"Her Şeyin Teorisi" Filmine İlham Veren Sicim Teorisinin Sade Bir Açıklaması

Sicim Teorisi kuantum ve görelilik kuramını birleştirerek evreni açıklama vaadinde bulunan, gizemi henüz çözülememiş bir kuram. Sözlük yazarı "limon kimyon zorro" teoriyi sade bir şekilde güzelce özetlemiş.
"Her Şeyin Teorisi" Filmine İlham Veren Sicim Teorisinin Sade Bir Açıklaması
iStock.com

fizikçiler haklı olarak bu tarz tartışmalı teorileri insanlara anlatırken karşılarındaki insanların zeki insanlar oldukları kabulüyle yola çıkıyorlar. o nedenle de halkın geneli konunun başında baygınlık geçirerek kendini öğrenmeye kapatıyor.

ben fizikçi olmadığım için ve daha ötesinde kendim öğrenmek istediğim için konuları yoğurarak mama kıvamına getirebiliyorum. bu süreçte çeşitli deformasyonlar oluşuyor teknik anlamda ama ortaya çıkan sonuçtan memnunum. bu anlamda benim yazdıklarımı ilgisi veya merakı olan insanların önemli teorilere sızması için kullanabilecekleri kömürlük kapıları olduğunu düşünebilirsiniz. konuyu doğru düzgün öğrenmek isteyenler sonrada paşa paşa çıkıp ana kapıdan girmeye çalışabilirler.


teoriye gelirsek basitçe sicim teorisi evrende var olduğunu bildiğimiz, varlığı ve etkisi ile ilgili elimizde kesin veriler olan 4 kuvvetin tamamını açıklayabilecek bir teori olmalı diye yola çıkarak ortaya koyulmuş bir teori. kafanız karışır gibi oldu ama olmasın ben anlıyorsam siz de anlayabilirsiniz. bu konu kuantum teorisinin mekanizması gibi beynimizi yakmamızı gerektiren alanları içermiyor.

bu 4 kuvvet şunlar;

1) yerçekimi (kütle çekimi - gravity)
2) güçlü nükleer kuvvet
3) zayıf nükleer kuvvet
4) elektromanyetizma

bunlardan ilkini einstein genel görelilik teorisi ile gayet mantığa uygun olarak açıklıyor. zaten aralarında bizim en aşina olduğumuz da bu aslına bakarsanız.

einstein diyor ki; uzay zaman düzlemi kütle ile şekil değiştirebilen bir dokuya sahiptir. kütle dört boyutlu evrenimizin yapısını değiştirir ve bu nedenle oluşan çukurlarda maddeler birbirlerine çekimsel bir güç uygularlar.


ancak karışıklık işte bundan sonrasında başlıyor. einstein'in de çok uzun yıllar kafa yorduğu gibi bu teori atomaltı dünyada yani çok küçük boyutlarda böyle işlemiyor. elimizde varlığından emin olduğumuz tek evrenin tüm kuvvetlerini açıklayabilecek tek bir teori olmalı ama yok. küçük boyutlarda başka büyük boyutlarda başka işleyen fizik diye bir şey olmasını kimse istemiyor ancak hepsini açıklayacak bir teori de bulamıyorlar.

konunun detaylarına girmeden önce şu kalan kuvvetlerin de ne olduğunu açıklayalım sıkıntıdan ölmeyin. güçlü nükleer kuvvet atom çekirdeğinde bulunan proton ve nötronları birbirine yapıştıran kuvvet. kütle çekimine benzemiyor hatta birbirleri ile uyumsuzlar. zayıf nükleer kuvvet ise radyoaktif bozunmadan sorumlu. alfa beta gama ışınlarının var olmasının, nükleer felaketlerin bu kadar korkunç olmasının ve bizim açımızdan evrendeki çoğu küçük felaketin var olmasının sebebi kendisi. elektromanyetizm ise ışığın elektriğin ve manyetik alanların oluşmasından sorumlu ve hayatımıza en direkt etki eden kuvvetlerden biri.


bunlar evrenimizi oluşturan 20 farklı belirlenmiş değişkeni kontrol eden kuvvetler ve ideal dünayda bu dördünün tek bir teori ile doğru düzgün anlaşılabilir olabilmesi gerekli. birini açıklayan bir matematik fonksiyonun ötekini imkansız hale getirmesi bir şeyleri yanlış yaptığınızın kanıtı aslında. çünkü bu kuvvetler varlar ve biz onların evreninde insanız.

