Kafasına Giren Demir Çubuğa Rağmen Hayatta Kalan Phineas Gage'in İnanılmaz Hikayesi

1823-1860 yılları arasında yaşamış olan bir demiryolu işçisinin akılalmaz hikayesi.
Kafasına Giren Demir Çubuğa Rağmen Hayatta Kalan Phineas Gage'in İnanılmaz Hikayesi


antonio damasio'nun descartes'in yanılgısı isimli kitabı, bu talihsiz adamın hikayesiyle başlar.

neden descartes'ın yanılgısı? şöyle ki, insanı ruh ve beden olarak ayrıştıran (bkz: kartezyen dualizm) descartes, ruhun beyinde oturduğu bir taht, bir benlik noktası gibi bir yerin bulunduğuna inanıyordu. ne var ki, phineas gage'in başına gelen bir kaza, bu dualist anlayışın temelinin zayıf olduğunu ortaya çıkarmıştı.

phineas gage, demiryolu inşaatında kayaları patlatma işinde çalışıyordu. kayaya açılan deliğe metal bir çubukla barut ve kum sıkıştırıyor, sonra kontrollü bir şekilde patlatıyordu. bir gün yine sıkıştırma çubuğu ile barutu sıkıştırırken, barutun patlamasıyla demir çubuk delikten fırlayarak talihsiz işçinin kafatasının içinden geçti. metrelerce öteye düşen çubuk üzerinde beyin parçaları vardı. gage'in beyninin frontal lobları tamamen yok oldu. ama ilginçtir ki, bir kaç dakika sonra bilinci açıldı ve kafasında koca bir delik olduğu halde insanlarla konuşabilir hale geldi! doktora açık bilinçle gitti ve tedavisi de uyanıkken yapıldı. (tedavi dediğimiz de açık yaranın mikrop kapmasını önleyici tedbirler.) gage, bir süre sonra işine geri döndü.


kazadan önce sorumlu, işini takip eden, çevresiyle arası iyi bir insan olan gage, kazadan sonra çok değişmişti. verdiği sözleri tutmayan, hiç bir şey için endişe etmeyen, kendi halinde, ve en önemlisi, hiç bir konuda makul bir şekilde karar veremeyen biri haline dönüşmesi, gage'in çevresindeki insanları da çok şaşırtmıştı. adeta değer yargıları kaybolmuştu, önemli ve önemsizi birbirinden ayıramıyordu. çocuklaşmış, çevresindeki insanlara çocukça taleplerde bulunmaya başlamıştı. bu haliyle işinde tutunamadı ve işten kovuldu.

gage işten kovuluşunu da önemsemedi. halinde kaygı ile ilgili hiç bir belirti yoktu. kafasından geçen demir çubukla sirklerde gösteriler yaptı. insanlar kendisini nereye sürerse oraya gitti. bu haliyle bana oğuz atay'ın 'beyaz mantolu adam'ını hatırlatır.

beyninin bir kısmını kaybetmesine rağmen bilincini kaybetmeyen, ancak kişiliği değişen bu kişi tıp dünyasında önemli bir etki bıraktı. o kadar ki; bazı doktorlar çok sıkıntılı, evhamlı, kaygılı hastalarının frontal loblarını alarak onları bu dertten 'kurtardılar'! operasyonlar çok başarılıydı, ameliyattan çıkan hastalar bir daha hiç bir şeyden kaygılanmıyor, adeta "dünya sikime minare götüme" halinde yaşıyorlardı. ne oldu da bu insanların ruhu bir ameliyatla değişiverdi?

ruh nerededir? descartes'in yanılgısı buradadır. beynin komuta merkezinde oturan bir operatör, doğaüstü bir ruh yoktur. bilinç, benlik, karakter, hepsi bedenimizin kendi tezahürleridir. - diyollaa mateeyalistlee.

kaynak: descartes'ın yanılgısı isimli kitaptan hatırladıklarım.