Kendisinin Çok Önemli Olduğunu Düşünerek Yeteneklerini Durmadan Abartanların Sorunu: Narsisistik Kişilik Bozukluğu

Tedavisi güç olduğu bilinen narsisistik kişilik bozukluğu genellikle kendisinin çok önemli olduğunu, her zaman en iyi olduğunu ve yine iyi tepkiler bekleyen insanlarda görülüyor.
Kendisinin Çok Önemli Olduğunu Düşünerek Yeteneklerini Durmadan Abartanların Sorunu: Narsisistik Kişilik Bozukluğu
iStock.com

kendilerini üstün, özel ya da eşi bulunmaz olarak görürler ve başkalarından bekledikleri de budur. kendilerinin sadece özel ya da yüksek konumdaki kişilerce anlaşılabileceğini düşünürler, onlar ancak bu kişilerle lişki kurabilirler, üstelik bu kişilere de hemen mükemmel, eşi bulunmaz, kusursuz damgasını da vururlar.

ilişkiye girdikleri kişileri yüceleştirerek kendi benlik saygılarını da güçlendirirler...

narsistik özellikler gösteren kişiler genellikle çok beğenilmek isterler, benlik saygıları hemen her zaman çok kırılgandır, sürekli olarak ne denli her şeyi iyi yaptıklarını, başkalarının onu nasıl değerlendiriğini anlatıp dururlar...

bu çoğu zaman kendini sürekli ilgi görme, beğenilme gereksinimi şeklinde gösterir. en küçük başarılarını ballandıra ballandıra anlatırlar, bu başarıdan etkilenmeyen olursa da büyük şaşakınlığa düşerler. sürekli iltifat almayı beklerler ki bu onların hakkıdır bu dünyadaki varlıkları bir nevi insanlığa hediyedir...

onların hep çok önemli işleri vardır, sırada bekleyemezler, hemen ilgilenilmek isterler, özel davranılmayı beklerler, yaptıkları işlerde sürekli yardım görmek isterler, hem yardım hem ilgi hem de takdir görmedikleri zaman da çok öfkelenirler.

iStock.com


her ne isterlerse neye gereksinimleri varsa, bunun başkları için ne anlama geldiğini düşünmeden karşılanmasını beklerler. insanların kendini ona adamalarını beklerler, kendi benlik saygılarını güçlendiren kişilerle arkadaslık kurarlar, duygusal ilişkiye girerler.
bu kişilik bozukluğunda kişiler empati kurmakta güçlük çekerler; başkalarının özel hayatları, özel hayatlarında yapıp ettikleri sorunları onlar için önemli değildir, başkalarının varlığı sadece tek şeye yarar narsistik kişinin kendi iyiliğidir bu da... kendi kaygı ve üzüntülerini en ince detaylarına kadar aylarca anlattıkları halde karşılarındaki diğer kişilerin söylemlerini duymaz, dinlemez, direkt itham ederler ve hayatlarından çıkarırlar...

hor gören sabırsız ve anlayışsız bir tavırları vardır bu tip durumlarda...
narsistik kişilik bozukluğu olan kişilerle ilişkiye girenler bu kişilerdeki duygusal soğukluğu ve karşı ilgi yoksunluğunun olduğunu görürler...

bu kişiler başkalarını hep kıskanırlar ama ifadeleri kendilerinin kıskanıldığı yönündedir... başkalarının başarıları, kazanımları, sahip oldukları şeyler çok fazladır, haksızca kazanılmıştır narsistiklere göre, her türlü beğeni, başarı kazanım kendilerinin olmalıdır, hatta başkalarının kazanımlarını, başarılarını kaba bir şekilde değersizleştirirler...
çoğu zaman züppeliğe varan, tepeden bakan ya da patronluk taslayan tutumlar sergilerler...

narsistik özellikler ergenlerde sık görülür, ancak bu yaşlarda bu özelliklerin gözükmesi kişinin narsistik kişilik bozukluğu geliştireceği anlamına gelmez. narsistik kişilik bozukluğu tanısı alanların %50-75'i erkeklerdir...

