İkili İlişkilerimizde Çok Kitap Okuma Mevzusunu Gerçekten Kriter Olarak Almalı mıyız?

Hepimiz karşı cinsle olan ilişkilerimizde kendimizce bazı kriterler belirleriz ve karşımıza çıkan insanlarda bu kriterlerin ne kadar karşılandığına ister istemez dikkat ederiz. Sözlük yazarı "apedron", çok kitap okumanın bu kriterlere dahil olup olmadığını irdelemiş.
İkili İlişkilerimizde Çok Kitap Okuma Mevzusunu Gerçekten Kriter Olarak Almalı mıyız?
iStock.com


insanları süpermarketlerdeki ürünler misali belirli kategorilere sokma ve raflara dizme tembelliğinden yakınıyor olsam da itiraf etmeliyim ki karşı cinsle ilişkimde dikkat ettiğim bir unsurdur kitap okuma alışkanlığı. gerçi bir insanın genel kültürünün yüksek olması salt kitap okumaya bağlanabilir mi, kuşkum var. sözgelimi sinefil olup edebiyattan pek hazzetmeyen insanlar da mevcut. sanat tarihinden, arkeolojiden, bilimden anlayıp borges veya tanpınar ismi zikredilince bön bön bakanlar da var. neye göre kime göre karar vereceğiz bir insanın iyi olup olmadığına?

ayşe kulin, elif şafak, hakan günday, emrah serbes, aslı tohumcu gibi yazarların kitaplarını okuyan bir kız vardı mesela hayatımda. evet zahirde kitap okuyordu ama ben yine de kendimi yalnız hissederdim yanında zira zevklerimiz çok ayrıydı. ben julio cortazar'dan, italo calvino'dan, william faulkner'den, ursula k. le guin'den veya ne bileyim mihail bulgakov'dan bahsettiğimde içi sıkılırdı, ya da andığım bazı yazarları hiç tanımazdı. eh ben de onun okuduğu isimleri edebi bulmazdım. edebiyatı sadece vakit geçirme aracı olarak görmesine kızar dururdum.


daha sonra batı kanonuna hakim bir hanım kızımızla bir dönem temas ettik. ikimiz de bataille ve blanchot’ya tapıyorduk. bu ilişki yürür dediğim nadir birlikteliklerimden biriydi galiba. ama bir sorun vardı. kendime narsisist desem de benden beterdi kız. gayet iyi anımsıyorum, her gün amentü gibi derrida ismini zikretmeden yapamazdı. eh, mekteb-i sultaniden olduğu için frankofil biraz. ciddi ciddi ibn arabi - derrida kavgasına tutuluyorduk bazı günler. pseudo dionysios'a hiç girmiyorum bile. nazarımda batı edebiyatı ve düşüncesine meftun olmakla oryantalist olmak arasındaki muvazeneyi tutturamıyordu ve illa kendisinin haklı olduğunu karşı tarafa onaylatma ihtiyacı hissediyordu. hakikaten bunalıyordum yanında, muhtemelen o da söz hakkı olsa aynı şeyleri benim için söylerdi. oysa görünürde tencere kapak misali birbirini bulmuş bir ikiliydik. ne bileyim insan bazen boş boş gezinmek, boş geyikler de yapmak istiyor. insan bazen saçmalamak da istiyor. dağıtmak, aptallaşmak, çocuklaşmak istiyor. böyle zamanlarda kim başında bir mürebbiye gibi dikilen sevgili ister ki? neyse hala iyi arkadaş sayılırız, gün gelir okur falan ayıp olmasın :p

insan hangi cinsel yönelimde olursa olsun aşkta ve arkadaşlıkta aynı dili konuşabileceği, onunla sessizliği pay edebilecek, leb demeden leblebi demek istediğini anlayacak, yanında sesli düşünebileceği birini arıyor. böyle kategorilerden yola çıkarak hedefi tam 12'den vuracağına inanmak kanımca biraz toyluğa işaret. keşke mevzu aynı zevkleri paylaşabiliyor olmak veya genel kültür meselesi olsaydı. ama değil. evet kitap okumak güzel bir alışkanlık ama huy mu demeli, karakter mi demeli bu daha önemli bir kriter. tutmadı mı olmuyor. en iyisi akışına bırakmak, bırakmayınca abiniz gibi ilişki lafı duyunca mahalden topuklayıp kaçan birine dönüşüyorsunuz :)