İlişkilerinde Strateji Kaygısı Gütmeyen Açık Sözlü İnsanların Çok İyi Bildiği Şeyler

Çoğu insan ilişkisinde az da olsa taktik yapar ama bazıları var ki hayatları boyunca taktikle, stratejiyle asla işleri olmaz.
İlişkilerinde Strateji Kaygısı Gütmeyen Açık Sözlü İnsanların Çok İyi Bildiği Şeyler
iStock.com

erkek açısından şöyle açıklıyım. bana göre insan hayatı boyunca 2 kere bu noktadan geçer. 

ilki, henüz ilişki deneyimi yokken gerçekleşir. genelde saftır ve karşısındakine kendisini tamamen açar, güvenir ve savunmasız bir şekilde ilişkisini yaşar. çoğu zaman hüsrana uğrar. her hayal kırıklığından bir şeyler öğrenir ve istese de istemese tecrübe kazandıkça bir savunma mekanizması olarak bu stratejileri uygular duruma gelir.

bu noktadan ikinci geçişi ise genelde bu durumdam sıkılıp yorulmaya başladığı zamandır. bizden geçti denir ya hani, bir zaman gelir insan öyle hissetmeye başlar. ilişkilerinde yorulmak istemez. işte bu evliliğe hazır hale gelinen ruh halidir. eğer karşısına kendisine güven veren ve işte bu kız diyebileceği birisi çıkarsa bu noktada güzel bir evlilik yaşayabilir.

aramayayım, neden aramadığımı düşünsün, yanına çok gitmeyeyim, özlesin, kapris yapayım, mesajla kavga ederiz, mesajların arasını açayım, delirsin, sabah küseyim, akşama barışayım, o süre boyunca ölü taklidi yapayım, bir şeye kızmış gibi yapayım, sebebini söylemeyeyim, sorsun dursun, çok zorda kalırsam, çok özledim seni ondan, gibi bi cevap veririm, sürekli beni düşünmesi için elimden geleni yapmış olurum böylece... 

gibi, kafasında kırk tilki dolaştıranlara gıcık olan insandır. böyle oyunlarla, insan sürekli kendini düşünmesini sağlayabilir başka birinin. ama bence karşıdaki de manyak değilse, zaman kazanmaktan ötesi olmaz. bir ay geç duyar ''sen daha iyilerine layıksın'' cümlesini en fazla. anlatırken içim şişti yahu nasıl bir azim varsa artık stratejik gidenlerde, sahiden alkışlıyorum. umarım mermeri delersiniz.

ilişkilere savaştaymış gibi bakmayan insandır. tamam savaş da bir ilişkidir ancak duygusal olan bir ilişkiden bahsediyorsak sen karşındakini seviyor musun? evet. o? evet. ee o zaman neden age of empires'da biriniz persleri biriniz osmanlıyı almışsınız gibi davranıyorsunuz? düşünsene;

- çok fil basarsam bence alırım hatunu.

- hah salak topçularıma işlemez benim o surların. sağdan bir atakla bittin oğlum.

böyle bir ilişki sadece savaşta olur, sadece savaş olur. savaşmayın sevişin.

özellikle kadınsa çok yakın bir zamanda terk edilecek ya da aldatılacaktır. neden? 

duygusal davranmak her zaman hata yaptırır, kartları açık oynarsan gizemin kalmaz, gizemini kaybetmek demek de çekiciliğini yitirmek demektir. yani bu insan kaybedecektir arkadaş, hiç boşuna övmeyin tercih ettiğiniz kadınlar belli.

dogalliktan yana olan insandir. yani benim gibidir. yani bok gibidir. 

keske sistemin gerektirdigi tum omurgasiz meziyetlere sahip olsaydim da dunyanin hamina koysaydim. bu duzenin karsisinda durdukca kaybetmek kacinilmaz oluyor zira. hesapsiz insan olmak zor. kafada kirk tane tilki orgy yapmadiktan sonra avuc yalamaya devam edecegiz iste.

