Misafirliğe Gidilen Evde Tuvaleti Kullanma Gerginliğinin Varabileceği En Uç Anılardan Biri

Misafirliğe gidilen evde tuvaleti kullanmak insanı nedense gerim gerim geren bir olaydır. Sözlük yazarı "chemical dependency" ise basit bir tuvalet kullanma meselesinin varabileceği en uç noktayı yaşamış.
Misafirliğe Gidilen Evde Tuvaleti Kullanma Gerginliğinin Varabileceği En Uç Anılardan Biri
iStock


yıl 1999, böyle çocuk değişimi gibi bir programla amerikada bir ailenin yanına gitmişim

hava, beslenme alışkanlıklarının değişimden olsa gerek bi 5-6 gündür de, çok afedersiniz, sıçmamışım. hamile gibi geziniyorum. aile benim için bir gezi tertip etmiş, uzun yola çıkıcaz. çıkmadan bi yoklayalım diye tuvalete girdim. bir 10 dk sonunda bayağı hafriyat yaptık. eh yola çıkma vakti geldi diyerek rezervuarı çektim, eserin yok oluşunu izlemeye koyuldum. ancak klozete su doldu doldu kaldı, taştı taşacak. terler boşaldı tabii kafadan. rezervuar doldu, bir kez daha çektim; sonuç yine aynı, klozet havuz misali dolup kalıyor. bu sırada ev halkı "hadi gidiyoruz" diye bağırmaya basladı. ikide bir biri gelip "hadi dodo yola çıkıcaz, banyodan alacak birkaç şeyim var çıkınca haber ver" tadında kapıyı tıklıyor. 

neyse ilk şoku atlattık, dolabı açtım şöyle tuz ruhu gibi birşeyler varsa dökeyim de erisin gitsin diyorum. (pause) (devam) en asidik kokan şeyi aldım klozete boca ettim. rezervuarı çekmemle o su köpürerek yeniden dolmaya başladı. bu sefer köpüğün de etkisi ile birazı klozetten taştı da. ben bu sırada kafayı vuracak yer arıyorum. tek çare var eli sokup açıcaz da, "ulan şimdi bu adamların borusunda pervane vardır, öğütücü vardır bok yoluna eli kaybetmeyelim" diye de bir düşünce oluştu kafamda. ordan aile üyeleriden birini diş fırçasını aldım (bkz: evet hayvanım) kullanmak için. tek eksik kola geçirmek için bir torba. o torba da tuvalette yok, çıkıp dışarıdan almam lazım. tuvalet de evin en merkezi yerinde, yani çıkarsam torbayı alıp görünmeden gelmem imkansız gibi. kapıya kulağımı dayayıp adımları dinliyorum, en sessiz anda koşar adım fırlayıp bir çöp torbası kapıyorum. tekrar tuvalete koşarken karşıdan evin babası da tuvalete doğru hareketleniyor. ben koşar adım içeri giriyor kapıyı kitliyorum. adam "dodo iyi misin?" falan diyor. "iyiyim iyiyim.. uza sen" şeklinde adamı geçiştirip kola geçirilmiş çöp torbası, elde tutlan diş fırçası ile deliği biraz zorluyorum. ve kendimi bildim bileli bir kez dua etmediğim tanrıya dua ediyorum. "lütfen açılsın, lütfeeaann" şeklinde. rezervuarı çekiyorum; evvet!! tertemiz bir klozet. torbayı cebe sokuyorum, yere sıçramış köpüklü suyu çoraba yediriyorum, ama aptallıkla diş fırçasını lavabonun yanına atıverip tuvaletten çıkıyorum. ben çıkar çıkmaz tuvalete evin babası giriyor ve dişlerini fırçalıyor.
o günden sonra misafirde girmem tuvalete.

(bkz: bu da böyle bir anımdır)