İstanbul Valiliği Makam Odasının Sadelik, İncelik ve Minimalizm İçeren Dekorasyonu

İstanbul Valiliğinin makam odasının mütevazı dekorasyonu Ekşi Sözlük'ün gündeminde.
İstanbul Valiliği Makam Odasının Sadelik, İncelik ve Minimalizm İçeren Dekorasyonu

ne kadar mütevazi insanlar tarafından yönetildiğimizi ispatlar.

lahmacunun da bir mikro evren olduğunu ve içinde yaşayan insanlar olduğunu göstermiştir.

lüks dekor diyince varaktan başka bir şey bilmeyen arap bedevisi zevkini yansıtıyor.
bunların fanatiği varoş yeni evli gelin de o iğrenç salon mobilyalarını işte aynı zevkin fakir izdüşümüyle seçiyor.

bu odada çektiğiniz fotoğrafı makine üreticisine gönderirseniz, pardon hatalı üretim diyip yeni bir makine gönderebilirler.

genelde gülüp geçerim ama bazen gerçekten çok üzülüyorum. bi ülke şartlarına bakıyorum, bi yapılanlara bakıyorum, bir de bunlara çanak tutanlara bakıyorum. aklım almıyor. bir allahın kulu da çıkıp dur demiyor.

"bina tarihidir" diyerek açıklanmaya çalışılan rüküşlüktür.

burada beğenilmeyen şey binanın mimarisi değili, dekorasyonu. bina tarihi olabilir. yere bakınca desenli bir zemin üzerine desenli bir halı atıldığını ve üstüne desenli mefruşattan koltuklar konulduğunu görüyoruz. bu da mı tarihi? varaklar zamanının eseridir ama bu döşeme zevki maalesef hala belli bir siyasi-kültürel görüşün (bakın "tarihi" ya da "estetik" demedim) dışavurumudur.

hiçbir tarihsellik bu odadaki uyumsuzluk ve zevksizliği örtbas edemez. bu tarihin kötüye kullanımıdır.

ayrıca bir şeyin tarihi olması onun da kendi içinde eleştirilemeyeceğini göstermez. osmanlı son yıllarında iyice fransız rokoko ve barok modasına sarmıştı. ne kadar girinti çıkıntı varsa o kadar görkemlidir türünden bir yaklaşım imparatorluğun aslında çökmekte olan anlayışını da göstermekte idi. bu anlayış hala yok olmuş değil. ekonominin en sorunlu olduğu zamanlarda saray yapma geleneği sürmekte. cumhuriyet de pek zevkli sayılmaz ama en azından daha düz, devlete yakışır diye düşündüğü kunst mimari ile meclis ve devlet binaları yapmıştı. zaten parası da yoktu ve bu nedenle rüküş olamazdı. biraz asık suratlıdır ama daha sadedir.

keloğlan filmindeki saray dekorlarına benzeyen dekorasyon. gözler biriciki aradı.

her gelen insan için ayrı bir pencere yapılmış.
insan sayısı arttıkça pencere sayısı da otomatik olarak artıyor.

altın suyuna odayı komple batırmışlar