Küçük Bir Bütçeyle Tatilin Hakkının Verilebileceği Thassos'a Gideceklere Tavsiyeler

Hem güzel koyların hem de lezzetli yemeklerin tadını çok küçük bir bütçeyle çıkarabileceğiniz bir yer Thassos. Peki bu tatlı Yunan adası Thassos'ta ne yapılır? Ne yenir, nerelere gidilir?
Küçük Bir Bütçeyle Tatilin Hakkının Verilebileceği Thassos'a Gideceklere Tavsiyeler
iStock


sınırdan çıktıktan sonra keramoti'ye giden otobanda motosiklet için 1.70 € ödeniyor. daha keramoti limanından yarım saatte bir kalkan feribotlarla thassos adasına 1 artçı ile birlikte motosiklet tek yön 12 € ödeyerek geçiliyor. skala panagia bölgesinde booking.com üzerinden geceliği 33,5 € ödediğimiz otelimizi, telefonla arayarak pazarlık etmiş olsaydık 30 €'ya anlaşacağımızı öğreniyoruz. genel olarak kahvaltısız ve yıldızsız odalar 30-35 € bandında.

ada çam ve zeytin ağaçlarıyla kaplı. tertemiz çam kokularını içinize çeke çeke virajlı yollardan bir sağa bir sola yatarak geçiyorsunuz. çam ağacı çok olduğundan çam balı meşhur burada. zeytin ağaçları da leziz zeytinyağlarını oluşturuyor. dönmeden çam balı ve zeytinyağı almayı unutmayın derim.

huzurlu, sessiz, sakin ve doğal güzelliklerle dolu olan thassos bayram sebebiyle türk akınına uğramış. sanki bizim adamızmış da komşu ülkelerden turist gelmiş gibi bir hali vardı. adadaki turistlerin %70'i türktü.

şu dönemde 1 €'nun 4,95 tl olduğunu düşünürsek yiyecek ve içeceğin çok ucuz olduğunu söyleyemesek de türkiye'deki tatil yerleriyle kıyaslayınca oldukça ucuza geldiğini söyleyebilirim.

golden beach

şezlong şemsiye ücretsiz, yediğin içtiğini ödüyorsun, kumu altın gibi denizi berrak ve tertemiz,biraz sığ denebilir ama dalgasız günlerde açılınca derinlerde yüzme keyfini yaşatıyor. duşu da var.

marble beach

küçük maldivler de denebilir. 3 farklı patika yoldan gidilebilen bu plaja gidilen en uygun yol thassos merkezden gidilen yol. diğer 2 yol motosiklet ve araba için çok da uygun değil. atv kiralanırsa gidilebilir. beyaz kumlar ve turkuaz mavinin birleştiği plaj ilk görüşte çok etkiliyor insanı. 2 ufak koy oluşmuş; biri daha beyaz mermerden oluşmuş kumlar ve daha mavi bir deniz, bir diğeri ise daha geniş plaja ve güzel bir tesise sahip koy. tesisi olan koy (bkz: porto vathy) beach olarak geçiyor. tercih sizin, ikisini de görüp hangisinde vakit geçireceğinizi seçebilirsiniz. porto vathy'de şezlonglar ücretsiz fakat kişi başı 15 € harcama yapmanız gerekiyor. tabii bu tutarlara uymasanız da olur. birer hamburger ve bira yeterli oluyor şezlong ve şemsiye için. porto vathy'de duş var ancak wi-fi yok.

giola

kimine göre vakit kaybı kimine göre bir daha gidilmesi gereken yer. giola denen kayalıklardan oluşmuş oyuk yani lagün, her zaman her yerde görülebilen coğrafik bir oluşum değil. ayrıca çeşitli yüksekliklerden bu lagünün içine atlamak da çok eğlenceli geldi bana. giola'ya gidebilmek için aracı yol üzerinde bırakıp patika bir yoldan yürümek gerekiyor. güneşin altında 20-25 dk yürümek epey yorucu oluyor tabii, dönüşü ise daha bir yorucu çünkü sürekli yokuş tırmanarak patika yolda yürüyorsunuz. suya atlayarak hoplayarak girmeyi sevenler, ben gencim her yolu yürürüm diyenler gidip görmeli diyorum. giola tamamen kayalık bir bölge ve tesis yok, duş yok.

aliki beach

beklediğimden çok daha ufak bir plajı var. kumu incecik değil, tesisler ve şezlonglar dip dibe ama derin yerlerde yüzme sevenler için çok ideal. dalgasız, berrak, temiz ve derin. 2 şezlong ve 1 şemsiye tesislerin genelinde 5€, bir tanesinde ise 2 kişi 25 €'luk yiyecek içecek alma koşuluyla ücretsiz, biz 20 €'luk yiyecek içecek tükettik üstünü istemediler. buranın tek kötü özelliği o kadar tesis olmasına rağmen duşunun olmaması.

