Kedilerin Katil Olarak Başlayan Hayatları Nasıl Oldu da Minnoş Bir Hal Aldı?

Kediler nasıl evrimleştiler? Kedilerin tarihi kadar eski? Kediyi ilk kim evcilleştirdi? Kedilerin evrimiyle ilgili bu ve buna benzer birçok sorunun cevabı içeriğimizde.
Kedilerin Katil Olarak Başlayan Hayatları Nasıl Oldu da Minnoş Bir Hal Aldı?


sizin de evde bir kediniz var mı? 

cevap evet ise muhtemelen şu anda bir balerin zarifliğinde kendini temizliyor, mindere kurulmuş dışarıyı izliyor ya da usul usul kucağınızda uyuyor. siz de ona bakıp meleğin yeryüzündeki yansıması kadar masum olduğunu düşünüyorsunuz.

oysa hepimizin kaçırdığı bir nokta var. asırlardır evlerimizin en tatlı konuğu olan bu hiç büyümeyen çocuklarımızın dünyalarını mama kaplarının, tasmaların, şirin oyuncakların oluşturduğunu zannediyor olabilirsiniz. ancak onların - bizden gizlemeye çalışmadıkları ancak bizim görmezden gelmeyi tercih ettiğimiz - çok farklı bir dünyaları daha var. doğa ana'nın tasarım harikası, belki de ustalık eseri olan bu canlılar tamamen hayatta kalmak ve öldürmek için tasarlanmışlardır. muazzam esnek omurgaları, hızlı refleksleri, sivri pençeleri, keskin kulakları ve öldürme içgüdüleri onlara atalarından kalan en kuvvetli miraslardır. bugün o şirin, pofuduk kedinizi suyun olduğu herhangi bir habitatta serbest bırakırsanız birkaç saat içerisinde kendisine bırakılan mirası kullanarak hayatta nasıl kalabileceğini çözecek ve bununla da kalmayıp amansız bir katile dönüşecektir. hayatta kalmak için öldürmenin katillik sayılmayacağını söylediğinizi duyar gibiyim. maalesef insanlarla kedileri diğer canlılardan tamamen ayıran bir ortak noktaları var: ikisi de yalnızca zevk için öldürebilir. evet, doğru duydunuz. avlanmak kediler için bir spordur ve bunu hemen hepsi - fırsat geçtiği takdirde - yapar. sadece eğlenmek veya hediye vermek için öldürebilirler. bu düşünceye destek niteliğinde; mutlaka içinizden birinin kedisi arka bahçeden ölü bir farenin ya da kuşun bedenini taşıyarak önünüze koymuştur.

peki nasıl oldu da bu denli vahşi bir doğaya sahip olan kediler bundan buna dönüştüler?


hazır olayın kökenine inecekken üşenmeyip en eskiye gitmek istiyorum. kedigillerin ilk ataları elli-altmış milyon yıl önce ortaya çıkmış olan misk kedisigiller'dir. burada ise bu familyanın bir çizimini görüyoruz:


anlayabileceğiniz üzere kedilerin, leoparların, kaplanların vb. üzerlerindeki beneklerin kökeni de buradan geliyor. pek çok kaynakta bu familyanın kedilere benzediği söylense de bence daha çok tilkiye falan benziyorlar. gerçek anlamda kedi diyebileceğimiz ilk tür ise yirmi dört milyon yıl kadar önce evrimleşen proailurus lemanensis'tir ki proailurus zaten "ilk kedi" anlamına gelir. bunlar modern kedi boyutunda, kafatası günümüz kedigilleriyle neredeyse aynı olan, uzun bacaklı, uzun kuyruklu, tropik ormanlarda avlanan canlılardı. bu cinsten antik çağda atalarımızın adeta kabusu olan kılıçdişli kediler ve yalnızca bir türünü evimize aldığımız kediler olmak üzere iki büyük kol oluşmuştur. buraya kadar bunca terime ve gereksiz bilgiye dayanabildiyseniz - ki müteşekkirim - artık minik dostlarımızın en yakın akrabalarından bahsetme vaktimiz geldi.