kişilik bozuklukları çoğu zaman tek başına seyretmez, diğer kişilik bozukluklarından narsistik bozukluğu ayırt edecek özelliklere gelince:

iStock.com


histirionik,antisosyal ve borderline kişilik bozukluğundan ayırt edici özelliği narsistik kişilik bozukluğunun üstünlük taşıyan tutumlarının olmasıdır. benlik algısı oldukça süreklilik gösterir, narsistik kişi kendine zarar verme, terkedilme gibi kaygılarının olmaması nedeniyle borderline kişilik bozukluğundan ayrılır.antisosyal zaten değildir, tanınmak ve farkındalık bekler daima ilgi ister kaçmaz... histironik kişilik bozukluğu da ilgi bekler başklarından ancak narsistik de bu aşırıdır, özel bir tapınmaya kadar gidebilir beklentileri...
antisosyal kişilik bozukluğunda dürtüsellik, saldırganlık ve sahtekarlık vardır ama narsistikte bu özellikler bulunmaz...ayrıca antisosyal kişilik bozukluğunda başkalarını kıskanmada görülmez...

tanı ölçütlerine gelince
-kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşır (başarılarını çok abartır, yetenekleri sınırsızdır, çok çalışmasına gerek bile yoktur zaten üstün biridir ve böyle de tanınmak ister).
-sınırsız başarı, sonsuz aşk, zeka, güç, güzellik ya da kusursuz sevgi düşlemleri üzerine kafa yorar.
-özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna ve ancak başka özel ya da toplumsal durumu üstün kişilerin (ya da kurumların) kendisini anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaslık etmesi gerektiğine inanır.
-çok beğenilmek ister.
-hak kazandığı duygusu vardır, hemen her şeyi yapmaya, hesap sormaya hakkı vardır, üstündür o...
-kişiler arası ilişkileri kendi çıkarları için kullanır: kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarının zaıf yanlarını kullanır.
-empati yapamaz: başkaları yoktur onun için sadece kendisi ve kendi istekleri vardır, başkalarının sorunlarına karşı ilgisizdir, hatta sorublarını anlatanları zayıf diye niteleyerek hor görür...
-çoğu zaman başkalarını kıskanır ya da başkalarının hep onu kıskandığına inanır.
-küstah, kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar gösterir.

iStock.com


bu kişilerin aile öykülerine bakıldığında çocukluklarında soğuk ve verici olmayan bir anne tarafından duygusal olarak aç bırakılmaları söz konusudur. fakat annenin bu durumunda şizofreni ya da borderline da olduğu kadar fazla etkilenmemişlerdir, yaşamlarının ilk olmasa da ikinci yılında patolojik bir savunma mekanizması geliştirerek narsistik oluşumun çekirdeğinin atıldığı saptanmıştır.
bu çekirdeğin oluşum ve gelişmesinde en önemli etken, annelerin çocuklarında özel bir şey görmeleridir; örneğin kardeşlerin en güzeli, annenin kurtarıcısı, annenin yaşama sebebi olarak geliştirilen nitelemeler veya yas tutan bir annenin doğan çocuğunu kaybın yerine geçirerek yüceleştirmesi ve bu şekilde büyütmesi gibi durumlardır.
böylece daha başlangıçta bu çocuk sonsuz ve ölümsüz olmaktadır. buna karşılık anne çocuğunu yüceleştirdiği halde kendi içsel sorunlarından çıkıp (yas,uyumsuzluk,üzüntü vs) kendini çocuğuna verememektedir.
bunun yanı sıra aile ortamında birden fazla annelik işlevi yerine getirecek kişilerin fazlalığı da etkendir. birinden istediğini alamayan çocuk diğerine gider, böylece bir tek kişide yaşayacağı olumlu ve olumsuz yaşantıları bir araya getirmesine gerek kalmaz. böylece yarılma, ailevi durumla çabuklaştırılıp desteklenmiş olur, çocuğun seçme şansı çoktur, kendini özel ve önemli hissettiren farklı anneleri toplama yeteneğini geliştirir...**