Memleketi Terk Edip Başka Bir Diyarda Yaşamanın Hallerini Anlatan Gurbet Filmleri

Başka bir ülkede yaşamanın, memleketini terk etmenin vaziyetlerini gözler önüne seren filmler, buyrunuz.

Green Card (1990)

görüntünün ruhu barındıran bir maskeden başka hiçbir anlamı olmadığını, bazen iki benzer ruhun farklı maskeler takıp, yine de bir şekilde birbirlerini tanıdıklarını gösterir bu film. içiniz acımadan izleyemezsiniz, dinleyemezsiniz.

görüntüsünü hiç kaale almaz, gerard depardieu'ye aşık olursunuz... başlarda sinir olduğunuz andie macdowell'ı onun gözlerinden gördükçe seversiniz... aşkı anlatır bu film, piyano ezgilerinin üstüne okunmuş bir şiir gibi.

El Norte (1983)

hepsinin bir ruhu var... dilini, yapıp etmelerini, duyarlılıklarını tanımadığınız, varlık şansı bırakmadığınız ruhları... bu film o ruhu değil yalnızca topraklarını geride bırakmış iki çocuğun öyküsüdür, kıyafetler ve üsluplar dönüşse de ruh içeride sızlar ve özlemeye devam eder.

Baran (2001)

iran sinemasının dikkat çeken filmlerinin başında gelmekte. filmde iran'ın farklı etnik kimliklerinin birbirleriyle ilişkileri dahil birçok konuya değinilmekte. iran azerilerinin türkçe konuşmasıda insanın hoşuna gidebilecek bir diğer ayrıntı. filmin konusu standartın çok dışına çıkamasa da işleniş ve çekim açısından kaçırılmaması gereken bir yapıt.

Reise der Hoffnung (1990)

1990 yılında en iyi yabancı film oscar'ını kazanmış. isviçre'ye mülteci olarak gitmeye çalışan türklerin hikayesi. isviçre-türkiye-ingiltere-fransa ortak yapımı. bugünlerde izleyip günümüz mültecilerinin daha bin beter durumda olduğunu göz önüne almak gerekir.

Live and Become (2005)

filmekimi sayesinde tanıştığım, israil'de gerçek kimliğini uzun yıllar saklayarak devam eden etiyopyalı bir çocuğun hikayesi. din ayrımının yanında, havra da yapılan bir münazarada insanların renklerinden dolayı farklı muamele görmesini de can alıcı bir konuşmayla beyinlere kazıyan bir filmdir.

Morgen (2010)

2010 yılı romanya yapımı etkileyici film.

lice'li behran'ın almanya'daki oğlu ve torunlarını görmek için kaçak göçek yollardan almanya'ya ulaşma çabasını anlatıyor. ayrıca film diyor ki, anlaşmak için aynı dili konuşmak gerekmiyor. anlamak için insan olmak yetiyor.

Angst essen Seele auf (1973)

yaşlı kadın ile toplumda dışlanan adam özdeşleşmesinin, yakın zaman almanya'sında geçmişten süre gelen ırkçılık ve "kapı kirişlerine sıkışmışlık" içerisinde işlendiği film. geleneksel-toplumsal ahlak yargılarımızın üzerine konmuş bir televizyonun, en yakınlarımız tarafından bile dışlandığımız an tekmelenerek parçalanması, en sevdiğim sahnesidir.

Ae Fond Kiss (2004)

konusu itibariyle özgün olmayan, yine de işlenişiyle izleyiciye göz kırpmayı becerebilen ken loach filmi. yes you ken. göçmen/öteki sorunsalları yanında bi nevi "dindaşım olur musun hafız?" filmi. toplumsal diğer baskıların yanı sıra kızın kurumsal çevresinin esas oğlanı katolikleştirme fikri ve oğlanın aile/sosyal çevresinin kızı müslümanlaştırabilme ihtimali filan. ve tüm bunlara diz çöktürmeye and içmiş kutsi varoluş: aşk.