oysa günümüzde halen kütle çekimini açıklayabilmek için genel görelilik teorisi kullanılırken geri kalan üçü için kuantum teorisi kullanılıyor.


büyük şeylerin fiziği ile küçük şeylerin fiziği uyumlu çalışamıyor. bu durumda 1968 yılında ortaya atılan sicim teorisi konuyu tatlıya bağlamak için sicim denilen yeni bir atomaltı varlığı tanımlıyor. kendisi parçacık değil, madde de değil halka şeklinde bazı görüşlere göre ise de iplik şeklinde bir enerji alanı.

peki nerede bu sicim derseniz de atomun yapısına biraz değinmemiz lazım.

atom çevresinde elektronlar dönen bir çekirdekten oluşuyor malumunuz ama bir fizikçi için konu burada bitmiyor hatta yeni başlıyor. cern'deki hızlandırıcının ilkel atalarını kullanan araştırmacılar çok uzun yıllardır bu atomlardan basit olanlarını alıp (genelde hidrojen atomu) birbirlerine çok yüksek hızlarda çarptırarak bir atomun daha temel parçalarını oraya çıkarıyorlar. aynı araba kazasında olduğu gibi bazı hafif parçalar kaza bölgesinden çok uzağa fırlıyor bazıları parçalanan kaportadan kısa mesafe uzaklaşıp orada duruyor ve biz de böylece bir arabayı oluşturan parçaları ağırlıklarına, fırlarken çizdikleri rotaya bakarak kategorilendirebiliyoruz.


proton ve nötronun içindeki quarkları da bu sayede keşfettik. quarklardan zaman içinde o kadar çok bulundu ki isimleri latince alfabede kullanılan harfleri bitirdiğinden ikili kombinasyonlara varmak zorunda kaldı. işte sicim teorisyenleri sicimlerin bu quarkların içinde yaşadıklarını onlara kendilerine has yükleri ve karakteristiklerini verdiğini iddia ediyorlar. öte yandan bilinen dört boyutlu evrende bu sicimlerin davranışlarını karşılayacak alan olmadığından sicimlerin en az altı en çok yirmi farklı boyuta ihtiyaç duyduğu yer de burası. nasıl dörtten fazla boyut olabilir diye merak edenler kendisi araştırsın buraya yazarsam siroz olursunuz.

bu sicimler o kadar küçükler ki bir atom dünya kadar büyütülse içindeki sicimlerden biri tek bir ağaç boyutunda olurlardı. yine de etkileri tüm evrenin dokusunu değiştirecek kadar güçlü çünkü kendilerine has titreşimleri her maddeye kendine has özelliklerini veriyor.


peki nasıl oluyor da bu sicimler büyük cisimlerin fiziği ile küçük cisimlerin fiziği arasındaki sorunu çözüyor derseniz özetle atomaltı dünyadaki kuantum belirsizliklerini sicimin titreşim karakteristiğine bağlayarak atomaltı dünyanın saçmalığını yatıştırıyor fizikçiler. daha da basitçe anlatmak gerekirse küçük boyutlarda yaşanan ne kadar garip şey varsa bunun suçunu sicimciğe atarak konuyu tatlıya bağlıyorlar. parçacık fiziği tüm boyutlarda daha tutarlı işlemeye başlıyor.

ancak bu teorinin söylediklerini kanıtlayan bir deney yapılması şu anki teknoloji ile mümkün olmadığından fizik dünyası da sicim teorisine "felsefi bir yaklaşım" diyenlerle "konuyu en iyi açıklayan teori budur" diyenler arasında ikiye bölünmüş durumda. bizim gibi normal zekada, fizik eğitimi sınırlı bireylere ise bu noktada çok havalanmadan saygı duymak düşüyor.


şahsen ben bu seviyedeki fizik hakkında merakımı gidermek için araştırma yaparken bile önümü ilikliyorum. sağda solda sicim micim bunlar boş iş diye gezinen biri varsa vurun ensesine yollayın gitsin. fizik çok güzel yahu, neredeyse sihir.

üstelik gerçek.