Hepimizin Çok Sevdiği Oyuncak Hikayesi Filminin Perde Arkasında Yaşanan İlginç Olaylar

Yapımcıları arasında Steve Jobs'un da bulunduğu 1995 yapımı efsane animasyon filmi Toy Story'nin perde arkasında birçok ilginç olay yaşanmış.
Hepimizin Çok Sevdiği Oyuncak Hikayesi Filminin Perde Arkasında Yaşanan İlginç Olaylar

jobs o zamanlar kendi kurduğu, 'bebeğim' dediği şirketinden kovulmuş, kafa dağıtmak ve para harcamak için batmakta olan şirin, sevimli bir animasyon stüdyosuna, belki tanıdık gelecek; pixar'a ortak olmuştu.

walt disney bir keresinde 'imkansızı başarmak eğlenceli.' demişti. bu yaklaşım jobs'ın kanını ilginç bir şekilde disney'e ısındırıyordu ve bir bataklıkta hızlıca aşağı çekilen pixar'la disney'in arasında bir bağ olduğuna inanıyordu.

steve, disney film bölümü başkanı jeff katzenberg'in daveti üzerine disney stüdyolarına gitmiş, orayı gezmiş ve disney'e 'pixar ile birlikte bir film hazırlamaya ne dersiniz?' teklifinde bulunmuştu. bu teklif yıllar sürecek olan disney pixar birlikteliğinin ilk adımıydı ve oldukça sancılı bir süreç başlıyordu.

katzenberg, steve'in adeta ruh eşiydi. en az onun kadar sinir bozucu, inatçı, egoist, dediğim dedik, aksi ve uyumsuz bir tipti. oyuncak hikayesi o şirin hikayesinin ardında tıpkı bir abd/rusya savaşını yapacaktı. bu savaşta abd; katzenberg, rusya ise ise steve olacaktı ve savaşı 'her şeye rağmen' rusya kazanacaktı.

bundan sonra göreceğimiz animasyonların perde arkasında hep yer alacak ama bizim kim olduğuyla çok da ilgilenmeyeceğimiz pixar filmlerinin eşsiz ustası tonton john lasseter filme bir isim buldu; oyuncak hikayesi.

bu ismin, hikayenin ve karakterlerin ortaya çıkışında özellikle steve'in ve tabii john'un paylaştığı ortak bir inanç vardı. bu inanç; tüm ürünlerin bir öze sahip olduğu ve bir amaç uğruna yaratıldığıydı. bu beni her seferinde büyüleyen bir inanç.

örneğin bir kitaplığın var oluş sebebi raflarında kitapları barındırmaktır. rafları kitap dolu olduğunda sevinecek ve olmadığındaysa üzülecektir. bir telefonun amacı insanların iletişim kurmasını kolaylaştırmaktır veya bir bilgisayar ekranının amacı kullanıcı için arabirim olmaktır.

oyuncaklara gelince, onların varoluş sebepleri çocukların onlarla oynamalarıdır, dolayısıyla oyuncakların korkusu; çöpe atılmak ya da yeni oyuncaklar tarafından pabuçlarının dama atılmasıdır.

yani eskiden vazgeçilmez olan bir oyuncakla havalı, gıcır gıcır yeni bir oyuncağın hikayesi elbette dramatik olabilir. tretmanda şöyle der;

herkes çocukken oyuncak kaybetmenin travmasını yaşamıştır. öykümüz bir oyuncağın kendisi için en önemli olan şeyden, yani çocukların onunla oynamasından mahrum kalışını ve bunu geri kazanmaya çalışmasını oyuncağın bakış açısından anlatıyor. bütün oyuncakların varoluş sebebi budur. varoluşlarının duygusal temeli budur."

bu yeni ve eski oyuncak karakterleri uzun süre değiştiler, değiştiler ve değiştiler.. sonunda eski oyuncak olarak woody'de, yeni oyuncak olaraksa buzz lightyear'da karar kılındı.

ve bu animasyonda dünyada o zamanlar pek rastlayamayacağımız bir şey vardı. örneğin buzz şifonyerin üstünde hareket ediyorken yanındaki lambanın gölgesi onun üzerine düşüp hareket ediyordu ve bunu manuel olarak yapmak neredeyse imkansızdı.

katzenberg'in ters bir adam olduğunu söylemiştim. karakterlerin ikisinin de birbirinden sert olmalarını istiyordu. 'ama bu bir çocuk filmi!' diye itiraz edenler olduysa da katzenberg bunun sadece bir çocuk filmi olmasını istemiyordu.

sonunda -özellikle- woody ve buzz birbirinden gaddar iki karakter olarak değiştirildi. oysa ilk versiyon oldukça yumuşak bir kardeşlik hikayesi gibiydi. bu değişimin ardından woddy, buzz'ı pencereden aşağıya bağırarak şöyle atıyordu;

"bu dünyada oyuncak, oyuncağın kurdudur!!"

ancak bu yüzden woody gerçekten iğrenç birine dönüşmüştü. bir sahnede woody diğer tüm oyuncakları yataktan atıyordu ve slinky'den -hani şu yaylı köpek- yardıma gelmesini istiyordu. slinky bir an duraksayınca woody tüm acımasızlığıyla bağırdı; 'senin işinin düşünmek olduğunu kim söyledi salak!!" ardından slinky, daha sonraları pixar ekibinin kendilerine soracağı bir soruyu sorar; 'bu kovboy neden bu kadar acımasız?'