A Better Life (2011)

yönetmen chris weitz'ın bir sürü vasat filminden sonra sanırım işi ögrendiği film. ayrıca amerikalılara yasadışı alien'lara bakış için başka bir perspektif verebilir. çünkü hergün sabahtan akşama kadar çalışıp anca yaşamını sürdürebiliyor olmayı görmek hangi context'te olursa olsun epey dramatik. işin politik kısmına da çok tadında girerek konuyu dağitmaktan da kaçınmışlar, bu filmi izlenebilir yapmış; yoksa herhangi bir bu tarz filmden farkı olmayabilirdi.

Moscow on the Hudson (1984)

1984 tarihli hollywood filmi. hollywood filmi çünkü içine amerikan rüyası, sosyalizm korkusu, diğer ülkelerin kendileri kadar özgür olamamaları gibi dönemin amerikan filmlerinde görülen klişeler serpiştirilmiş. film güzel ama yalan yok.

robin williams'ın canlandırdığı kahramanımız vladimir ivanoff, sirkte çalışan bir müzisyendir. soğuk savaşın son demleri, sovyetler birliği'nde kaos var, açlık var, sefalet var. almak istediğiniz her ürün için uzun kuyruklar var. tuvalet kağıdı, ayakkabı... benzini korsan satıcılardan bulabiliyorsunuz, herkeste aynı arabadan var. böyle bir hayatı yaşamaya mahkum edilmiş sanatçılar...

Brooklyn (2015)

saoirse ronan'ın harika bir oyunculuk sergilediği, 1950'lerin amerikasını renkli kıyafetler, dekorlar, beyaz tenli kadınların kırmızı rujlarıyla şahane yansıttığı, içimi ısıtan, ara ara hüzün katan bir film.

irlandalı din adamlarının son derece yardımsever ve duyarlı olmaları, kendi insanını korumaları, destek olmaları kendilerine saygı duymamı sağlamıştır (spotlight gerçeğine rağmen). aşkın kişiyi nasıl güzelleştirdiğini, hüznüne neşe kattığını, umutsuzluğuna umut olduğunu bir kez daha göstermiştir.

eksik bulduğum tek tarafı 50'lerin irlanda'sı hakkında (siyasi-ekonomik-sosyokültürel) özet geçmemiş olması. neden kalifiyeli elemanlar iş bulamıyor, neden toplumun yarısı amerika'ya göç etmek istiyor, mesela amerika'da neden brooklyn? (brooklyn= küçük irlanda).
toparlarsam eğer, izlemekten son derece keyif aldığım, kırmızı ruj kokan bir film olmuştur.

House of Sand and Fog (2003)

her karakterin "haklı" ve "haksız" olduğu ve bu yönüyle epik metinlere saygılarını sunan, yönetmenin hikaye anlatmadaki ustalığına şapka çıkarılan, inanılmaz film. ben methini duymuş idim ama bu kadarına pes. ben kingsley filmografisine bağlı kalalım, sinemadan istediğimiz her şey orada galiba.

Import Export (2007)

son yıllarda adından çok bahsettiren avusturyalı yönetmen ulrich seidl imzalı 2007 yılı yapımı film. cannes film festivalinde yarışan filmimiz, ukraynalı genç bir hemşire olan olga'nın daha iyi bir yaşam için avusturya'ya gitmesi ve paul isimli işsiz bir avusturyalı güvenlikçinin de yolunun ukrayna'ya düşmesinin hikayesi.

Mediterraneo (1991)

savaşın ortasında bir cennete düşen askerlerin hikayesi. dünyanın en şanslı askerleri onlar olmalı. ayrıca tüm kaçanlara adanmış olan bu filmi izleyen herkes de kaçmak isteyecektir masmavi denize doğru, beyaz çarşafların ardında saklı barışa doğru, huzura ve keyife doğru...

Listeyi Sözlük yazarı "ot icip eksisozluk okuyan adam"ın entry'sinden yararlanarak oluşturduk.

İzler İzlemez Yollara Düşme Tutkunuzu Alevlendirecek En İyi Yol Filmleri

Hayattan Komple Bunalanlar İçin Ruhunuzu Kuzey Diyarlarına Götürecek İskandinav Filmleri

Din ve İnanç Konusunda Perspektif Geliştiren En Nitelikli Filmler

Ters Köşe Yapmasıyla Şaşırtan ve Sistem Eleştirisini Çok İyi Yapan Mahkeme Filmleri