ötesidir. bunlar söz konusu olunca parodi ve pastiche (eski var olandan örnek alınarak yapılan) kavramları da ortaya çıkıverir. pastiche, bir şeyin saygı duyarak yapılan taklidi olurken, parodi ironik ve dalga geçme amaçlı yapılan taklittir. baz luhrmann'ın, romeo ve juliet'te kastı olarak kullandığı bir çok kitsch obje göze çarpar. neon ışıklı haçlar ve coca cola fontuyla yazılmış love yazısı, shakespeare'in geçmiş yüzyıllara ait eserinin pek bir modern uyarlamasında camp ya da parodi olarak ifade edilebilir.


dekorasyonda kitsch denince akla taksim'deki naregatsi gelir direk. ismini ermeni şairden alan bu mekanda, etrafa yerleştirilen hiç bir şeyin gerçek amacı ile alakası yoktur; her şey son derece abartı, göz alıcı, fosforlu, renkli ve süslüdür. buranın bir cafe olduğu düşünüldüğünde vitrin mankenlerine, tavandan sarkan masalara kitsch demek ayıp olmaz. bunun gibi şimdilerde pek moda olan alessi ve starck tasarımı mutfak gereçleri de, amaçlarından çok başka şekillerde sunulduğu üzre kitsch olarak adlandırılırlar; fakat dünyadaki her süslü şeye de kitsch denirse bunun bir sonu olmaz gibi.

Starck tasarımı bir mutfak.

alternatif müzik kavramı artık kitsch'tir. çünkü alternatif müzik yapan gruplar artık üreye üreye her yeri sarmış, popülerin popüleri olmuşlardır. allahtan biletix az çok bu ayrımın farkındadır! türk pop müziği sanatçıları da amerikan pop müziğinin çok kötü bir taklidi olarak kitsch sınıfında yerini alabilirler. arabesk keza, türk pop müziğinden 10 kat daha özgün ve iyi olmasına rağmen, o da bokunu çıkaranlar tarafından anlam kaybına uğramış, mağdur alt sınıfın feryadıyken para babası imparatorların "geçim" kaynaklarından yalnızca biri haline gelmiştir; bu şarkıların remixleri bilem yapılmıştır. sonuç olarak alakasız, absürd, adı, abartı süslü her şeye "aha, kitsch" demek haddimiz değildir tabii, fakat iyice sindirildikten sonra çok gözle görülür bir kavram haline gelir kitsch'in her çeşidi.

Sözlük yazarı "semrin", kitsch'e günlük hayattan örnekler vermiş

kitsch mesela, çok ünlü çok zengin biri çok lüks bi yerden çıkarken kameraya takılan, para dilenen sokak çocuğu gibi... bi tarafta kırmızı halı ve mekanın girişindeki bodyguard denen modern zamanın ısır diyince atlamayı bekleyen iki ayaklı köpekleri, neon lambalar ve dışarı taşan dum tıs dum tıs sesi, bi yanda aldığı parayı büyük ihtimalle onu çalıştıran babasının mahallenin meydanından gelen darbuka sesleriyle rakı içmesine harcayacak olan sümüklü sokak çocuğu...

havuzlu mavuzlu, ışıkları kendiliğinden yanan, aşağıdan kapı çalınca kim olduğunu gösteren kameralarla dolu, 200 bilmem ne kaç metrekare plazanın manzarasından görülen bim tabelası...

dünyadaki en karizmatik duruşlu olduğuna kanaat getirilen adamın, ameliyattan 5 dakika önce 3-4 bücürük öğrenciyi el işaretiyle etrafına toplayıp, röntgene bakıp "şimdi argadaşlar" diye iç anadolu şivesiyle konuşmaya başlaması...

beylerbeyi'nde starbaks muadili roberts coffee'nin tam 5 adım ötesinde yıllardır mustafa keserin sahne alması...

avrupa'da bi hard rock kafenin önünden sabahın ilk ışıklarıyla geçerken fark edilen, gurbetçilerden birinin tam da o kahverengi uzun tabureleri bara kaldırıp paspas yaparken son ses "bir teselli ver"i dinlemesi...


sonra, duygu yumakları da kitsch örnekleridir

sinirden artık bütün boyun damarları kalp yetersizliği olmaksızın da belirginleşmişken, tam böyle "senin ben ananı avradını" diye küfredecekken kendi haline bakıp kahkahalarla gülmeye başlamak...

aşık olunan adamı bütün gün görebilmek için aynı yerde volta atan kızın, adam görünmeye başlayınca keklik gibi sekip tuvalete saklanması...

çok şiddetli kavga edilen adamın bi anda boynuna atlayıp ağlama isteği...

sadece seks yapıcaz bak diye sözleşen 2 arkadaşın bi ay içinde düşündüm de yani yaş oldu 27 hani şimdi hömm diyerek evlenmesi...

şefkatli şefkatli sevişen kızın bi anda şiddetle çocuğun saçlarını çekmesi...

kitsch kitsch denen olay, leş gibi olan sentezlerdir

benim bugünümün kitsch'i, elimde bey lahmacun paketiyle happy moons'a gidip limonlu cheesecake istemem oldu.

kitsch aslında kafkanın çirkinliğini, bülent ersoyun ucubeliğini, zeki mürenin makyajını iğrenç bulmak filan değil... iğrenç bulmayı beklerken garip bi biçimde sahiplenmek.

alman başlayıp türk bitirmek.

anlam verilemeyen absürd durumlar... kitsch anları farketmek lazım, çok komikler..

yaşasın kitsch geber homhomluk.

Kısa bir özetle bitirebiliriz

kitsch anti-sanattır.

birarada olmayan değerlerin biraraya getirilmesinden doğan ucubeler bütünü.
kötü veya zevksizlik olarak değerlendirmemek gerekir. kitsch'in değeri kendi içindedir.

örnek 1: arabesk bir kitsch'dir. arap müziğinden alınan öğelerle türk müziğinin öğeleri biraraya getirilmiş böylece ortaya bir hibrid çıkmıştır.

örnek 2: elvis resimli duvar halıları. elvis batı pop kültürünün bir ikonudur. köyden kente gelmiş bir topluluk da yine batı kültüründe görülen duvara resim asma geleneğine bakıp bunu kendine uygular ama resim olarak değil, halı olarak. vs vs.

(bkz: daha gider bu)

kitsch konusunda uğur tanyeli'nin makaleleri incelenebilir.