Proailurus Lemanensis

scientific american'a göre evcil kedinin ataları felis silvestris yani vahşi avrupa kedisi ve felis libyca yani afrika falb kedisidir. vahşi avrupa kedisi'nin dokuz milyon yıl kadar önce ortaya çıktığı tahmin edilmektedir ve ürkekliğiyle tanınır. afrika falb kedisi ise daha geçimli bir türdür, yerleşim yerlerine yakın yaşamaktadırlar ve hatta - biraz sabır ve zamanla - evcilleştirilebilirler bile. bizim felis catus, felis silvestris ve felis silvestris libyca kendi aralarında rahatça çiftleşebilir ancak daha ürkek ve hırçın olan felis silvestris ile felis catus'un çiftleşmesinden doğan yavrular vahşi bir karaktere sahip olurken felis silvestris libyca ve felis catus'un yavruları insana çabucak alışabilir. 

felis catus, on bin yıl kadar önce atalarından ayrılarak tamamen bağımsız bir tür olmuştur. peki ama nasıl?

kıbrıs'ta iki bin dört yılında, dokuz bin yıl öncesine ait bir mezar çıkarıldı ve bu mezarda, evcil bir kediye ait olduğu düşünülen kemikler vardı. bu olayın öncesinde kedilerin çok daha kısa zamandır evlerimize konuk olduğu düşünülüyordu ancak yapılan araştırmalar neticesinde kedilerin ilk olarak yakın doğu'da, bereketli hilal civarında evcilleştirildiği ortaya çıktı. buna dayanarak yerleşik hayata geçen ve tarımla geçinen insanoğlunun, başından beri avcı ruhlu olduğunu vurguladığım vahşi kedilerin fareleri ve haşereleri avlamak amacıyla yerleşim alanlarına yaklaşan kedilere izin verdiğini; karşılık olarak da onları ödüllendirdiklerini ve böylece tıpkı köpeklerde olduğu gibi kedilerle işbirliğine dayanan karşılıklı ve sözsüz bir anlaşma yaptıklarını söylemek çok da zor olmayacaktır. tamamen tahmine dayanarak, bu vahşi kedilerin zamanla insanla kaynaştıklarını ve tarih boyunca güzel olana tapmış olan insanoğlunun kedilerin güzel olanlarını daha çok ödüllendirdiği ve daha samimi yaklaştığı, kedilerin de bu sebepte "daha tatlı" olmaya doğru evrimleştiği bile söylenebilir. (bkz: doğal seçilim)

ancak o zamana dek kediler -muhtemelen- yalnızca etrafı farelerden temizleyen ve karşılığında yemekle ve belki sevgiyle ödüllendirilen canlılardan ibaretlerdi. esasında, kedilerin insanlarla kurduğu kuvvetli duygusal bağın ilk izleri antik mısır'da ortaya çıkmıştır ancak antik mısır'ın aksine dünyanın diğer yerlerinde kediler uzunca bir süre daha av köpeği muamelesi görmeye devam ettiler. bu konuya sonra değinmek üzere devam ediyorum. antik mısırlılar buğdayla besleniyorlardı, bu da pek çok fareyi bölgeye çekiyordu. pek tabii ki farelerin peşinden de en büyük düşmanları olan vahşi kediler geliyordu. demin söylediğim gibi oldu ve mısırlılar bu hayvanların fareleri öldürmesine izin verip karşılığında onlara bakmaya başladılar. bu, mısır'da had safhaya ulaşacak olan kedi sevgisinin başlangıcıydı. mısırlılar kediyi adeta ekinlerini talan olmaktan kurtaran bir tanrı olarak gördüler ve onları kutsal saydılar. hatta öldüklerinde mumyaladılar ve kedilerin ülke dışına çıkarılmasını da yasakladılar.


mısırlıların bu yasağı pek işe yaramış görünmüyor. deniz ulaşımının yayılmasıyla kediler dünyanın dört bir yanına taşındılar. mısır'dan avrupa'ya, kuzey avrupa'ya ve asya'ya. ancak kedilerin tasvir edildiği sanat eserlerinde kedinin henüz "özel bir yere" sahip olup olmadığını pek anlayamıyoruz. yani alıntı yaparak "aile üyesi" ve "avcı" kimlikleri arasında ayrım yapmak çok zor. örneğin bu çalışmada kedi yine avcı sıfatı öne çıkarılarak resmedilmiş.


kemirgenleri yakalaması için evcil sırtlan kullanılan yerlerde ise yine egzotik ve değerli bir hayvandan fazlası değil. dolayısıyla kedi her ne kadar evcil bir hayvan olarak kabul edilmiş olsa da antik mısır'ın aksine dünyanın diğer bölgelerinde "kedi fetişi" olduğunu söylemek zor.

karşılıksız kedi beslemenin başlaması

mid tees vadisi'nde bulunan bir yerleşimde ms 2. ve 4. yüzyıllar arasında bir zamandan kalan küçük bir ev kedisinin kalıntıları bulundu ve bu, kedinin işbirliği olmaksızın bakılıp beslendiği ve yüksek ihtimal sevildiğine dair ilk kanıt niteliğindeydi.