ve hatta bu sahnelerden sonra woody'yi seslendiren tony hawk, woody için 'ne pis bir adammış bu?' diyecekti.

birkaç ay sonra filmin yarısı bitmişti ve disney stüdyolarına sunum için yola çıktı pixar ekibi. ama beklemedikleri bir tepkiyle karşılaştılar; "bu berbat olmuş!" gerçekten de öyledi lasseter'in dediğine göre; 'bunu gösterirken gerçekten utanıyordum.'

sunumdan sonra pixar'a verilen para kesildi ve oyuncak hikayesi projesi durduruldu.

bu durumda jobs devreye bir süper kahraman edasıyla girdi. "vermezlerse vermesinler beee! bizde para mı yok?" dedi ve disney'e karşı pixar'ın tarafında olduğunu açıkladı. jobs beş kuruşu olmayan pixar'a cebinden para vererek oyuncak hikayesi'nin devam etmesini sağladı.

ardından jobs şöyle diyecekti; "katzenberg woody'nin kötü bir adam olmasını istiyordu ve bizi dışlayınca biz de ona tekmeyi bastık ve filmi baştan tasarlamaya karar verdik."

üç ay sonra woody, andy'nin oyuncaklarının acımasız, gaddar patronu olmaktan çıkıp bilge liderlerine dönüşmüştü. buzz'ın pencereden 'atılma' sahnesi yeniden çekilmiş ve bu düşüş 'buzz'ın bir luxo lamba ile -pixar'ın simgesi- hareket yaparken aşağı kazara düşmesi' olarak değiştirildi.

ancak bu değişimler pahalıya patlamıştı ve disney'in pixar'a ayırdığı 17 milyon dolar yetersiz kalmıştı. jobs, katzenberg'i sıkıştırdıkça sıkıştırıyordu. 'ancak ondan beklenecek ölçüde inatçıydı' diyordu daha sonra katzenberg ve sonunda dayanamadı;

"yaratıcılığımızdan faydalandığınız yetmiyormuş gibi bir de üstüne para istiyorsunuz!!"

bu kez deli deliyi görünce sopasını saklamamıştı. ama steve pes edecek biri değildi. üstelik katzenberg de son derece haksızdı. ve jobs galiba hayatında bir yerlerde ilk kez küstahlığında haklıydı.

jobs film ilerledikçe hazır olan kısımları defalarca izliyordu. larry ellison; 'artık bu bir işkenceye dönüşmüştü' diyecek kadar ileri götürmüştü steve. filmde her şeyin mükemmel olmasını istiyordu ki bu mükemmeliyetçilik ona babasından miras kalmış yegane şeydi.

(bir parantez açalım. steve'in mükemmeliyetçiliği küçüklüğünden geliyor. babası bahçe çitlerine çivi çakarken çaktığı çivilerin düz kalmasına çok dikkat ediyordu ve steve'in 'kimse görmeyecek ki ama?' sorusuna 'bu benim bileceğim iş. kak atletimi ve çayımı getir' yanıtı onu çok etkilemişti. tamaam, şaka :) babasının kimse görmeyecek bile olsa işini mükemmel yapması onu büyülemişti. bunu hayatı boyunca asla unutmadı ve apple'ı piyasanın 10 yıl ötesinde ürünler üreten bir şirket haline getirdi. her ne kadar bugün öyle olmasa da.)

artık kasım 1995'teyiz.

toy story'nin ilk prömiyeri yapılacaktı bu sıralarda. disney bu prömiyere oldukça özen gösteriyordu ve bunu los angeles'taki dev bir sinema salonu olan el capitan'da düzenleyecekti. -bu isim steve rahmetli olduktan sonra os x'e verildi- bu gösteriye daha sonra ünlü isimler katıldı.

ama bir eksik vardı, o da steve. steve bu prömiyere katılmadı. bana 'korsan olmak varken neden donanmaya katılasın ki?' sözünü anımsatan bir hareket yaptı. başbakanımızın tabiriyle 'korsan bildiri'yi andıran bir 'korsan prömiyer' yaptı. bunu öz vatanında, silikon vadisi'nde gerçekleştirdi. bu kez hollywood starları değil, silikon vadisi starları katılıyordu.

vizyona girdikten sonra oyuncak hikayesi yılın en yüksek hasılatlı filmi oldu. ilk haftada amerika'da 30 milyon dolar hasılata, daha sonraları 192 ve dünyada'da toplam 362 milyon dolar hasılata imza attı. üstelik o dönemdeki batman daima ve apollo 13'e karşı. 73 farklı eleştirmenin tamamından olumlu not aldı.

ve artık isyan bayrağını çeken steve rahat durmayacaktı. filmin bir disney mi yoksa pixar filmi mi olduğu tartışmalarında disney'in daima karşısında yer alacak ve bir süre sonra pixar'ın bağımsızlığını disney'den alarak ilan edecekti.

ama bu koşuşturma onun vücudunu farkında olmadan yormaktaydı ve apple'a geri döndükten sonra vazgeçmediği pixar yüzünden yaklaşık 9 yıl sonra yakalanacağı kanserinin zemini hazırlanmış olacaktı.