Müziğin Kulağa ve Ruha Değil, Kafaya Hitap Etmesi Gerektiğine İnanan Sanatçı: Igor Stravinsky

Sanatıyla, fikirleriyle, hareketleriyle tam 20. yüzyıl insanı bir sanatçı olan Igor Stravinsky ve kariyerinin gelişimi.
Müziğin Kulağa ve Ruha Değil, Kafaya Hitap Etmesi Gerektiğine İnanan Sanatçı: Igor Stravinsky


müziğin kulağa ve ruha değil, doğrudan doğruya kafaya hitap etmesi gerektiğine inanan igor stravinsky, picasso, gauguin ve matisse'in resimde tuttukları yoldan yürümüştür. stravinsky, sanatıyla, fikirleriyle, hareketleriyle tam yirminci yüzyıl insanıdır. fakat onun kazandığı şöhretin sadece bu yüzyıla bağlı kalacağını, ilerde kendisinin de eserlerinin de unutulacağını iddia etmek hata olur. 

stravinsky, müziğe getirdiği yenilikler ve çok değişik bir tarzda yadığı eserleriyle daha şimdiden ölümsüzler arasında yerini almıştır. 


bir opera sanatçısı olan babası, oğlunun müziği meslek edinmesinin hiç istemiyordu. ona zorla hukuk tahsili yaptırdı. halbuki küçük stravinsky babasının şarkılarını tekrar tekrar okuyarak ezberlemiş çok sevdiği (bkz: piyotr ilyiç çaykovski) yi kendine örnek tutarak günün birinde tanınmış bir müzikçi olmayı aklına koymuştu. hukuk tahsilini tamamladıktan sonra da kendisini tamamiyle müziğe verebilmek için esas mesleğiyle ilgili bir işe girmekten çekindi. artık iyi piyano da çalıyordu. bestelediği eserlerin yekünu epeyce kabarmıştı. 

bir gün bunlardan birkaçını (bkz: nikolay rimski-korsakov) götürdü. orkestrada sazların armonisine çok ehemmiyet veren besteci bu genç müzik meraklısının hiçbir kaideye hiçbir şekle uymayan eserlerinden hiç hoşlanmamakla beraber stravinsky'nin şahsına karşı içinde bir sempati uyandığından ona orkestrasyon dersleri vermeyi teklif etti. genç ve yaşlı besteci arasında sağlam bir dostluk kurulmuştu. korsakov'un ölümü üzerine talebesi bir cenaze marşı besteledi. bu gayet ustaca işlenmiş tasviri bir eserdi. yeni ritimler yeni tonlar yeni bir müzik anlayışıyla eserler yaratan bu genç istidat uzun zaman kenarda kalamazdı. 


nitekim meşhur rus balesinin direktörü (bkz: sergey dyagilev), stravinsky'nin büyük işler başabileceğini sezmişti. o tarihte müthiş rağbet gören balenin stravinsky'i müziği ile bir kat daha güzelleşeceğini düşündü. ona heyecan yaratan hareketli değişik bir müzik lazımdı bunu da ancak stravinsky gibi zihninde orjinal fikirler taşıyan bir besteci yapabilirdi. ateş kuşu isimli balenin müziğini hazırlaması için stravinsky ile anlaştı. bu vahşi tüyler ürpertici bir müzik olmalıydı. genç besteci biraz düşündükten sonra teklifi kabul etti. ikinci bale bahar ayını 28 mayıs 1913 de sahneye kondu. o güne kadar stravinsky'nin bir müzikçi olduğuna inananlar bu eserden sonra kanaatlerini değiştirdiler. bu bir müzik eserinden ayrı bambaşka bir şeydi. zaman zaman içine müzik de katılıyordu ama bu kadar kafi değildi. 


o güne kadar kulak yoluyla zevkini tutmaya alıştıkları çeşitli müziğin yerine ne olduğu belirsiz kime hitap ettiği belirsiz birtakım sesler dinlemek bach'a beethoven'e çaykovski'ye aşina müzikseverlerin hoşuna gitmemişti. geçmişte hiçbir alakası bulunmayan stravinsky'nin tamamiyle maziye bağlı bir dinleyici kütlesi tarafından takdir edilmesi çok güç. hatta imkansızdı. stravinsky ne geçmişi ne de geleceği düşünüyordu. onu ilgilendiren tek şey haldi. müziğin zevk için değil düşünmek için dinlenmesini istiyordu. onun nazarında müziğe (bkz: tragedya) kadar yakışan bir şey yoktu. madem ki yaşadığımız hayatın her saniyesi binbir ıstırap içinde geçiyordu şu halde müzikte de bunları anlamak lazımdı.

müziksiz müzik yaratıcısı italya'ya gidip sokak orkestralarının tekniğini inceledi. bu arada (bkz: pablo picasso) ile tanışmış ve ahbap olmuştu. (bkz: kübist) besteci ile kübist ressam kısa zamanda can ciğer dost oldular. iki sanatçının hemen anlaşıvermeleri gayet tabii idi çünkü ikisi de sanatta aynı yolu takip ediyorlardı. şeklinden şekilsizlik yoluyla şekle giriş : nu onların sırasını açıklayan tek kaidedir. picasso, stravinsky'nin bir portresini de yaptı. gümrük memurları bu portreyi gördükleri zaman stravinsky'yi nezaret altına almak lüzumu hissettiler çünkü picasso'nun portre diye yaptığı şey daha ziyade bir askeri haritayı andırıyordu. stravinsky bu sadece benim yüzümün haritasıdır" diye meseleyi izaha çalıştıysa da picasso'nun sanatından anlayan birisi bulununcaya kadar stravinsky zan altında kaldı.

Picasso'nun Igor Stravinsky çizimi

yaylı nefesli ve vuruşlu sazlarıyla bütün bir senfoni orkestrası için yazılmış o teferruatlı eserler stravinsky'nin canını sıkıyordu. hele yaylı sazlardan büsbütün bıkmıştı. bu sebeple sadece nefesli sazlara ihtiyaç gösteren bir senfoni besteledi. 

stravinski çok yeni müzik bestelemenin sırrını keşfetmiş bazılarına müzikten ziyade madeni sesler gibi gelen eserleriyle zihne hitaben yepyeni bir müzik yaratmıştır.

Diğerlerine Kıyasla Türklerin İngilizce Konusundaki Endişesi Yersiz mi?