neden mi?

kemiklerin incelenmesi neticesinde muhtemelen ezilmiş veya daha büyük bir hayvan tarafından tekmelenmiş, pek çok yara bereye ve kırığa sahip bir kediye ait olduğu ortaya çıktı. fakat kedi ölmemişti. aksine kemikler kırıkların iyi kötü kaynadığını fakat anatomiyi bozduğu için kedinin kalan ömründe pek de iyi bir avcı olmadığını gösteriyordu. yani bu kedi geçirdiği üzücü kazadan sonra pek bir işe yaramasa da bakılmaya, beslenmeye devam etmiş ve ölüme terk edilmemişti. sahibin kediye acıyıp onunla avlanma-ödüllendirme olmaksızın duygusal bir bağ kurduğunu varsayabiliriz.

günden güne, yıldan yıla, asırdan asıra; insanlar uysal kedileri birbiriyle çiftleştirerek oldukça uysal bir popülasyon elde etmişler ve pek çok yeni cinsin çıkmasına sebep olmuşlardır. tıpkı köpeklerde olduğu gibi kedilerde de yapay seçilim söz konusudur. aynı zamanda kedileri dünyanın dört bir yanına taşıyarak suyun var olduğu her habitata yayılmalarına sebep olmuşlardır ve pek tabii ki bunun bazı kötü sonuçları vardır.

kediler pek çok doğal yaşam ortamını tahrip etmiş ve pek çok türün tükenmesine sebep olmuştur - olmaya devam etmektedir. izlediğim bir belgeselde amerika'daki parklara bırakılan kedilerin parktaki ekolojik dengeyi derinden sarstığı anlatılıyordu. türkiye gibi kedi ve köpekten başka pek sokak hayvanı görmediğimiz yerlerde bu bir problem olmayabilir ancak amerika'daki parklarda sincap, tavşan gibi küçük hayvanların yaşadığı ve kuşların göç esnasında dinlenmek için bu parklara indiği düşünülürse yarattıkları tahribatı daha iyi anlayabiliriz. burada kedileri suçluyor gibi konuştuğumu düşünüyor olabilirsiniz ama parkta kocaman "evcil hayvan bırakmayınız" yazısı olduğu halde bir heves satın alıp bakamadığı kediyi oraya bırakan, kedi çetelerinin oluşmasına ve bu çetelerin büyük katliamlar yapmasına sebep olan tamamiyle insanlar. buna benzer bir konu hakkındaki görüşüm için tık.

bazı iyi sonuçları da vardır elbet. tarım devrimi'nden sağ çıkmış olmamızın tek sebebinin o fareleri öldüren kediler olduğunu söylersem çok mu ileri gitmiş olurum? nitekim ortaçağ'da kedilerin - özellikle siyah olanların - şeytani görülüp öldürülmesinin ardından farelerin kanser gibi çoğalıp büyük veba salgını'nın patlak vermesi tesadüf olamaz.

öyle ya da böyle, kedi oldukça uzun bir zamandır insanoğlunun yanında ve gün geçtikçe de popülerliğini artırıyor. tropik ormanlarda avlanmakla başlayan serüveni, insanla girdiği işbirliği neticesinde çok beklenmedik bir yola saptı ve "ay ne şiriiin" diye mıncırılmak, okşanmak ve ip yumaklarıyla kavga etmek suretiyle devam etmekte. milyonlarca yıl öncesine gidip proailurusa sonunun böyle olacağını söylesek, utancından intihar da edebilirdi sadece şirin gözükerek hiçbir çaba harcamadan elde edeceği gücü duyunca depar atarak evrimleşebilirdi de. yine öyle ya da böyle, ne kadar tatlı olursa olsun her kedinin içinde atalarından ona miras kalan bir katil yatıyor. sadece siz - biz - onu görmezden gelmeyi seçiyorsunuz/seçiyoruz.

siz bu yazıyı okumayı bitirdiğinizde, kediniz muhtemelen hala başlangıçta söylediğim şeylerden birini yapıyor. hala ona bakıp meleğin yeryüzündeki yansıması kadar masum olduğunu düşünüyor musunuz?

kaynaklar:

http://www.evrimagaci.org/makale/244
https://tr.wikipedia.org/wiki/kedigiller
http://www.scottishfold.com.tr/ilk-kediler/
http://arkeofili.com/gecmisten-gunumuze-kediler/
http://arkeofili.com/evcil-kedinin-arkeolojisi/

Kedinizin Ne Hissettiğini Anlayabilmek İçin Öğrenmeniz Gereken Bir Kavram: Kedi Dili