(bkz: ışınla beni scotty)

kimdir peki bu insanlar?

-karşısındaki insandan etkilendiyse sevdiğini, hoşlandığını belli edenler.

-"hakkımda ne düşünür" kaygısı gütmeyip canı sevişmek istiyorsa sevişenler.

-karşısındaki hastalandıysa ilgilenip, yemek yapanlar.

-"aman karşımdaki beni her halimle sever nasılsa" deyip, o gün makyaj yapmak istemiyorsa makyajsız gelenler.

-karşısındaki buluşalım dediğinde, eğer boşsa hemen "tamam" diyenler.

-o an güzel vakit geçiriyorsa birlikte daha fazla vakit geçirmek isteyenler.

-kıskandıysa kıskandığını açık bir dille ifade edenler.

peki kazananlar kimlerdir?

-karşısındakinden etkilense, hoşlansa bile bunu ifade etmeyenler. karşısındaki bunu dile getirse bile kendini ağırdan satanlar.

-bu tür fiziksel teması olabildiğince erteleyenler.

-"hesabı erkek öder tabi ki, o hesap ödeyecek ki değerimiz artsın" zihniyetiyle düşünenler.

-karşısındaki kişi hastalandığında "geçmiş olsun cnm yhaa" diyenler.

-her zaman bakımlı ve full makyajlı gelenler.

-buluşalım dendiğinde, boşsa bile "doluyum" deyip, 3-4 gün sonra buluşanlar.

-karşısındaki insanla keyifli vakit geçirse de, sırf masadan ilk "kalkalım" diyen olmak için çaba sarf edenler. böylece karşısındakinin bir sonraki görüşme için fırsat kollayacağını düşünenler.

-kıskandıysa kıskandığını belli etmeyenler.

iki gruptan da arkadaşlarım mevcut. ilk gruptakiler hala bekar gezerken, ikinci gruptakiler sevgili yapıp evlendi bile. işe yarıyor mu, yarıyor. fakat ömür boyu rol yapmak işkence olsa gerek. bunların da tek dezavantajı bu stratejileri ömür boyu sürdürecek olmalarıdır. zira hepsinin de bildiği ve söylediği tek şey, bunları yapmaktan vazgeçip kendileri oldukları gün karşısındaki adamların bunları bırakıp gidecek olduklarının farkında olmalarıdır.
başkasına ait bir karakterin içinde hapsedilmektense, yalnız ama özgür olmak en iyisi sanırım.

ne yazık ki kırılacak ve değersiz hissedecek insandır.

bu insan samimidir. kendini açık şekilde ortaya koyar. şöyle diyeyim de şunu anlasın gibi saçma işlerle vakit kaybetmez. seviyorum diyorsa seviyordur. sinirliyim şimdi diyorsa sinirlidir.
peki ne olur bu insanın sonu? genellikle bu insandan karşı taraf sıkılır ve ilişki sarpa sarmaya başlar. ortada bir sorun yoktur ama bir şeyler ters gidiyordur.

bu kişi eğer erkekse, kız tarafı "beni hiç sevmiyosun :'( " diye ağlanamadığından huzursuzdur mesela. bir aksiyon olmadığından huzursuzdur. bir hareket ister. bir tartışma, bir kavga...

bu kişi kız ise, erkek kızı gizemli bulmadığından sıkılmaya başlar. e içini dışını biliyor artık kız apaçık ortada işte. keşfedilecek yeni bir şey yok. kalmamış. sessiz, sakin, haminne gibi bir kız. nasıl keşfedeceksin?

en kötüsü de iki taraf için gitme korkusu olmamasıdır. strateji yoksa korku da yoktur çünkü. karşıdakinin seni sevdiği, özlediği, el üstünde tuttuğu her halinden bellidir. neden gitsin? bir kavga varsa zaten düzeltmek için uğraşıyor, seni kırmamaya özen gösteriyor, bütün triplerini/atarlarını en samimi haliyle karşılıyor.