paradise beach

2 tesis bulunan paradise beach'te 2 şezlong 1 şemsiye 7 €. tesisin içinde duş var, denizi ve plajı incecik kum, basmaya doyamıyor insan. denizi çok sığ. dalgalı günlerde sadece dalgalarla eğlenerek vakit geçirilebilir, epey ilerlesen de ayakların yere değiyor. dalgasız günlerde açılarak derinlere gitmek mümkün olabilir belki. şezlong almayanlar için kocaman bir alan var ortada havlunu ser kendi şemsiyeni kur istersen. böyle bir plaj türkiyede olsa 10 tane tesis parsellerdi. halka kalan kısım yok denecek kadar az olurdu.

psili ammos plajı

bu plajın da diğerlerinden çok farklı bir yanı yok. geniş bir kumsalda 2-3 adet tesis var. tesislerin duşu var. özellikle bir tanesinin konseptini gayet başarılı buldum. şezlong fiyatını sormadım çünkü burada kumlara serilip güneşlendik. golden ve paradise kadar olmasa da güzel bir kumsalı var. ama denizi sığ değil ve dalgasız.

la scala-kohylia beach

işte burası tam bir bodrum plajı. plajın girişinden başlayan tüller tesisin kalburüstü olduğunu hemen belli ediyor. özel localar, ufak havuz ve konsepti buram buram lüks kokuyor. denizi ve kumsalı muhteşem olmasa da biraz daha konsept takılayım isteyenler gelebilir. giriş ücretsiz, şezlong şemsiye 12,5 €. locaların fiyatını sormadım. giderseniz onu da siz öğrenin:)

bana kalırsa her şeyi kapsayan eksiği olmayan plaj golden beach, ancak yine gidersem bir kez daha marble beach'i görmek isterim.

son olarak adanın bir diğer merkezi sayılan yeri limenarias'tan bahsedecek olursam, akşam olunca cıvıl cıvıl olan caddeleri hareketli. sahildeki cafe ve tavernalar denize çok yakın ve thassos merkezdeki kadar az değil. nedense limenarias'ın akşamını thassos merkezden daha çok sevdim. bir de daha az türk vardı bu bölgede, thassos merkez kadar turistikleşmemiş henüz. bir akşamınızı burda takılarak geçirmenizi tavsiye ederim.

yunanistan gümrüğünden (ipsala) çıktıktan sonra (bkz: egnatia odos) otobanına giriliyor ki başka seçenek yok.

otobanda normal sınıf araçlar için 2,40 euro nakit ücret tahsil ediliyor.

yunan alfabesi yazılmış tabelaları görünce ürkmeyin hemen sonrasında latin harflerle yazılmış tabelalar karşınıza çıkacak.

sırasıyla dedeağaç (aleksandrapolis), gümülcine (komotini), iskeçe (xhanti) geçildikten sonra feribot işaretli keramoti sapağından çıkılarak yaklaşık 25 km sonra şirin keramoti kasabasına varılıyor.

thassos ferry feribot yarım saatte bir var. feribot dediğim sirkeci-harem arabalı vapur aslında.

normal sınıf araç tek yön 20 euro, ilaveten yolcu ücreti kişi başı 3,50 euro. yolcular yaya olarak binmek durumunda.

thassos 45 dk sürüyor. indiğiniz yer limenas. bana göre adanın en güzel yeri.


thassos oldukça büyük bir ada. adayı kuzey, batı, güney ve doğu olarak 4 parça şeklinde düşünmek lazım

batı kısmı dağlık bu sebeple burada çok fazla tesis yok, genelde plajlara ulaşım zor. mermer madenleri nedeniyle kamyonlara dikkat ederek virajlı dağ yollarının keyfine varabilirsiniz. doğu ve güney kısmı ise daha düzlük bu sebeple daha konforlu tesisler ve kumsal plajlar bu bölgede.

kuzey yani limenas: konaklamak için çok seçenek var. simi restaurant adanın en popüler restaurantı. millet sıra bekliyor. biz ilk gün nispeten erken bir saatte simi diye oturduğumuz yerin aslında platanakia restaurant olduğunu anladığımızda iş işten geçmişti. servis açılınca vardır bir hayır diyip bozuntuya vermedik. iyi ki öyle olmuş. müthiş bir yemek yedik.

