Mevcut Evlilik Anlayışı Üzerinden Bir Kadının Evlenmek İstememesinin Çok Haklı Sebepleri

Değişen zamanla birlikte her şeyin daha çok sorgulandığı günümüzde kadın-erkek ilişkileri konusundaki anlayış da yavaş yavaş değişmeye başladı. Bu değişikliklerden öne çıkanlardan biri olan kadınların evlenmeyi tercih etmeme sebeplerine ise bir kadının anlatımıyla bakalım.
Mevcut Evlilik Anlayışı Üzerinden Bir Kadının Evlenmek İstememesinin Çok Haklı Sebepleri
How I Met Your Mother


işte o evlenmek istemeyen kadın benim.

evet evet benim. ama neden mi? bilmiyorum.
 

durun izah etmeye çalışayım

korkuyorum. sevgilimin ailesiyle tanışmaktan korkuyorum. aileye kendimi sevdirmeye çalışmaktan, beni kendi doğrularımla değil de olmadığım birinin kalıplarına oturtmaya çalışmalarından. el öpmekten, hediye vermekten, uzun uzadıya cici kızı oynamaktan, sanki oğullarıyla sevişen ve sevişecek kadın ben değilmişim gibi davranmaktan.

yetmiyor, kendi aileme uzun uzadıya özel hayatımı anlatmak zorunda kalmaktan (gerektiği kadar bilinir bazı şeyler, detaya lüzum yoktur).

sonra sevgilimi aileme sevdirmeye çalışmaktan, onun benim için ne kadar doğru, ailemize ne kadar uygun bir erkek olduğunu ispata çalışmaktan.

sonra aileleri tanıştırmaktan ve kaynaştırmaktan. yetmezse sıra akrabalara ve hatta komşulara da gelir elbette.

gereksiz nişan töreninden, belediyeden sevişme izni almaktan, saçma sapan düğün seromonilerinden, yetmiyor o rezil beyaz elbiseyi giymekten, eğleniyor gibi görünmekten.

ev düzmekten.

karı koca kafasına geçmekten. sadakat değil derdim, sadık olmakla alakalı bir sorunum ve şüphem yok. ancak "kadının yeri kocasının yanıdır" anlayışından, birey oluşumun hiçe sayılmasından, bir erkeğe ait olma zihniyetinden.

çocuk doğurma zorunluluğundan. onu da tercihen normal doğumla yapmam gerektiğinden, ilk bebeğin de yine tercihen erkek olması lazım geldiğinden.

kocamın çoraplarını dikmenin ve taze fasulye pişirmenin en asli görevim olmasından (bunu yapanları asla küçümsemiyorum, sadece bana göre olmadığını anlatmaya çalışıyorum).

düzenli seksin bir süre sonra tavsamasından ve iki tarafın da bunu görev bilinciyle yerine getirmesinden.

kaprislerden, afralardan ve tafralardan.

zorunlu akraba ziyaretlerinden, eş dost gezmelerinden.

erkek hegomanyasından.

özgürlüğümün kısıtlanmasından.

tek dünyamın kocamdan (ve varsa çocuklarımdan) ibaret hale gelmesinden.

mutluluğun evlilik endeksli olmasından.

sıkıldığımda gidememekten, boşanma denilen naneyle, avukatlarla, mahkemelerle uğraşmaktan, çirkefleşmekten ve bana karşı çirkefleşilmesinden.

hiçbir zaman kadın olamamaktan, kutsal eş ve anne rolüne bürünmekten. ötesi birey olamamaktan.

istediklerimin, hedeflerimini, hayallerimin yakınından geçmemekten, daha beteri bunlar için çabalayacak kudreti ve vakti kendimde bulamamaktan, başkaları için yaşamaktan.

delice korkuyorum.

günün birinde yanılıp da evlenirsem (insan beşer şaşar, ben de bu hataya düşebilirim) kendime eş olarak çok esnek, bana eziyet etmeyecek birini seçerim.

ben birey, kadın, özgür olmak istiyorum. dilediğimde yasalarla bağlanmadan gidebilmek istiyorum. kimsenin eltisiyle çay sohbeti yapmak istemiyorum. üretmek, sorgulamak, düşünmek istiyorum. sorularıma cevap bulmam lazım. ve daha çok soru sormam lazım.

herkesin tercihine saygım sonsuz. ve her şey de böyle ilerlemiyor. bambaşka insanlar ve evlilkler vardır şu kozmik düzende. ancak ben yaşadığım toplumdaki aksaklıklardan korkuyorum.

bir erkeğin soyadını almak da istemiyorum. yasalar buna izin versin veya vermesin. kendi soyadımı seviyorum.

ben sadece ben olmak istiyorum. kimsenin karısı, birinin annesi olmak değil.

Bu içerik de ilginizi çekebilir