Kalbimize Kazınan Fedakarlıklarıyla Harry Potter Evreninin En Efsanevi Karakteri: Severus Snape

Usta oyuncu Alan Rickman'ın muhteşem bir şekilde canlandırarak beyaz perdeye taşıdığı Severus Snape, serinin finaliyle birlikte belki de tüm edebiyat tarihinin en sevilen karakterlerinden biri haline geldi. Sözlük yazarı "deathlycrimson" bu efsane karakterin en önemli anlarını ve fedakarlıklarını paylaşıyor.

Severus Snape'in Kronolojik Sırayla En Önemli Anları 


onunla ilgili her zaman kafama takılan tek şey neden kehaneti hemen lord voldemort'a yetiştirdiği olmuştur

bence bunların nedenlerinden en büyüğü zehir gibi zekası olmasına rağmen okulda hep hor görülen bir tip olarak kalmasıdır, en sonunda sevdiği kızın da kendisine sırt dönmesiyle her şeye olan inancını kaybetmiş ve kendini karanlık tarafta daha huzurlu bulmuştur. belki de james potter'dan o kadar nefret ediyordu ki hem harry'nin hem de james'in ölüp lily'nin kendisine kalmasını ummuştu. eminim ki lily'nin zarar görebileceğini düşünmemişti. ama voldemort'a bunu söyler söylemez lily'nin zarar göreceği gerçeğini anlayıp durumu dumbledore'a anlatmıştı.


neden kehaneti söylediği kısmını geçersek ve yaptığı işe genel olarak bakarsak şunu görüyoruz

sevdiği kadının katilinin yok edilmesi adına sevdiği katil için çalışırken... eminim ki voldemort'un yanında bulunduğu her an onun için işkence gibiydi, sadece gelmiş geçmiş en karanlık büyücünün yanında durmuyordu, ayrıca sevdiği kadını acımasızca hemen öldüren birinin yanında duruyordu. ve ona her baktığında tüm bunların suçlusunun kendi olduğunu düşünüyordu ve eğer voldemort'a kehanetten bahsetmese belki de lily'nin bugün yaşayacağını düşünüyordu.


harry ile olan ilişkisine gelirsek

bu snape adına çok karmaşıktı. eminim kendini onun bir gün hogwarts'ta okuyacağına alıştırmıştı ama hiç beklemediği şey harry'yi ilk gördüğü an lily'nin gözlerini göreceğiydi. evet, uzun bir süre snape'in neden harry'yi ilk gördüğü zaman o kadar uzun süre ona baktığını düşünmüştüm. karşısında genç bir james potter duruyordu, zamanında delicesine nefret ettiği kendisine türlü psikolojik işkenceyi yapan james'i görürken aynı zamanda da delicesine sevdiği lily potter'ı görüyordu. lily'nin gözleri ona bakıyordu. ve snape her harry'ye baktığında kendini suçlu hissediyordu. ve ömür boyu taşıyacağı bir borç duygusu hissediyordu, harry'yi kendi canını feda etmeye hazır bir şekilde koruyacaktı. çünkü bu kendini lily'ye affettirebilmesinin tek yoluydu.

bir yandan da harry'ye her bakışının onun canını acıtmasının en büyük sebeplerinden biri de her seferinde harry'nin belki de lily ile kendi çocukları olabileceği ihtimalini düşünüyor olmasıydı. eğer daha iyi bir insan olsaydı, eğer lily'ye sahip çıksaydı harry onların çocuğu olabilirdi...

bunu fark ettikten sonra snape ile harry arasında yaşanan tüm sahneler çok daha mantıklı bir hale bürünüyordu. snape'in harry ve ron'a uçan araba konusunda delicesine kızarken aslında sinirlendiği şeyin o harry'yi korumak için bu kadar uğraşırken harry'nin kendi canını hiç umursamıyor gibi gözükmesiydi. onun aptal bir araba kazasında ölebilme ihtimali snape'i çıldırtmıştı.


aynı şekilde lupin'e de neden bu kadar kızgın olduğu anlaşılıyordu

zamanında kendisiyle alay etmelerinin ötesinde en yakın arkadaşları olan sirius black'in potterların yerini söylediğini düşündüğünden dolayı da lupin'den nefret ediyordu. bu yüzden ki sirius'u ilk gördüğü an o kadar öfkeli bir hale bürünüyor. o potterları korumak adına dumbledore'la anlaşmışken sirius'un onları sattığını bir türlü kabullenemiyordu. ve eminim ki o esnada odada başka kimseler olmasaydı snape sirius'u orada öldürebilirdi.