çok önemli bir kaç hususun altını çizmek isterim:

1- yunanistan bedava efsanesine inanmayın. fiyat kalite evet ama unutmayın 1 euro=4,95 tl

2- özellikle thassos adeta büyükada, heybeliada. her yer türk. sokakta, restaurantta yunancadan çok türkçe duyuluyor. gittiği ülkede benim gibi kendini yabancı hissetmek isteyenler için güzel bir durum değil. bana göre tatilde olduğun hissini vermiyor.

3- evet restaurantlar, yiyecekler müthiş ama servis öyle değil. az personel çok iş. bu sebeple kirlenen tabağınızın yerine yeni servisi, bir parmak şıklatmada yanınızda biten garsonları, masayı temizleyen komileri ve 2 dk'da gelen hesabı unutun.

marmaris'teki, bodrum'daki barlar, discolar yok burada zaten böyle bir turist profili de olmadığı için sorun yok.

adaya gideceklerden dua almak için oğlak çevirme limenas'tan 8 km sonra yüksek rakımlı müthiş bir köy var adı panagia.

çok küçük bir merkezde çok eski köy evlerini mutlaka görmelisiniz.taverna elena ise gerçekten damak çatlatan bir lezzet durağı. kuzu ve oğlak çevirmenin yanı sıra sakatat üzerine sarılmış kuzu kokereç başka bir yerde rastlayabileceğiniz bir tat değil.

gelelim plajlara. herkesin önceliği limenas'a en yakın plaj olan meşhur marble beach yani mermer plajı. öncelikle yolu çok bozuk, yokuş aşağı toz toprak patika yol. fakat yolun sonu cennet. burada tesis yok, şemsiye şezlong yok. çok küçük bir koy. küçük yuvarlak beyaz mermer taşlardan dolayı muazzam bir renk alan denizi var.


çok insana göre aliki beach adanın en güzel plajı. doğrudur fakat burada sakın bizim gibi şöyle bir hata yapmayın. genelde marble beach'te biraz takılıp daha sonra aliki beach'e geçenler maalesef yer bulamıyor. aliki beach sabah çok erken gidilip tüm gün rahatlıkla vakit geçirilecek bir yer. müthiş bir koy, inanılmaz güzel bir deniz.

adanın güneyinde ki psili ammos plajını ise tek geçerim.

son olarak giola bana göre büyük bir zaman kaybı. her şeyden önce yolu kötünün ötesinde, fotoğraflar ise filtre şaheseri kandırmaca.


ha oradaydım demek ve bir kare fotoğraf almak için değer diyorsanız ayrı.

"yaaah şurda da fotoğraf çekelim poz veriyim duur" diyen çeşme ciksi türk kızlarımızın renkli uzun kıyafetleri, fötr şapkaları ve büyük aynalı gözlükleriyle adanın belli başlı plajlarında fink attığını görebilirsiniz.

ama mesele şudur ki, bu hanım kızların yakalamaya çalıştığı instagram filtreli fotoğrafların kaynağı olan plajların çoğunda, bebekli-çocuklu aileler bulunmakta, kızlarımızın hayal ettiği şeyi vermemektedir. ortam bir ayvalık iken, yanınızda "yeaaa miami beaach!" kıvamında takılmaları komik duruyor.

neyse, arabası olan biriyle gidiyorsanız kralsınız. tur vs. olmadan gelindiyse toplu taşımaya dair hiçbir şey görmedik. o 2 km'lik marble beach yolunu insanlar yürüyerek inip çıkıyorlardı ki, aman diyorum.

son nokta ise, "arılar"

4 kişi gittik, iki kişiyi arı soktu. şimdi bana gelip "arı falan yok sallıyolar" diyene ne diyeyim?

sanıyorum ki arılar bu adada belli bir dönemde ortaya çıkıyor (ağustos sonu?). öyle burada yazılanlar gibi "arı falan yok abartıyolar korkmayın" diyenlere güvenmeyin, gideceğiniz oteli arayıp arı durumunu sorun. 

bizim gittiğimiz tüm restoran ve plajlarda, görevliler arıları kovması için insanların yanına küllük veya folyo kaplar içinde kuru kahve getirip yakıyorlardı. hele bir akşam üstü plajdan çıkarken adam başı 4-5 arı etrafımızda vızır vızır dönüyordu arabaya girelim derken birimizi arı soktu. yine burada birileri "kahve yakınca kaçıyorlar" demişti diye yanımızda kahve de bulundurduk, bol bol yaktık, buna rağmen yoğundu.

sonuç olarak, euro 2.5 tl iken ucuz olan yer, şimdi "eh neyse" denecek kıvamda, ama gidip görülmesi gerektiği kesin.

güzel güzel planınızı yapın, bayram seyran haricinde bir tatil planı ile basın sınırı geçin gidin. (sınırda 6 saat beklemek istemiyorsanız.)

Bu içerik de ilginizi çekebilir