Küçükken Kardeşlere Yapılmış Anlamsız Eziyetler

Abimiz ya da ablalarımızın bizler küçükken üzerimizde uyguladıkları bizim de kardeşlerimize taşıdığımız anlamsız bir gelenekler. Olur olmadık zamanlarda korkutup eğlence çıkarmak bunların başında geliyor.
Küçükken Kardeşlere Yapılmış Anlamsız Eziyetler
iStock.com

anne mutfaktayken agu bugu yatıp sevimli sevimli abisine (bana yani) el sallayan bebekle oynarken "ulan bunun canı ne zaman acır acaba nasıl tepki verir" diye bir gaddarca düşüncenin kafada çakması, minik kardeşin parmağını dişlerin arasına almak, ufak ufak ısırığın şiddetini artırmak, ufaklığın durup durup sonra bir anda cayırtıyı koyuvermesi, annenin mutfaktan koşup gelmesi üzerine "birden ağlamaya başladı ya ne oldu anlamadım" demek gibi eziyetlerdir.

bir de bu ufakken bayramda babaannem 20'şer milyon mu ne harçlık vermişti. ben de "bak ben sana iki para vereyim sen bana bir para ver" diyip kendisine iki adet 1 milyon verip 20'liğini almıştım. ulan ne yarrak bir abiymişim bu ikisini düşündükçe içim sızlar.

abimin bana yaptığı eziyettir. annemle babam evde yokken bööööö diye yavaş yavaş üstüme gelip psikolojik gerilim yaratıyordu, altıma sıçıyordum. ulan ne korkutuyorsun de mi. korkuyoruz işte. sonra gelip seviyordu manyak mısın lan ne korkuyorsun diye, iki dakika sonra yine böölüyordu. hayır yani amacın ne kardeşim? korkuyoruz da korkmuyoruz mu dedik? ha gerçi aynısı ben de minik kuzenime yapıyorum o da altına sıçıyor. babadan oğla nesiliz herhalde.

iStock.com

ablanın sana pamuk şeker aldım deyip normal bir pamuk parçasını kardeşine vermesi, kardeşin sevinip pamuğu ağzına atması ve hemen ardından yaşadığı hayal kırıklığı sebebi ile ağlamaya başlaması.

bu hikayedeki saf kardeş benim evet.

-uzaylılar tarafından ele geçirilmiş gibi davranmak.

kardeşim hep korkak biri olmuştur, ben de küçükken inadına da onu korkuturdum. genelde annem yakınlarda değilse kendime bir köşe belirleyip boş boş o duvara bakardım - kardeşimin dikkatini çekene kadar da bakışlarımı oradan ayırmazdım -
sonra bu biraz korkak bir sesle "abla?" falan derdi. ben ilk dönmezdim, ikinci üçüncü abla deyişinde falan gırtlağımdan garip bir ses çıkararak ona bakardım. kardeşim korkak bir ifadeyle son bir kez daha "abla?" der ve ben yavaş adımlarla ona doğru kafam yana eğik bir şekilde gırtlağımdan garip sesler çıkararak ilerlerken o koşarak odasına kaçardı. her sefer bunu yapmama rağmen her seferde de korkardı.

şimdi düşünüyorum da yazık çocuğa.

en kötüsü abimin abime yaptığıdır.

büyük abim küçüğüne şemsiye verir. "al bak bu paraşüt, atla." der. öbürü şemsiyeyi açıp sıkıca tutar ve birinci kattan atlar akabinde yere çakılıp ağlamaya başlar.

edit: düşen abim mesaj attı, tom ve jerryde görmüştüm o zamanlar makul gelmişti dedi.

bir gofret veya sakız markası uydurup bakkala yollamak. bir hiç uğruna onca yolu teptiği için zevk almak.

bana gücü yetmediğinde, oyuncak ayımı saklayıp;

- şu an ne kadar açtır, ıslak da üstelik, balkona mı sakladım acaba bu soğukta, yazık çok üşüyor olmalı diye diye kafayı kırmamı sağlaması gibi olabilir.

ne çok ağlardım, ne çok gülerdi.. ne çok anlamsızdık

ablam odasındaki boş oje-parfüm şişesi, bir iki yaprak kalmış renkli defter, çeşitli kırık toka ve kopuk boncuklardan oluşan çöplerini "bugün alışveriş günü!" deyip sergiler hepsine belli bir fiyat biçip paramın yettiği kadarını bana satardı.

ablamın çiçekli yorgandaki çiçeği gösterip bak ne güzel kokuyor demesi, benim saf ve çocuk hâlimle koklamam.*