İnsanoğlunun Salaklığı ile Yok Ettiği Şeyler

Kendiliğinden ya da insan eliyle oluşmuş tarihi değerler olsun, doğal yapılar olsun birçok şey insanlığın beyinsizliğinden yok olup gitmiştir. O kayıplardan birkaç örnek.

misal:

singapur taşı
13. yüzyıla kadar uzanan tarihi ile ve üzerinde henüz deşifre edilmemiş yazıtlar bulunan bu antik kaya singapur nehrinin girişinde dikili idi. 1843 yılında bölgeye gelen ingiliz koloni ordusu bu antik kayayı british museum'a kaldırmak veya alıp başka yere koymak yerine başka bir şey yaptı.
o bölgeye kale yapılması gerekiyordu ve kayayı havaya uçurup hem kanalı genişlettiler hem kalıntıları kale yapımında kullandılar.
kalan bir kaç parçası müzelerde sergileniyor.

Kaynak: govacation.sg
aha

bir diğer salaklık ise amerika'dan.

bundan yaklaşık 3500 yıl önce günümüz florida bölgesinde bir selvi ağacı tohumu toprağa düşüyor ve tutuyor. bir kaç milenyum gördükten sonra 36 metre yüksekliğe ulaşıyor. neler görüyor neler, yüzyıllar geçiyor, savaşlar, medeniyetler, depremler, peygamberler. en sonunda amerikan başkanı ona bir 1929 yılında onurlandırıyor ve ağacın adı "senatör ağacı" oluyor. gelgelelim 2012 yılında sara barnes isimli bir hanımefendi ağaca tırmanıyor. yükseldikçe ortalık biraz kararıyor ve önünü görmek için ateş yakıyor. birden ateş yaprakları ve dalları kaplıyor ve o binlerce yıl direnen ağaç pofff diye yanıp kül oluyor bir kaç saat içinde.
hanımefendi tutuklanıp hapse atılıyor.

aha

19. yüzyıla kadar
benin şehri dünyanın en büyük şehirlerinden birisi idi. portekizli gezginler süslü evleri, geniş caddeleri ile bu şehrin lizbon'dan büyük olduğunu kayda geçer. şehrin merkezinde de oba'nın sarayı yer alıyordu. saray o kadar muazzamdı ki avrupalı oymacılar benzerlerini floransa gibi şehirlerde işlediler.ta ki yine sömürgeci ingilizler gelip yakana dek.

1892 yılında ingilizler benin yönetimi ile bölgeyi sömürmek karşılığında barış imzaladılar. yöneticiler ingiliz kurallarına pek uymayınca ingilizler 10 asker gönderir ama hepsi öldürülür. bunun üzerine ingilizler bir ordu gönderir ve 17 günlük çarpışmanın ardından ingiliz ordusu kenti ve sarayı yakıp yokeder, şehir yağmalanır.
aha

urmia gölü iran'da yeralan ve bir zamanlar dünyanın en büyük tuz göllerinden birisi olan muhteşem bir göldü.
müthiş manzarası, iyileştirici çamurunda insanlar eğleniyor, yüzlerce küçük adasında değişik türde hayvanlarla çok turistik bir yerdi 90lara kadar. ancak hem gölü besleyen nehirler üzerinde kurulan barajlar, hem tuz endüstrisinin olayı abartması sonucunda göl kurudu ve çöle döndü. gölü kurtarmak için milyonlarca dolar harcansa da ölen öldü bir kere. bize ders olur umarım.

bir zamanlar şu görüntü ile meşhur olan göl artık şu görüntü ile arzı endam ediyor.

aha

bundan 15 bin yıl önce fransa'nın güneyinde bir mağarada yaşayan üç-beş insan mağaranın duvarlarına
resim çizmeye karar verirler. çizdikleri resimler günümüze kadar çok iyi durumda kalır. ancak 1992 yılında yöresel protestan gençlik derneğine üye 70 kadar genç "civardaki mağaralardaki grafitileri temizleme ve tarihi koruma" gibi ulu bir uğraş bulur kendine. ellerinde tel fırçalarla mağaralara dalan enerjik ergen dangalaklar bu antik çizimleri de bir güzel silerler ve arkeoloji dalında ig nobel ödülü alırlar.

aha

tabi bütün bu salaklıkların zirvesinde elbette
vahhabilik mezhebine mensup suudilerin mekke'deki tarihi hemen hemen tüm eserleri yerle bir etmesi(ebu bekir zamanından kalma camiyi yıkıp yerine atm koymak gibi) ve işid denen dangalak sürüsünün gördüğü her antik kalıntıyı havaya uçurması var. büyük ödül kesinlikle onların.

edit:
gün geçmiyor ki insanoğlunun salaklıklarıyla ilgili yeni bilgiler öğrenmeyelim canlar.

sozlesmeyi kabul ediyorum dostun eklediği bilgiyi de dipnot ekleyelim:

"mayalar bataklık yakınlarında yerleşirlermiş. bunun sebebi de tarım için bataklık çamurunun daha verimli olmasıymış. hatta bu nedenle sık sık bataklık yakınlarında yerlere göç etmişler.
bu kadar zeki bir topluluk olan mayalar piramit düşkünüymüş. piramit dediysem öyle mısır piramitleri gibi yüksek değil. kendi çapında yüksek piramitler.
gelgelelim bu piramitlerin merdivenlerini kireçtaşı ile yapmaya başlamışlar. bu nedenle ağaç kesmeleri gerekmiş. tam bataklık yanına yerleşeceksin, piramit yapacaksın derken kesilen ağaçlar yüzünden bataklıklar kurumuş ve tarım bitmiş. bu salaklar akıllanmayıp göç ettikleri yerlerde de aynısını yapmaya kalkıyorlar ve sonunda tarım arazilerinin elverişsizliği nedeniyle mayalar yok oluyorlar."

Bamyan Buda Heykeli

bir diğer ultra salaklık örneği de fullgigabyte dostumuzun katkısıyla:

"bamyan buda heykelleri doğu afganistan'da kayalara oyulmuş 2 dev heykel. taliban 2001 yılında dinamitle havaya uçuruyor hangi akla hizmetse. ulan yüzlerce yıl islam hakimiyetinde kalan bu topraklardaki bu eserleri havaya uçurmak kimsenin aklına gelmedi de sen nereden alıyorsun fetvayı?"