Marvin Gaye'in Sabaha Kadar Dinlense Bile Bıktırmayan Şarkısı: Inner City Blues

Marvin Gaye'in 1971 çıkışlı What's Going On albümünün üçüncü ve son single'ı olarak Eylül 1971'de piyasaya çıkan şarkıyı inceleyelim. Evet, şarkılar albüm ya da kliplerden bağımsız olarak da incelenmeyi hak edebiliyor.

Şarkıyı önden verelim

özet

inner city blues, loop'a alınıp sabaha kadar dinlense kulakta ve beyinde herhangi bir zarar, zafiyet yaratmayacak kadar güzel olan süper-ül âla marvin gaye eseri. state-of-art.

marvin gaye'in, kayıtları mart 70'de başlayan ve yayınlanma tarihi olan eylül 71'e değin düzenlemeleri ve düzeltmeleri devam eden what's going on albümünden bulunan 3 şaheserden biri. sanatçının imza işlerinden biri olan bu albümün çıkış sırasıyla 3. teklisidir ve pek az kişiye nasip olan hem pop hem de r&b single top 10 listelerinde 2 hafta boyunca 3 ya da 3'ten fazla şarkıyla yer alma başarısını sergilemesini sağlamıştır. albüm; her 3 teklinin de birleşik devletler çapında 1 milyondan fazla kopya satmasıyla gold albüm statüsüne erişmiştir.


öncelikle şarkının 50 yaşında olmasına rağmen sözleri, müziği, müziğinin icra edildiği enstrümanlarının kayıt kalitesi ile kült mertebesinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. özellikle sözlerinin birleşik devletler'de yaşayan afro-amerikalılar için halen ne denli önemli ve geçerli gerçekler içerdiğini de belirtmek gerekir. 60'lı 70'li yılların amerikasında sosyokültürel ortamın siyahiler için oldukça zorlu olduğu herkesçe malumdur. gaye; washington dc'de büyümüş ve 60'lı yıllarda detroit'e taşınmış biri olarak siyahi azınlığın yaşadığı fakirlik, ayrımcılık ve umutsuzluk hakkında yeterli seviyede "gözlem" yapma şansı bulmuş ve bunu dile getirip farkındalık yaratmak istemiştir. afro-amerikalıların sıkışıp kaldığı varoşlarda ve gettolarda devam eden bu zorlu hayat elbette dönemin yönetimleri tarafından görmezden gelinmiş, nazar-ı dikkatinin dışında kalmıştır. sscb ile devam eden soğuk savaş, uzay yarışları, vietnam savaşı üzerinden kasılan bir dünya algı vb hemen her şey bu insanların yaşamak zorunda bırakıldıkları koşullardan hep daha önemlidir ki marvin gaye de tüm bu olan bitene göndermelerde bulunan şeyleri dile getirmiş, resmetmiştir şarkısında.

esasında dönemin şartlarını düşünürsek pek az siyahi sanatçı marvin gaye gibi kendi kariyerini yönelendirme ve müzikal özgürlüğünü kazanma cesaretini göstermiştir ki bu gaye gibi motown ekolünden gelen ve kariyerini kısmen romantizm ve "hafif" müzik tandanslı devam ettiren biri için daha da zorlu olmuştur. öyle ki motown'ın o dönemki ceo'su berry gordy başlarda what's going on'u neden yayınlamamaları gerektiği konusunda marvin gaye ile uzun saatler süren tartışmalar yapmıştır. tipik alışılagelmiş parasına bakan prodüktör ve artık daha "önemli" şeyler söylemek isteyen sanatçı didişmeleri yani... ve alışılagelenin aksine bu sefer sanatçının istediğinin olması ile sonuçlanan bir süreç... marvin gaye 1970'te what's going on'u (şarkı olan) kaydettikten sonra berry gordy'e dinletir ve şarkının -dönemine nazaran- sözlerini esirgemeyen halini duyan gordy, elbette bunun yayınlanamayacağını, yayınlasalar bile ticari olarak başarısız olacağını söyler. tabi adamımız marvin'in gözü dünyalıkta değildir bu aşamada ve restini çeker: " ya bunu yayınlarız ya da bundan sonraki albümler için beni unut" . berry gordy çaresiz kalır, gaye vazgeçilebilecek biri değildir ve olası "ticari başarısızlığı" göze alarak tekliyi yayınlar. şarkı 1971'in başlarında piyasaya çıkar ve ortalığı yıkar. gaye de '71 mayısında tekrar stüdyoya girer ve albümü diğer şarkılarını kaydeder. motown records albümü yayınlar ve hem ticari hem de eleştirel düzeyde muhteşem dönüşler alır. "what is going on" yalnızca o zamana değin yayınlamış olan en iyi soul/r&b albümlerinden biri olmakla kalmaz, gaye' in kendi kariyerini istediği gibi yönlendirmesi ve müziğini yine kendi istediği tarzda icra edebilmesinin en sağlam teminatı olur.

