Japon Kültürünün Diğer Kültürlerden Uzak, Bir Hayli İlginç Ast-Üst İlişkisi

Çoğu kültürde görülenin aksine Japonların ast-üst ilişkisini dayandırdığı temeller daha farklı şeylere dayanıyormuş.
Japon Kültürünün Diğer Kültürlerden Uzak, Bir Hayli İlginç Ast-Üst İlişkisi
iStock


sosyal statülerin beşeri yaşamda oldukça önem taşıdığı japon kültüründeki ast üst ilişkisi basitçe yaşça küçük - büyük ilişkisi ya da kıdem olarak ast - üst ilişkisinden daha karmaşıktır. bu yüzden iç grup ve dış grup ilişkisini de idrak etmemiz gerekmektedir. sizin ait olduğunuz grubun iç grup, dışarıda kalan grubun da dış grup olması gerektiği ve bunun hesaplamalarının iyice ölçülmesi çok ama çok önemlidir. 

farklı başlıklarda da ele alınan,senpai, koohai, sensei, deshi vb gibi sözcüklerle ifade edilen bu ilişkinin anahtar sözcüklerini kendi kültürünüze göre yorumlamaya çalıştığınızda sıkıntılarla karşılaşabilirsiniz.

aileden başlayıp ölene kadar süren bu ast üst ilişkisi kimi japonlar için bile sıkıntılar yaratmış, hatta intihara bile sürüklemiş olsa da genelden bahsedecek olursak bu kavram japon kültürünün tamamını doğrudan etkilemektedir. 

doğal olarak da japoncaya da hem gramatik olarak hem de sözcüksel bağlamda girerek kendisini ilk sosyal ortam olan aile içinde göstermeye başlar.

aile? deyince e, o kadar bizde de var. amcalarımıza nenemize dedemize saygıda kusur etmeyiz, ellerini öperiz. yer veririz diyeceksiniz haklısınız. ancak, dedenizle sizli bizli konuştuğunuzu sanmıyorum. (istisnalar vardır ve dedenizle sizli bizli konuşuyorsanız biliniz ki siz de istisna dediğim gruba giriyorsunuz. yazının bundan sonrasında artık bu tür istisnalara değinmeyeceğim.)


ilk konuşma evresinden sonra her dünya evladı gibi japon bebekleri de anneye mamma, mama demeye başlar. daha sonra aile içinde kime ne denmesi gerektiği aile fertleri tarafından ona öğretilir. annesine başlarda kaachan, daha sonra o-kaasan demeyi yine aileden öğrenirler. aynı şekilde babalarına başlarda söylemesi kolay olan papa derlerken, dört beş yaşlarına geldiklerinde toochan ve sonunda o-too-san demeleri öğretilir (yöreye ve aileye göre farklılıklar vardır). anne anlamına gelen okaasan'ın ve baba anlamına gelen otoosan'ın başındaki "o" ön eki, isimlere ya da isimleşmiş eylemlere saygı amacı ile getirilen bir ektir. sondaki "san"ın da saygı ifadesi olduğunu söylemeye gerek bile yok. daha ilk çocukluk evrelerinde bile saygı sözcükleri ile tanışılmaktadır. bunun yazılı bir kaynağı olmasa da kişisel olarak benim naçizane görüşüm, çocuğun aileye daha sonradan dahil olan bir varlık olmasına bağlıyorum. yani ilk başta bahsettiğim iç grup dış grup ilişkisinden yola çıkacak olursak, evlenip bir küme oluşturan anne ve babanın oluşturduğu aileye katılan çocuk dışarıdan sonra gelmiştir ve ona göre de saygı göstermek durumundadır. ancak, ast üst ilişkisinde unutulmaması gereken önemli kurallardan birisi de ast, üstüne onun üstü olduğunu saygısal kavramlarla ifade edebilirken, üstün kendisinden altta olan astları (çocukları dahil) onların daha alt statüde olduklarını gözlerine sokmamaları gerekir.


örnek:

1)sabah uyanan çocuk kahvaltı masasına otururken

çocuk: okaasan ohayoo. (günaydın anne)

anne: ohayoo (günaydın) (doğru)

anne: musuko ohayoo. (günaydın oğlum) (yanlış)

diğer bir tarafta, dış grup olan başka ailelerin çocuklarından bahsedilecekse hatta birlikte iş yaptığınız bir müşteri falansa bebeklerine dahil saygı ifadeleri koymak durumda kalacaksınız. musuko-san, o-ko-sama gibi...

benzerine bizlerde de rastlanır. bebekler mamma, anna,anne demeye başlarken sonra diğer aile fertleri devreye girer ve kendilerine ne denmesi isteniyorsa çocuğa o şekilde seslenilir. örneğin, üç yaşındaki bir erkek çocuğuna dayısı "dayıcığım" derken, teyzesi "teyzeciğim" diye hitap eder... hatta bu alışkanlık haline gelir ve o erkek çocuğu kırkında tohuma kaçan bir tosun olsa bile teyzesi ona "teyzeciğim" diyecektir. aile içi dil eğitimini tadında bırakmak gerekiyormuş demek ki. bir de, türkçede aitlik eki olması nedeni ile sanki koca teyze eşek kadar adama kendi teyzesine sesleniyormuş gibi gözükmektedir (yabancıların gözünden). ancak kimsenin çocuğuna saygıdeğer oğlunuz denmiyor (en azından şu anda). 


gelelim okula. 

ilkokuldan üniversiteye kadar giden yirmi seneye yakın bir süreç içerisinde değişmeyen tek şey, sizden önce o okula girenler sizin senpai'ınız, sizden sonra girenler de koohai'nız olacaktır. ancak yine aynı şey tekrar edecektir. siz üstünüze senpai diye seslenirken, sizden üsttekiler size koohai demeyecek, diyemeyeceklerdir. yani bu ilişki askerde görülen ast üst ilişkisinden ziyade, hayatın akışı içerisinde üsttekilere gösterilen saygının bir göstergesidir. bu da ne sizin senpaiyınızın kölesi olduğunuz anlamına gelir, ne de her önünüze gelen koohainızı sikebileceğiniz anlamına gelir. 


senpai kişisi iyi birisi de olabilir, itin teki de olabilir. siz yine ona senpai dersiniz ki, onu üstadınız ustanız olarak kabul ettiğiniz anlamına gelmez. sadece bir hitaptır. ay ben saygı maygı duymuyorum demem öyle şeyler demeniz japonca için abes olacaktır. sözcük olsa da japoncanın kuralıdır, türkçede sizden yaşça büyük hiç tanımadığınız birisine yol sorarken "baksana, eminönü'ne nasıl gidilir. söylesene" demeniz gibidir. elbette, ağız da beyin de dil de sizin, istediğiniz gibi söylersiniz ama su katılmamış bir gerizekalı olduğunuz özel bir iq testine girme zahmeti göstermeden bile tasdik edilmiş olur. japonca için aynı şey geçerlidir. bu tür sözcük kullanımlarını bilmeniz sizin kibar olduğunuz anlamına gelmez sadece normal, standart bir insan olduğunuzu ve japonca bildiğinizi gösterir.

yinelemem gerekiyor, bahsettiğim ast üst ilişkisi doğal yaşam süreci içerisinde elbette yaş etmeninden etkileniyor gibi gözükse de gerçekte olan yaş değil, kimin oraya önce geldiği ve iç dış gruptan hangisine dahil olduğunuzdur. konu gerçekten o kadar komplike ki, sadece girizgah yapabildim. belki sıkılırsam biraz daha detay veririm.