İyi Olmadığını Bile Bile Bir Şeyleri Seve Seve Tüketme Durumu: Guilty Pleasure

Türkçeye "Suçlu Zevk" ya da "Mahcup Zevk" olarak çevrilebilecek bu kavram, aslında hiçbirimize uzak değil. Hangimizin insanlara çaktırmadan sevdiği kötü şeyler yok ki?
İyi Olmadığını Bile Bile Bir Şeyleri Seve Seve Tüketme Durumu: Guilty Pleasure
iStock

bir eserin iyi olmadığını bile bile severek tüketmek denebilir guilty pleasure için. 

sevdiğimiz bir karşı cins mensubuna benzettiğimiz birinin oynadığı berbat bir film, 

küçükken çok zevk aldığımız kimi beşinci sınıf macera romanları, 

ve bunun gibi... 

beğenilecek bir şeyi olmamasına rağmen beğenmek o bir şeyi, ama kimseye çaktırmamak...

minareyi çalanın kılıfı hazırlamasıdır. 

guilty pleasure artık popüler kültüre ve dilimize (türkçeye de "suçlu zevkler" olarak çevirelim) yerleşmiş bir kavramdır ve birilerinin "ıyyy, onları mı dinliyorsun", "öykkk, o diziyi mi seyrediyorsun" çemkirmeleri ve aşağılamaları karşısında kendimizi savunmamıza yarar.

"kötü olduğunu ben de biliyorum," dersiniz. "sevmek suçsa, suçluyum hakim bey," diye de eklersiniz. yani bir nevi bile bile kendinizi cezalandırmaktasınızdır. 

ne bileyim, yazın kumsalda serdar ortaç dinleyip eğlenerek dans etmek gibi. 

ne bileyim, tüm sezon hiçbir bölümünü kaçırmadan desperate housewives izlemek gibi. 

ben bu iki eylemden birini öldürseniz yapmam, diğerini yapıyorum. suçluyum. ama zevk alıyorum. yapacak bir şey yok.

tiksinti desen değil, nefret desen değil, acıma desen değil..garip bir hisler topluluğuyla 10 dakikadır akasya durağı'nı izlediğini fark edersin. işte bu bir guilty pleasure örneğidir. 

değilse de şudur;

(bkz: mazoşizm)

halk arasında "nereden dilime dolandı bu şarkı?" dediğimiz şey;

şöyle de bir kolaj yapmışlar, izliyoruz...