telefonlarını her zaman açıyor. mesajlarını her zaman hemen cevaplıyor. kırıldıysa saçma suskunluklar yerine konuşuyor. yaptığı her şeyi sana haber veriyor. bir sorunu varsa ve senle ilgili değilse anlatıyor. sen açık açık biliyorsun onu artık.

utanmasa seni pamuklara saracak, öyle sevecek... bu adam/kadın gider mi hiç? gitmeyecek. sen de biliyorsun. kaybetmeyeceğini bildiğin her şey gibi maalesef o da değersizleşiyor sonunda. sen istemesen de bu değersizliği ona hissettiriyorsun. bilmeden yapıyorsun ama o görüyor, biliyor. ve bir süre sonra kendini değersiz hissetmek dayanılmaz bir hal alıyor. o en samimi haliyle çekip gidiyor işte. sen yine sevdiğini biliyorsun. bu gidişine anlam veremiyorsun belki ama gidiyor işte. ve öyle "ayrılayım da akıllansın, geri dönerim." gitmelerinden değil bu. dönmüyor. akıllansan da dönmüyor artık.

benim bu.

olduğum gibi oldum hep. aşık oldum ve aşkımı söyledim. yarın yokmuş gibi yaşadım aşkımı sevgimi. iyiliğimizden mutluluğumuzdan başka bir şey düşünmedim. arkasından iş çevirmedim. kendimi farklı göstermedim.

sonuç: çok mutluyuz.

ilişkilerinde her zaman mutlu olacak ve karşısındaki insanı da abuk sabuk durumlara düşürmeyecek insandır. 

ilişki başlarken belli stratejilerle- ilişki sanki bir savaş mış gibi- karşısındakinin açığını ya da doğru zamanı beklemez. ne ise odur. alabileceği cevaptan korkmaz. her türlü sorumluluğu üstüne alır ve duygusu neyse açık açık koyar ortaya. baktı ki olumlu yanıt alamıyor, adam gibi vazgeçmesini de bilir. bu her türlü insan ilişkisi için geçerlidir. 

misal bir arkadaşınız var. siz onunla görüşmek istiyorsunuz ama onun vereceği cevabın olumsuz olmasından korkuyorsunuz. bu arkadaşınızla görüşmek için öyle bir durumda olmasanız bile' çok kötüyüm sana ihtiyacım var konuşmamız gerekiyor yanımda olmalısın' gibi stratejilere başvuruyorsanız kendinizi ve o insanla olan ilişkinizi sorgulamanın zamanı gelmiş demektir. 

aşk, arkadaşlık, dostluk, aile ilişkileri strateji üzerine kurulu olmamalıdır. öyle olursa hem karşı taraf hem de kişinin kendisi yıpranır..gereksizdir..rahatsız edicidir.

aklıma geldikçe mesaj atarım, sesini duymak istediğimde ararım, merak ettiğimde sorarım, kızdığımda söylerim, özlediğimde buluşma ayarlarım, derdim olduğunda anlatırım, kötü bir şey olduğunu hissediyorsam sorarım, güvenmiyorsam bunu söylerim... bu kadar düz düşünen, hayatı zorlaştırmayı sevmeyen birisi olduğum için şimdiye kadar anlaşılamadım. taktiklere o kadar alışılmış ki karşıma çıkanlar için çok "marjinal" kaldım. bu kadar düz davranışlarımın yeni bir taktik olduğunu düşünenler oldu. tuzağıma yakalanmamaya çalıştılar resmen.

eğer taktiklerle tanışmamış, bunlara ihtiyaç duymayan birini bulursam elini hiç bırakmayacağım. *hayatı güzelleştirmek için olur, aptal taktiklerle zorlaştırmak için değil. *da aynı şekilde.

uzun vadede kazanan taraf olacaktır.

çünkü bir duruşu vardır, duruma göre şekil almayan sağlam bir karakteri vardır. merak etmesin, duruşu ve karakteriyle her şeyin üstesinden gelebilecektir.