İnsanı "O Taşları Oraya Nasıl Çıkardılar" Diye Düşündüren Kıbrıs Kalesi: Buffavento

Kıbrıs'taki Beşparmak Dağları'nda, deniz seviyesinden 950 metre yükseklikte bulunan Buffavento Kalesi, mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
İnsanı "O Taşları Oraya Nasıl Çıkardılar" Diye Düşündüren Kıbrıs Kalesi: Buffavento

buffavento kalesinin adı italyanca buffa di vento'dan gelir. ismi rüzgara boyun eğmeyen, rüzgardan korkmayan anlamına gelmektedir. denizden 950 metre yüksekte kurulmuş olan bu kale, kıbrıs'ın en yüksekte kurulmuş kalesi unvanına sahiptir ve beşparmak dağları'nın üzerinde bulunan üç kaleden, ortadakidir. 


diğer iki kale, (st. hillarion ve kantara kalesi) buffavento'dan görülebildiğinden, bu kale iki kale arasındaki iletişimi sağlamak için kullanılıyordu. her üç kale de bizans döneminde arap istilasından korunmak için inşa edilmiştir. kale, aşağı ve yukarı kale olmak üzere iki bölümden oluşmuştur. aşağı kale'nin kemerli bir girişi vardır. girişin karşısındaki odalarda erzak saklanır ve bir kısmı da yatakhane olarak kullanılırdı. odaların altında bir de şu sarnıcı bulunmaktadır. yukarı kale'nin kapı ve oda kemerlerindeki, kırmızı tuğla işçilik bizans tarzındadır. burada bulunan kiliseden geride az bir kalıntı vardır. kaleden güneye bakıldığında trodos dağları ve lefkoşa'nın tüm güzelliğini görmek mümkündür. hele bir noktası vardır ki hava açıksa hem girne'yi, hem de lefkoşa'yı bu noktadan görebilirsiniz.


lüzinyanların döneminde (1192 - 1489) kale hapishane olarak kullanılmıştır, adı da "aslan şatosu" olarak geçmektedir. venedik döneminde, adanın savunması için kıyı şehrindeki kaleler önem kazandığından, buffavento kalesi ihmal edilmiştir.

kalenin bir de efsanesi vardır. efsaneye göre kıbrıs, tapınak şövalyeleri'nin egemenliğine girdiği zaman cüzzamlı bir bizans prensesi ve aynı hastalığa yakalanan köpeği, bufavento kalesine kapatılır. bir süre sonra prenses köpeğinin derisinin yavaş yavaş iyileştiğini fark eder. bunun üzerine köpeğini takip eden prenses, köpeğinin her sabah kalenin aşağılarındaki bir kaynakta yıkandığını görür. kendisi de aynı kaynakta yıkanmaya başlayan prensen tamamen iyileşir ve kaynağın bulunduğu yere, bugün ayios ionnis chrysostomos manastırı olarak bilinen tapınağı yaptırır. bu manastır günümüzde askeri bir köy olan güngör köyü'ndedir. karargah olarak kullanıldığından sivillerin manastırı ziyaret etmesi yasaktır. alevkayası'ndaki manastır, sourp mağar adındaki ermeni manastırıdır, buffavento ile bir ilgisi yoktur.


kaleye tırmanmak güçtür, oksijen çarpabilir dikkatli olun. kaleye tırmanırken yaşayacağınız bir diğer güçlük ise ilk basamaktan son basamağa kadar sizinle beraber olan keçi pisliğidir. artık doğal olsun diye mi, yoksa ülkemin turizime verdiği değerden dolayı mı keçiler kale etrafında hürce gezinirler, orasını bilemem.

arabaların park edildiği yerde ise şu anda harap durumda olan bir anıt mevcuttur. bu anıt 27 şubat 1988 yılında kalenin yakınlarına düşen talia havayolları'na ait uçakta hayatını kaybeden yolcular ve mürettebat için yaptırılmıştır. kaleye ulaştığınızda uçağın enkazından geriye kalanları görmek mümkün. sanırım artık sadece bir uçuş takımı falan kaldı. gerisini hurdacılar zamanla yürütmüş diye bir rivayet var.