Kayseri Ağzına Has Pek Alışılmadık Deyişlerin Anlamları

Kayseri'de adeta plaza dili ve edebiyatı gibi yerleşmiş konuşma kalıpları.

kalleplemek: baştan savma iş yapmak. mesela temel reis'in yeri süpürdükten sonra çıkan zibili çöpe atmak yerine halının altına tepiştirmesi tam bir kalleplemek örneği.

cıncık: cam parçası (aynı zamanda bayram şekerlerine de cama benzedikleri için cıncık şeker (somuruk şeker) denir.)

cilkez: "hakikaten, gerçekten de"

cücük: civciv (civcive aynı zamanda "civci" dendiği de yaygın olarak görülür.)

alağaz: boş konuşan, geveze (alağız iken alağaz biçimine dönüşmüş gibi görünüyor.)

batman: eski ölçü birimlerinden biri. 8 kilo kadardır. kayseri'de kavun karpuzun kilosunun ne kadar olduğu sorulmaz satıcılara. "batmanı na'adar yiğenim?" denir.

yumuş buyurmak/yumuş tutmak: dedeniz sizi tükkana cağara almaya gönderir. yumuş buyurur yani. siz de goparak tükkandan cağarayı alır gelirseniz yumuş tutmuş olursunuz. paranın üstüne konma ihtimaliniz bulunmaktadır.

patlak: bidon. evet bidon demek. örnek kullanım: "fatma bodurumda 5 kiloğluk yağ patlağı var, onu getir de içine doldurak, gop!" (burada 'gop' efektinin 'koş' anlamına geldiğini belirtelim. sizin anladığınız anlamda "koptum yhaa" gibi bir anlama gelmiyor, "hızlı hareket et" anlamında.

çavsık: "çavsık çavsık kokmak" biçiminde, yani zarf olarak kullanılır. çavsık koku neye benzer derseniz, çürük balık kokusunu ya da pastırma yedikten sonra terin ve idrarın kokusunu örnek verebilirim.

marilleşmek: duygulanmak, hüzünlü bir tablo karşısında burnun kızarıp seğirmesiyle ağlama moduna geçmek. ya da bir çocuk babasını uzun bir aranın ardından gördüğünde utanır, babasını kaçamak bakışlarla izler; baba gelip evladına sarıldığında çocuğun kendini ağlamamak için zor tutması durumundaki halet-i ruhiyeyi de tarif eder. (doğrusu annem sürekli kullanır bu lafı; ama internet ortamında böyle bir harf kombinasyonu hiç bir araya gelmemiş.)

gamgayla kaşınmak: gamga odun parçası demekmiş; ama zannediyorum ki kıymıklı odun anlamına geliyor. yani elinizle tuttuğunuz vakit, elinize batıyor ısırgan otu gibi. şimdi bu deyim, çok zor hayat şartları altında yaşayanlar için kullanılır. misal: "anam, gitmiş şukrü'den para istemiş, şukrü'nün neyi var gııı. bir mayış, sekiz baş horanta. gamgaynan gaşınıyor oğlan, şukrü niitsin?"

dembesek: şaşkın, sersem, beceriksiz anlamına gelir. dembeseağ şeklinde telaffuz edilir.

haleşek kovmak: çok gürültü çıkarmak, yaramazlık yapmak anlamına gelir. evin içinde yakalamaca, kovalamaca oynarsanız haleşek kovmuş olursunuz.

fıstığın hacı ahmet: "senin işin de iş hani" lafına ikame eder. yani mesela; dışarıda kar var, boran var, yağmur var, çamur var. sen de evde gürül gürül yanan sobanın yanında mis gibi bembeyaz yastık, çarşaf, yorgan üçlüsünde keyif yapıyorsun. işte öyle bir durumda senin bu halini tanımlamak için "fıstığın hacı ahmet" denir. (kesin bir hikayesi vardır, orasını bilmiyorum lakin.)

gıcılamak: sinirlenilen insanın üzerine hücum etmek, karşıdakine zarar vermek için ileri atılmak.

toklamak: toklu ile alakası var mı bilmiyorum; ama orta anadolu'da aşırı ot/saman/arpa yiyip çatlama noktasına gelen hayvanlar için kullanılır. tokladığı anlaşılan hayvan hemen kesilir. zira hazımsızlıktan ölmesi an meselesidir. hayvan bu yüzden kesilir ki murdar olmasın, eti yenebilsin. yoksa yapılacak tek şey, ölen hayvanı (genelde koyunlar toklar) köyden uzak bir araziye götürüp köyün köpeklerine dolaylı yoldan ziyafet çekmektir.

Türk Hava Kuvvetleri'nde Plaza Dili ve Edebiyatı Gibi Yerleşmiş Kurum İçi Konuşma Kalıpları