harry'ye zihnefend öğrettiği sahnelerde ise onun harry'ye aslında ne kadar değer verdiği anlaşılıyordu

harry her ne kadar öğrenme konusunda çok büyük ilerlemeler kat edemese de snape pes etmeden onu aşağılayarak da olsa öğretmek için büyük çaba harcıyor. çünkü voldemort'un hiçbir türlü harry'nin zihnine hakim olmasını istemiyor. harry'nin çatalağız olduğunu anladığı andan beri muhtemelen en korktuğu şey harry'nin gerçekten de dumbledore'un ona zamanında demiş olduğu gibi içinde voldemort'tan bir parça taşıyor olduğu ihtimaliydi. çünkü dumbledore harry'nin bu yüzden ölmesi gerektiğini söylemişti ve snape buna inanmak istememişti. ama onun çatalağız olduğunu gördüğü anda bunun doğru olduğunu anlamış ve bu yüzden de voldemort'un harry'ye hakim olması adına tüm yöntemleri engellemeye çalışmıştır.


kendisiyle ilgili yürek parçalayan anlardan biri de aslında harry dumbledore'un odasında ölüm yiyenlerden saklanırken ona sessiz olmasını söylediği andır

harry'nin orada olabileceği ihtimalini hiç göz önüne katmadığı gibi o an harry'nin ölüm yiyenler tarafından bulunursa hemen öldürüleceğinin ya da voldemort'a götürüleceğinin farkında olduğundan korkmuştu. o dumbledore'u öldürürken harry'nin çıkıp müdahale etmesi ihtimali onu çok korkutmuştu. bu yüzden ona sessiz olmasını söylerken bunu gerçekten de ummaktan başka çaresi yoktu. (tabii bu sahne sadece filmdeydi, kitapta olaylar daha farklı gelişiyor.) ve harry onu arkasından koşarak kovaladığı zaman bellatrix harry'ye saldırdığında harry'nin karanlık lorda ait olduğunu söyleyerek bellatrix'in gitmesine sebep oluyor.


kendisinin verdiği en zor karar ise dumbledore'u öldürme kısmıdır

senelerdir yaptığı role devam etmek ve bu rolü sağlamlaştırmak adına sevdiği kadını öldüren adamın en korktuğu adamı öldürmek durumundadır. ayrıca zamanla bu adamı sevmeye başlamıştır ve onu kaybetmek kendisine büyük bir acı verecektir. ama her şeye rağmen dumbledore'a verdiği söze sadık kalır ve bu noktadan sonra voldemort'un yanında yer alır. ve içten içe nefret ederek voldemort'un yaptığı türlü iğrençlikleri zevk alıyormuş gibi gözükmeye çalışarak izler. mesela ölüm yiyenlerin masasında öldürülen hogwarts öğretmenini izlerken ses çıkarmamak durumunda kalır.


bunları inceleyerek kitapları okuyup/filmleri izlediğimiz zaman yüreğimiz parçalanır gibi hissederiz. çünkü senelerdir nefret ederek baktığımız snape'in aslında harry potter serisindeki en efsane karakter olduğunu fark ederiz. hatta durumu arttırıyorum bence kendisi gelmiş geçmiş en sevilen kitap karakterleri arasında zirveyi oynuyordur. j. k. rowling'in kurguladığı en başarılı karakterdir, yaptığı her hareketin ayrıntısı düşünülüp baştan sonu düşünülerek yaratılan bir karakter olmuştur. tabii onu alan rickman gibi efsanevi bir oyuncunun canlandırması da snape karakterini herkesin sevgilisi haline getirmiştir.

kendisiyle ilgili emin olamadığım bir şey daha neville longbottom karakterinden nefret edip etmediğidir. ona baktığı her an eminim voldemort onu seçseydi lily yaşayacaktı diye düşünmüştür.

bu kadar duygulandıktan sonra iyi gider:

Severus Snape'in En İyi 10 Anı


"after all this time?"
"always."


Muggle'ların, Haline Şükretmesini Gerektiren Durum: Harry Potter Evrenindeki Kısıtlı İş İmkanları