Marvin Gaye

şarkının ortak söz yazarı olan james nyx jr. 1998'de kendisiyle yapılan bir söyleşide şarkının ortaya çıkış aşamasını anlatır

"marvin bana blues ezgileri taşıyan güzel bir beste ile gelmişti ama üzerine herhangi bir söz yazmamıştı. elbette bahsetmek istediği mevzular vardı ama tam olarak aklındakileri aktarmak için beraber çalışmamızı istedi. ikimiz birlikte kendimizi sokaklara vurduk ve gezmeye başladık. sağda solda gördüğümüz hemen her sorunu şarkıya dahil etmeye çalışıyor gibiydik. başlarda kahkahalar atarak sadece yüksek vergiler hakkında şeyler söylemeyi düşündük ki ikimizin de borcu o dönemde çoktu. sonra işler birden ciddileşti ve hükümetin onca gereksiz harcama yaparken (sscb ile girişilen soğuk savaş, uzay savaşları, vietnam...) gettolarda yaşayan onca insan için hiç bir icraat yapma zahmetine girmediğini düşündük ama şarkının iskeletini ve adını halen belirleyememiştik. sonra bir sabah evde otururken gazeteyi elime aldım ve detroit varoşları (inner city) tabirini kullanan bir küçük bir başlık gördüm. şarkının adı benim için artık belliydi: inner-city blues." şeklinde açıklamıştır durumu. peki james nyx jr. kim? kendisi marvin gaye'in uzun yıllardır yakın arkadaşı olan motown ekolünün önemli söz yazarlarından ve prodüktörlerinden biri. gaye'in 60'lı yıllardan bu yana söylediği romantik aşk şarkılarında da yine kendisinin söz yazarlıkları bulunmakta. bunun yanı sıra albüme adını veren what's going on'un da ortak söz yazarı.

şarkının kayıtlarında marvin gaye piyanoyu çalmış, perküsyona ise funk brothers grubundan eddie "bongo" brown ve birkaç ekip üyesi ile detroit senfoni orkestrasında bongo çalan bobbye hall katkıda bulunmuştur.

make me wanna holler'ın long play'inde yer alan editlenmemiş uzun versiyonunun son dakikası, albümün ilk şarkısı olan "what is going on"un teması ile biter. single versiyonunda ise bu son 1 dakikalık kısım ve bazı geçişler single'ın 3 dakikanın altına çekilmesi için kesilmiştir ve öyle yayınlanmıştır.

gelelim şarkının en az kendisi kadar vurucu ve güzel olan siyah beyaz videosuna. 1994 yılına değin şarkının bir videosu yok. aynı yıl what is going on albümünün master edilen versiyonu için hazırlanan promotion video bu. from hell ve the book of eli filmlerinin yönetmenleri olarak tanınan hughes brothers (allen ve albert hughes) tarafından, çoğunlukla harlem ve civarında çekilmiş ve editlenmiş. doğrusunu söylemek gerekirse bu denli genç iki yönetmenin (adamlar ikiz ve o vakitler 22 ya da 23 yaşındalarmış) böylesine etkileyici bir kompozisyon sergileyebilmeleri olağanüstü.

eser onlarca kez çeşitli grup ve solo sanatçılar tarafından coverlanmış, seslendirilmiştir. hepsini tek tek yazmanın lüzumu yok. ve  elbette birkaç önemli filmin soundtrack'i olarak da kendine yer bulmuş. misal 2007 tarihli david fincher'ın zodiac'ı ve j.c chandor'un 2014 tarihli a most violent year'ı gibi... yine oyun severlerlerin hatırlayacağı üzere 2008 tarihli gta iv'ün araba kullanırken dinlenebilen radyosunda da kayıtlı olan şarkılardan biriymiş.

şarkının serbest çevirisi ise aşağıdaki gibidir

(hem biraz kafiyeyi yakalamak hem de mot a mot çevirinin çirkinliğini kırpmak için anlamı çok da eritmeden küçük modifikasyonlar yapmak durumunda kaldım. başka türlü olmuyor ellam)

dah, dah, dah, dah
dah, dah, dah, dah, dah, dah, dah
dah, dah, dah, dah
dah, dah, dah, dah, dah, dah, dah
dah, dah, dah

roketler, ay görevleri
fakire fukaraya harcayın şu paraları
siz bizden alasınız diye kazanıyoruz parayı sanki

avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum
hayatıma yaptıklarını gördükçe
bağırmak istiyorum
hayatıma ettiklerini gördükçe
bu yaşamak değil, yaşamak bu değil
hayır...hayır...bu yaşamak değil.
hayır, hayır, hayır

hayat pahalılığı mı ? hiç şansımız yok
ekonomiyi düzelteceksiniz diye
çıktı faturalar arşı alaya.
hadi gönderin o çocuğu da vurulmaya[1]

avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum
hayatıma yaptıklarını gördükçe
bağırmak istiyorum
hayatıma ettiklerini gördükçe

kafası bozulanlar, hayalleri kırılanlar
kötü şanstan iflahı kesilenler, sorunlarla boğuşanlar
ve gerçek şu ki
vergilerimi ödeyemiyorum.

kollarımı iki yana açıp haykırmak istiyorum
evet, kollarımı açıp bağırmak istiyorum.

suç oranları yükseliyor
en ufak olayda silahına davranıyor polis
panik yayılıyor etrafa
nereye gidiyoruz biz böyle tanrı bilir
avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum
anlamıyorlar...

anne... annem
herkes yanlış olduğumuzu düşünüyor
onlar kim oluyor da
uzattığımız saçımıza karışıyor ?[2]

1: vietnam savaşını kastediyor. 

2: ya hippiliği yani savaş karşıtlığını destekliyor ya da afro amerikalıların kültürel kimliklerine daha sıkı kodlarla bağlanıp beyaz üstünlüğünü reddettiklerini gösterme şekillerinden biri olan afrikalı saçı uzatmalarını kastediyor. kuvvetle muhtemel ikincisi. 

kaynaklar: yaz yaz bitmez. google'a "make me wanna holler" yazıp önüme ne geldiyse okudum. öyle manyak etti beni bu şarkı. yarın da iş var. sanki marvin gaye yapacak onca işi. that makes me wanna holler.

Roberta Flack'in Uçakta Tesadüfen Dinleyip Coverladığı Killing Me Softly Şarkısının Hikayesi